2

104 16 9
                                    

Avengers kulesinde yine dayanılmaz bir tartışma ortamı vardı. Herkes birbirine laf atıyor kara elf gemisinde buldukları kızın zararlı olup olmadığına karar vermeye çalışıyorlardı. Bucky ise kavganın içine girmemiş ortak salondaki herkesten uzak bir koltuğa oturmuş bir haftadır uyanmayan kızı düşünüyordu. Kızı ilk gördüğünde o kadar savunmasızdı ki kızın korkmuş gözleri beyninden silinmiyordu. Onu o gemide savunmasız halde bulduğunda tek yapmak istediği onu korumak olmuştu. Bucky böyle düşünmesinin tek nedenini kızın masum olduğuna bağlamak istiyordu. Yoksa içinde hissettiği koruma duygusuna başka bir ad koyamazdı.

Bucky insanlığını uzun zaman önce kayıp etmişti. Herkes ona eski Bucky Barnes'ın geri döndüğünü söylese de o böyle olmadığını biliyordu. İçinde kaybolan bir parça vardı. Kendisi çok iyi biliyordu ki eski Barnes artık yoktu. Bir yuva kurmak isteyen, baba olmak isteyen, akşam barlara gidip kızlarla flörtleşen kişi artık yoktu. Evet şimdiki Barnes'da bir yuva kurmak istiyordu, hala baba olmak istiyordu ama artık inanmıyordu, bunları yapabileceğine hayatını düzene sokabileceğine inanmıyordu. Eski yaptıklarını yapabilirdi ama geçmişinin masum kanlarını üzerinde taşımak ağır gelmişti ve kendine olan inancını kaybetmişti.

Karşısındakilerin hala tartıştığını görünce derin bir nefes aldı. Kızın kalmasını istiyordu. Zaten bir haftaya tadilata olan evi bitiyordu, yani Stark sadece bir hafta dayansa yeterdi. Stark genelde olaylara mantıklı bakıyordu. Üç ay önceki kavgada da onun haklı olduğunu biliyordu ama eski dostunun yanında durmuş onun doğrularının yanında savaşmıştı. Şimdi Stark yine haklıydı. Yabancı bir kızı evlerine almak hiçte mantıklı değildi, kız onlara zarar verebilirdi. Barnes kavgayı önlemesini duyarak konuşmaya başladı,
— Kız kalsın zaten bir hafta sonra benim evime geçeriz, sana da yük olmaz Stark.
Barnes'ın ona öyle konuştuğunu görünce Stark konuya açıklık getirmek amacıyla açıklamaya başladı.
— Konu yük olmak değil Barnes, kız bize zarar verebilir. Ve evet bu bizim içinde sende varsın.
Stark haklıydı ama kızın kendisinde kalmasını söyleyerek girdiği risklerin farkındaydı zaten. Düşüncelerini aynen ortaya söyledikten sonra asansöre ilerledi. Kızın olduğu kata çıkıp kızı iyi mi diye bakmaktı amacı fakat harbisin kız uyandı patron sesiyle herkes asansöre yol almaya başladı. Avengers kulesindeki asansörlerleri hepsini içine alacak kadar genişti tabi için de Hulk olmayınca. Herkes asansöre bindikten sonra Tony kızın olduğu katın düğmesine basarak kapının kapanmasını bekledi. Kısa bir süre sonra kızın olduğu kata gelmişlerdi. Hepsi asansörden çıkıp kızın kapısına doğru ilerlerken Tony Bucky'nin omzunu tuttu.
— Umarım haklısındır Barnes ve umarım bu kıza inancın aramızdan birine zarar vermez.
Bucky sadece kafasını sallamakla yetindi. Tony'nin haklı olduğunu biliyordu ama kızın gözlerindeki saf korkuyu görmüştü. Hiçbir canlı böyle iyi korkuyu oynayamazdı, biliyordu ilk Winter Soldier öldüğünde kendisinden de böyle korkmuştu. Hepsi kapının önünde bekliyorlardı ama hiçbiri hamle yapmıyordu. Natasha kafasıyla içeriyi işaret etti ve bir kişinin girmesi gerektiğini söyledi. Diğerleri de onu haklı bulmuş olmalı ki ona içeri girmesini işaret ettiler. Amaç Natasha'yı tehlikeye atmak değildi sadece kızın üstümü o değiştirmişti. Kızın ona yakın hissedebileceğini düşünüyorlardı. Natasha içeri girdi ve kapıyı kapattı. Yaklaşık altı ila yedi dakika sonra Natasha kapıdan dışarı her yeri ıslanmış olarak çıktı. Stevie ona ne olduğunu sorduğunda ise verdiği cevap oldukça şaşırtıcıydı.
— Kız suyu kontrol edebiliyor ve yanında birini istediğini pek sanmıyorum.
Tony yeter artık diyerek içeri girecekken Natasha onu durdurdu.
— Kız çok güçlüydü Tony, bana zarar vermek isteseydi emin ol verirdi. Sadece biraz korkmuş kötü değil gözlerinde gördüm. Ben biliyorum bu bakışları, Red Roomdan ilk kaçtığımdaki bakışlar bunlar. Biraz zaman ver zaten kız konuşamıyor veya konuşmuyor bırak alışmasını bekleyelim bir bakarız kız kısa sürede yanımıza gelmiş.
Tony Natasha'nın gözlerine baktı. Ona güveniyordu arada ters düşseler de canını gözü kapalı emanet edebileceği kişilerden biriydi. Canını emanet etmeyi bırak canını bile verebileceği sınırlı insanlardandı. Tony bir nefes alarak sıkıca kapattı. Natasha aldığı zaferle gülümsedi. Tony Natasha'ya ne kadar güveniyorsa Natasha da Tony'ye o kadar güveniyordu. Çünkü biliyordu herkes Tony Stark'ı bencil, sadece kendini düşünen, egoist olarak görsede Natasha Tony'nin öyle olmadığını biliyordu. Bir kere o kendinden önce diğerlerini düşünürdü buna kendini uzay boşluğuna bırakmak gibi birçok örnek verilebilirdi ama Natasha bunu ilk olarak ultrona karşı savaşırken kendini Natasha'nın önüne atlayarak onu kurtarmasıyla anlamıştı. Her şeyden önce Tony kendi babasının bile yapmadığını yaparak onu kabullenmişti, onu sahiplenmiş aileden saymıştı. Natasha Tony'den onayı aldıktan sonra herkese içeri geçmesi için işaret etti. Ne de olsa burada görecek bir şey kalmamıştı.

~~~~~~~~~~

Gece herkes uyuduktan sonra denizkızı ayağa kalkmıştı. Avengers Kulesi'nin içinde gezmeye başladı. Yürümeye yeni başladığı için sürekli tökezliyordu, zaten göbek kısmında da bıçak yarası vardı. Duvardan tutuna tutuna yürürken salonun ortasında içki içen adamı görünce duraksadı. Adamın demirden bir kolu vardı. Üzerinde siyah bir tişört altında gri bir eşofman vardı. Bu adam onu kurtaran adamdı. Tam adama doğru ilerleyecekken yeni alışmaya çalıştığı bacakları tökezledi. Düşmek üzereyken adamın onu belinden tutmasıyla dengesini geri kazandı. Adam ona burada olmamasını söyledi. Denizkızı buna cevap olarak ona bakmayı seçti. Adam ise tabiki İngilizce anlamadığı ile ilgili birkaç şey zırvaladı. Aslında kız çok iyi İngilizce biliyordu. 9 diyarın bütün dillerini biliyordu. Her denizkızı bilirdi, bu onlar için bir zorunluluktu. Bucky kızı kucağına aldı, kız karşı çıkmadı ve kafasını Bucky'ye gömdü. Bucky bu sırada kızı incelemeye başladı. Bir kere kız çok güzeldi, büyüleyiciydi. Gözlerini kızın vücudunda gezdirdi mükemmel bir vücudu vardı. Acaba her denizkızı böyle mi diye düşündü. Olabilirdi ama hiçbirinin bu kızı geçebileceğini düşünmedi. Gözlerini tekrar kızın yüzüne çevirdi. Bir kere kız çok masumdu. Acaba diye düşündü, acaba benim böyle bir canavar olduğumu bilseydi bana güvenerek kendini benim kollarıma bırakır mıydı? Cevap çok netti. Hayır. Hepsi bırakırdı, onun aslında nasıl biri olduğunu öğrenince hepsi bırakıyordu. Ne kadar iyi olmaya çabalarsa çabalasın insanlar hep geçmişine bakıyordu. Belki de geçmişini aşamamasının nedeni buydu. Geçmişini öğrenen herkes bir şekilde bunu yüzüne vuruyordu. En yakın dostları bile onu üzgün görünce sebebini sormadan geçmişini unutmasını söylüyordu. Hiçbiri anlamıyordu, anlayanın çıkacağını da düşünmüyordu zaten. Kızın kapısının önüne gelince duraksadı ve kız baktı. KIZ UYUYA KALMIŞTI! Kızın nasıl bu kadar kolay uyumuştu, asıl soru kız nasıl tanımadığı bir yabancının kollarında nasıl bu kadar kolay uyuyakalmıştı. Sesizce kapıyı araladı ve kızı yatağa yatırdı. Kızın rahat bir pozisyon aldığına emin olduktan sonra üzerine yorganı da örttü. Tam kızın yanından uzaklaşacakken kızın metal kolunu tutmasıyla durdu. Kız Bucky'nin metal koluna sarılıp uyumaya başlayınca Bucky'de kızın yanına kıvrılıp yattı.

____________

Ay valla çok yorgunum
Bakın ben ne düşündüm. Ben burada 1000 kelimeyi zor yazıyorum
Acaba Ateşpare'nin yazarı nasıl yazıyor
Herhalde hipnoz olmuş gibi gece gündüz

Neyse nasıl buldunuz
( baya klişe yazmaya özen gösterdim)

Siren / Bucky BarnesWhere stories live. Discover now