0.9

396 32 23
                                    


her şeyi kontrol edemezsin.

...

Derin ve bir o kadar ağır nefesler alarak işime odaklanmaya çalıştım. Aldığım siparişleri girip soluklanmadan kasaya koşuyor bir yandan da yanlış yapılan siparişleri düzeltmeye çalışıyordum. Ortalığa inanılmaz bir karışıklık hakimdi ve birbirinin ardı yapılan hatalardan sonra afallamış insanlar etrafta boş boş gezindiği için sinir krizi geçirmek üzereydim.

Oflayarak tepsiyi bankoya fırlattım ve hızımı kesmeden lavoboya ilerledim. Yoğunluk umrumda bile değildi sadece iki dakikalık bir sessizliğe ihtiyacım vardı. Kapıyı sertçe kapatıp makyajımı umursamadan yüzüme su çarptım. Dağılacağım kadar dağılmıştım zaten.

Sabah 10'dan beri buradaydım. Ve saat şuan gece on bire geliyordu. Tam on üç saattir çalışıyordum ve kafayı yemek üzereydim. Çıkmama beş dakika kala vardiya değişiminde kavga eden günahımı verecek kadar bile sevmediğim iş arkadaşlarım siktir olup gitmiş, kafeyi de üç günlük elemanlarla bana bırakmışlardı. Daha fazla çalışmak benim için sorun değildi ama Hyunjinle plan yapmışken böyle bir şey yaşamak beni hoş olmayan bir durumda bırakmıştı.

Yeni bir eve taşınma düşüncesi birkaç haftadır aklımı meşgul ediyordu. Bunun içinde fırsat ayağıma gelmişti. Birkaç gün fazla çalışıp bunun için para biriktirebilirdim ama bu aralar ilişkimizi itinayla mahvetmeye çalıştığım sevgilim için pek uygun bir zaman olmamıştı.

Arayıp haber verdiğimde sesindeki kırgınlığı hatırlıyordum. Beraber vakit geçireceğimiz için fazla heyecanlıydı ve sabah derse gitmeden önce yüzümü elleri arasına alıp 'seninle vakit geçireceğim için güne güzel başladım' demişti. Ellerimi kuruladım ve kesik bir nefes verdim.

Nereden toparlamaya çalışırsam elimde kalıyordu. Her şey üst üste gelmişti. Zor zamanların ardından güzel günlerin geleceğine inanan biriydim. Şuan o zor zamandaydım ve bunun üstesinden gelmem gerekiyordu.

Hatamı telafi edemezdim.

Zamanı geri alıp yaptığımı değiştiremezdim. Suçluluk duygusunun da geçeceği yoktu. Bu yüzden zamana bırakmaya ve yakaladığım ilk fırsatta Hyunjine kendimi affettirmeye karar vermiştim.

Üzerine soğuk su dökülüp coslayarak soğumaya başlayan bir demir gibi lavobodan çıktım. Kafamdan aşağıya su dökülse gerçek anlamda dumanlar çıkacağını hissediyordum. Biraz öncekine göre daha iyiydim ama hala aç ve yorgundum. Kafamdaki üzerime yük bindiren ağrıyı saymıyordum bile.

Beşten bu yana yardım etmek için elinden geleni yapan Yuta oppaya ilerledim ve önüne koyduğu kavrulmuş kajulardan birkaç tane ağzıma attım. Kendine iyi bakıyordu fıstık. Bunu anlamak için saliselik bir süreyle herhangi bir açıdan ona bakmanız yeterliydi. Manyak yakışıklı ve manyak karizma biriydi.

"Oppa ağrı kesicin var mı? Bu baş ağrısıyla işe yaramazları yola getirmek işkence gibi oluyor." Tepeden rastgele bağladığı kırmızı saçlarından tokanın tutamayıp önüne düşürdüğü tutamları kafasını sağa doğru savurarak çekti. Gözlerimiz buluşunca ağzına iliştirdiği tahta çubuğu metal yüzük dolu eline alarak bankonun altını işaret etti.

"Çantam orada, içinde işine yarayacak bir şeyler olması lazım." Başımı sallayarak tezgahın altından geçtim ve birkaç çatal iğne tutturduğu çantasını elime aldım. Samuray olmakla rockçı olmak arasında kalıp seçebileceği en iyi seçeneği seçip üniversitenin en ünlü grubunun bateristi olmuştu. Arta kalan zamanda burda baristalık yapıyordu ve damak zevkiyle bende dahil birçok insanı etkiliyordu. El becerisi ve adapte olma yeteneğiyle dünyada yapamayacağı bir şey olduğunu sanmıyordum.

remord | lee knowWhere stories live. Discover now