Sanırım Sana Aşığım

565 39 7
                                    

Yavaş yavaş esneyerek yerimde rahatsızca kıpırdandıktan sonra zorlayarak açtım gözlerimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yavaş yavaş esneyerek yerimde rahatsızca kıpırdandıktan sonra zorlayarak açtım gözlerimi. Hala çok uykum vardı. Yüzüme vuran sokak lambası ışığını görünce akşam olduğunu anladım. Eyvah Barış'ı unuttum. Umarım çok geç değildir. Telefonu elime alıp baktığımda daha buluşma saatimize 40 dakika olduğunu öğrendim. Geç kalırdım muhtemelen ama fazla uzun sürmezdi.

Ekranda Barış'ın beni dört kere aradığını görünce anlık olarak gerildim. Normalde bu kadar endişelenmezdim ama nedensizce korkmuştum. Üstelik bildirimlerim de sessizdeydi. Hızla ayağa kalkıp rastgele dağınık bir topuz yaptım ve Barış'ı arayıp telefonu hoparlöre aldım. Havalar da artık ısınmaya başladığı için çok kapalı ve kalın şeyler giymek istemiyordum

"Asel, neredesin sen kızım ya?" sonunda kulaklarımı Barış'ın sesi doldurunca telefonu elime aldım. "Uyuyacağımı söylemiştim sanırım fazla kaçırmışım" dedim sonra da esnedim. "Oh iyi bende sana bişey oldu sandım" kaşlarımı çatmıştım durup dururken neden bana bir şey olsun ki diye düşünürken bunu sonunda ona da sordum. Bana "Pek hoşuna gitmeyecek şeyler oldu Asel" dedi.

"Barış, meraklandırma adamı ne oldu dedim?" Arkadan arabaya bindiğini fark ettiren bir ses geldi. "Bak şimdi iyi dinle beni gelince konuşuruz yarım saate hazır ol seni ben almaya geleceğim" Belli ki bana ne olduğunu söylemeyecekti. Mecburen bıkkınca bir sesle onu onaylayıp telefonu kapattım. Duş almak istiyordum ama geç kaldığım için maalesef ertelemek zorundaydım.

Sonunda içime ince askılı bir crop ve onun da üzerine ince çizgili bir gömlek giydim. Altıma da normal düz paça bir kot pantalon giyinip ruh gibi duran yüzüme biraz renk verdim. Barış'tan mesaj gelince beyaz spor ayakkabılarımı da giyinip çantamı aldım ve kapıyı kilitleyerek koşar adımlarla aşağıya indim. Barış'ın arabasına binerken az daha düşünüyordum ve zor toparlamıştım

Barış o halime epey gülmüştü. "Gül sen gül, başına gelince görürüm seni de" dedim arabaya yerleşmeye çalışırken. "Valla komik kızsın Asel" dedi Barış sonra da arabayı çalıştırdı. Yol boyu sessiz kaldı. Ben de öyle çünkü ilk onun konuşmasını istemiştim ama o susmayı tercih etmişti. Sonunda mekana gelince ben arabadan inip kendimize masa seçmeye çalışırken o da arabayı park etti

"Kolay gelsin Arif usta" Barış sesli bir şekilde arabanın başında durup ekmekleri ayarlayan kişiye selam verdi ve yanıma oturdu. Siparişlerimizi verdik ve beklemeye başladık. Meraktan çatlıyordum. Ama Barış sanki yemin etmiş gibi hiç konuşmuyordu

"Ağzını da bıçak açmıyor bugün nedense" sonunda konuşmayı akıl edebilen Barış'ın sinir bozucu imalı sözlerine karşılık samimiyetsizce gülümsedim. "Bana diyene bak, hani önemli bir şey söyleyecektin?"

"Sormadın ki kızım?"

"Ya sen şaka mısın ya?" histerik bir kahkaha atıp geriye doğru yaslanayım dedim ama oturduğum yerde yaslanabileceğim bir yer olmadığı için yine az daha düşüyordum. Barış yine o halime epey gülmüştü. "Bak bu iki oluyor Barış gülüp durma" parmağımı ona doğru uzayınca etrafta göz gezdirdi. Sonunda ekmekler ve içecekler gelince hızla ekmekten bir ısırık aldım.

Golden Boy - Nicoló Zaniolo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin