29. Bölüm

114 8 7
                                    

  

  Destekçim... Sorgulamadan yanımda olan tek kişi..

31 Temmuz 1977.



Hayattaki tüm beklentilerimin tükendiği, yaşama isteğimi kaybettiğim, bir daha sevilme hissini hissetmediğim, şimdiye kadarki en büyük yenilgim, beni her an her şeye karşı destekleyen Büyükannem Rilla'nın ölüm günü...











  Her telden gelen sesler beni rahatsız ediyordu. Olayları hâlen kavramaya
çalışıyordum. Bu.. Bu çok saçmaydı. Sadece diagon yoluna gidip dönecekti.

Kendimden geçmiş bir hâlde evimize gelen seherbazlardan birine doğru ilerledim ve yakalarına asılarak sirkeledim.

"Nasıl izin verirsiniz! Siz ne işe yarıyorsunuz! Bunu ona nasıl yaptınız! Bunu bana nasıl yapabildin!?"

Gelenler delirdiğime iknaa olmuş gibi bakıyorlardı bana. Aslında bende olmuştum o gün gerçekten de deli olduğuma...

İsmini bilmediğim ama insanların ona kunduz diye seslendiğini duyduğum seherbaz, kendini benim ellerimden kurtardı ve beni doğruca yere fırlattı.

Kimse üzgün değildi... Hiçbirinde bendeki acıyı hissetmedim.

Annem Amabel simsiyah kıyafetler içerisinde yeni gelen Mrs. Malfoy'a olayı anlatırken duydum.

"Birkaç ölüm yiyen olduğu düşünülen büyücüleri fark etmişler seherbazlar, Gringotts'un orada. Neyseki hemen müdehale etmişler ama Miss Rilla'da oradan galleon felan almaya gitmiş sanırım. Tam da bankadan çıktığı vakit düellonun ortasında kalmış gelen büyülerden biride ona çarpınca oracıkta hayatını kaybetmiş maalesef. " -Mrs Amabel

" Kim atmış büyüyü belli miymiş Amabel'ciğim?" -Mrs. Malfoy

" Hayır tatlım o kadar karmaşık bir düelloymuş ki çevredekiler bile görememiş kim olduğunu. " -Mrs. Amabel

Bugün bilmem kaçıncı kez duyduğum şeyle ayağa kalktım. Ağlamaktan artık yorulmuş ve bunalmıştım ama gelin görün ki gözyaşlarımın ardı arkası kesilmiyordu. Ben sildikçe yenileri süzülüyordu yanaklarımdan.

Etrafı gözden geçirdim. Tanıdığım tanımadığım herkes buradaydı. Bir teselli bulmak için gözlerimin bulduğu kişiye doğru ilerledim.

Regulus Black siyahlar içerisinde tamda ismine layık duruyordu.

Beni görünce gergince selam verdi.

"Büyükannene olanlar için üzüldüm Ramona. Ve ayrıca mektubunu da aldım maalesef neden bahsettiğini anlayamadım ama sanırım bu iyi birşey. Mektupta öyle yazıyordu;)" -Regulus

Yalan... En nefret ettiğim şeylerden bir tanesi. Ve en sık karşılaşılan....

Yapmacıkta olsa bir cevap veremedim. Sadece başımı eğip gittim.

Babamların yanlarından geçerken duyduklarımla adımlarımı durdurup onlara doğru ilerledim.

" Lestrange ailesi arasında bölüştürülmeli ve son Lestrange olduğum için bana kalmalı o ev." -Mr. Roderick

"Vasiyetini okumamız lazım. Son dileklerini yazdığı bir kağıt bulmuşlar bu sabah evinde." -tanımadığım biri

"Benden başka kime bırakmış olabilir ki?!" -Mr. Roderick

"Büyükannem öldü ve hala tek derdin para! Canından candı o be! Üzül biraz! Biraz saygın varsa ki görüyorum ki yok en azından üzülmüş gibi numara yap!" -Ramona

Adam bana döndü ve elindeki kağıdı bana uzattı.

"Sen hangi cürretle benimle böyle konuşabilirsin! O ailemden tabii ki üzülüyorum! Sadece o ev de ona aitti ve ona ait bir şeye sahip olmak istiyorum hiç unutmamak için!" -Mr. Roderick

"Sanırım efendim bu artık mümkün değil," -Tanımadığım biri

Babam sertçe ona baktı

"Ne?! Ne diyorsun sen be!" -Mr. Roderick

"Ev diyorum. O Ramona Lestrange'e bırakmış. Galiba demin sizi azarlayan kıza" -tanımadığım biri

Babam demeye utandığım şahıs telaşla bana baktı. Sonra ise elimde duran kağıda. Arkamdan koşacağını anlamam sadece bir bakışıyla oldu.

Bir mal uğruna neler yapabileceğini gayet iyi biliyordum. Cenazeye doğru dürüst katılmama bile engel olmuşlardı. Ne doyasıya acımı yaşatmışlar ne de bu acıma ortak olmuşlardı. Ben koşarken birkaç seherbaz beni durdurmaya çalışırken diğer gelenler beni izliyorlardı. Regulus ile göz göze geldik. Bakışlarındaki umursamamazlık benim tamamen yıkılmama sebep olan şeydi. Ciddi manada koşarken ayağım takılmış ve yere düşmeye bırakmıştım kendimi. Taaki tanıdık biri beni sıkıca kavramadan önce.

Severus Snape yine imdadıma yetişmişti.

"Git Ramona, seni bulamayacakları bir yere git. Evi bana bırak ben halledeceğim. Kimsenin sahiplenmemesini sağlayacağım ama sen her şeyi geride bırak ve git. Artık burada kalman için bir sebebin yok." -Severus

Ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerimle baktım ona.. Sonra burukça gülümsedim. Sen varsınya demek istedim ama mecalim yoktu buna. Sonra beni kovalayanlara döndüm yüzümü, hızla beni gördükleriyle buraya doğru koşuyorlardı. Neyseki Severus görebilecekleri bir konumda değildi.

Herkesi tekrardan gözden geçirdim. Bana burun kıvırarak bakanlara, ailenin yüz karası olduğumdan daha da emin olan anneme, beni kardeşi olarak görmek bile istemeyen abime, canımdan bir parça olan aynı rahmi paylaştığımız ama ayrı dünyaların insanı olduğumuz ikizim Rabastan'a, önceden arkadaşım dediklerime ve ona. Neden olduğunu bilmediğim ama gözünde artık bana karşı tek bir duygu kırıntısı bile bulamadığım Regulus Black'e. Hafifçe dudaklarımın kenarları yukarı doğru kırıldı ve gerisi iğne deliğinden geçme hissiyatı.
















Beni tren istasyonuna getiren Severus'a sıkıca sarıldım. Çatlayan sesimle kulağına doğru fısıldadım.

"her şey için teşekkürler.. Şuan gidiyorum ama emin ol tekrar döneceğim ve seni bulacağım. O zamana kadar kendine iyi bak." -Ramona

Omzumda hissettiğim ıslaklık benim için yeniydi. Uzun süre hissetmediğim bir his. Severus'un omuzumda ağlama hissiyatı. Ama bu seferki farklı. Evans için değil benim için ağlıyordu. Gözyaşlarımın tükenmesi sebebiyle duran ağlamamla boğazıma oturan yumruya rağmen gülümsedim. Beni tekrar göreceksin arkadaşım
.. Buna hiç şüphen olmasın


.

..








Bir bölümün daha sonuna geldik.

Kısa bir geçiş bölümü bu

Hoşça ve dostça kalın.

Sihirli günler dilerim...

Bir Lestrange HikayesiWhere stories live. Discover now