ch-13

2.6K 384 511
                                    

iki arkadaş grubu da konser alanına aşağı yukarı aynı zamanlarda gelmişti. felix, hafiften dönen başı ve içindeki heyecanla seungmin'in koluna sıkıca tutunuyordu. jisung'un yazdığı gibi olmuştu, kalabalığın arasından tıpkı bir film sahnesi gibi birleşmişti bakışları. ama o gözler jisung'a ait değildi.

minho; üzerindeki fermuarlı, siyah ve üst vücudunu tamamen saran tişörtüyle bir ilah gibi karşısındaydı. hafifçe açılmış fermuardan görünen pürüzsüz göğsü karşısında farkında bile olmadan yutkundu felix. bacaklarını çevreleyen bol paça siyah pantolonunda da gözlerini gezdirdikten hemen sonra tekrar gözlerine baktı.

minho, keskin bakışlarını felix'in üzerine dikmekten pek çekinmemişti. sol bacağının neredeyse yarısının yırtık olduğu kot pantolonuna baktı. dardı, felix'in ince bacaklarını sıkıca sarmıştı, minho'nun bir anlığına nefesini bile sekteye uğratmıştı hatta. üzerine aldığı pembe beyaz ekoseli hırkasının içinde nasıl hem bu kadar tatlı hem de nefes kesici gözüktüğünü sorgulamadan edemedi minho. bulanmış aklı yüzünden birkaç kez hızlıca gözlerini kırpıştırıp gözlerini kaçırdı.

felix görmezden gelmeyi seçerek seungmin'e daha da çok yaklaşıp elini beline sardı. pek dayanıklı olmayan bünyesinde anında etki gösteren alkol sebebiyle heyecanlı adımlarla konser alanında ilerlediler. yukarıda kalan çimlerin üstünde yayılmayı düşünseler de amfinin orta basamaklarından birine oturdular.

minho ve arkadaşları ise felix'in grubunun biraz ilerisinde onlardan birkaç basamak aşağıya oturdular. iki grup da konserin başlamasını ve etrafın kalabalıklaşmasını beklerken birbirlerine kaçamak bakışlar atıyordu. şimdiye kadar birbirlerini mesajlar üzerinden tanıyan herkes gergin hissetse de hepsi konserin başlamasıyla bu gerginliği kısa sürede üstünden attı.

yavaş şarkılarla başlayan konser kısa bir süre sonra hareketlendiğinde aldıkları az miktarda alkolün sersemlik hissini de iyice üzerinden atan felix ayaklandı. "oturup durmayalım böyle, ortaya inelim."

"o kalabalığa girmeye gerek var mı? kalkarsak bir daha oturamayız, burada da eğleniyoruz bence." seungmin'e gözlerini devirdi felix.

"inmek için doğru an şu an değil bence ya." hyunjin de geriye doğru yaslandığında ofladı felix.

kendisi gibi ayaklanmış olan chan'ın elini tuttu. "gelirsiniz sonra o zaman." kafa sallayan ikiliye gülümseyerek ve chan'ın elini çekiştirerek kenardaki merdivenlere doğru yürüdü. hızlıca ve birkaç kişiye çarpmalarına engel olamadan sahnenin kurulu olduğu büyük alana indiklerinde chan felix'i kolunun altına aldı.

kalabalığın içine pek girmemeyi tercih eden ikili şarkılara bağırarak eşlik edip zıplayarak vakit geçirirken seungmin ve hyunjin'in ilgisi ise ikiliyi keskin bakışlarla izleyen minho'daydı.

"sevgilimi felix'in flörtü mü sanıyor sence?" hyunjin'in gülerek söylediği şeye güldü seungmin de.

bakışlarını chan ve felix'e çevirdi seungmin. yıllardır en yakın arkadaş oldukları için gözüne öyle gelmese de başkalarının yanlış anlayabileceği kadar samimiydiler. felix hassas bünyesi sebebiyle fazla içmemiş olsa da chan'ın ondan bir nebze daha sarhoş olduğu fark ediliyordu. "o kadar şey saydıktan sonra kıskanması ortaokulu hatırlattı bana," dedi seungmin gülerek. hyunjin de güldü sözlerine.

"yakışıklıymış ama."

"ve bunun farkında gibi görünüyor." seungmin son kez minho'yu baştan aşağıya süzdü. hyunjin de bakışlarını onların grubundan çekerek sevgilisine ve felix'e çevirdi. chan sebebi bilinmez bir şekilde felix'i omuzlarına oturtmuş kalabalığa doğru ilerliyordu. konser ruhuna tamamen bürünmek istiyor gibilerdi.

aster | minlix ✓Where stories live. Discover now