18

3.6K 155 49
                                    

Arden'den...

" Balım otobüsten indim şimdi neredesin sen? "

Oturduğum yerden kalktım ve binanın sağ bölgesine, otobüslerin yolcuları indirdiği alana yöneldim.

" Sen olduğun yerde bekle aşkım ben geliyorum yanına. "

" Beni tanıyabilecek misin? "

Gülümsedim ve önümden yürüyen kadının benim için tuttuğu kapıdan teşekkür ederek geçtim. Bakışlarım insan kalabalığının üzerinde gezinirken kahvelerim tek bir kişiyi arıyordu. Çok kalabalıktı etraf. İğne atsan yere düşmez tabirine uygundu hatta. Bir sağa bir sola bakıyor, Vaha'yı görmeyi umuyordum. Boyum kısa olduğu için de kalabalığın içinde onu bulmak daha da zor oluyordu.

Birkaç dakika sonra sonunda o alışık olduğum simayı gördüğümde olduğum yerde kalakaldım. Yüzü bana dönüktü ama bakışları sağ tarafta olduğu için henüz beni görmemişti. Üzerinde bir kazak vardı ve sırt çantasını elinde taşıyordu.

" Tam karşına bak yakışıklı. "

Söylediğim şeylerin ardından uzaklarda olan bakışları beni bulduğunda nefesimin kesildiğini hissettim. Hareket etme yetimi çoktan kaybetmiştim. Yapabildiğim tek şey gülümsemekti. O an zaman dursun istedim. Zaman dursun ve sadece biz kalalım, sadece biz olalım istedim. O ve ben. Biz. Sadece ikimiz. Ve aramızdaki şey. Aramızdaki aşk.

" Çok güzelsin, " diye fısıldadı. Dudaklarımdaki tebessümü büyüttüm ve gözlerini benden ayırmadan hareket etmeye başladığında hareketsiz kalmaya devam ettim. Donmuş gibiydim. Heyecandan kalbim patlayacak, zihnim dağılacak gibiydi ama dışımda tek bir hareketlilik bile yoktu. Sanırım fazla heyecan ve gerginlikten şoka giriyordum.

Aramızda iki adımlık mesafe bırakacak şekilde karşıma dikildi ve gülümsedi. Kulağıma dayadığım telefonun diğer ucundan sadece nefes sesleri geliyordu. Yavaş hareketlerle telefonu kulağımdan çekip kapattım ve cebime koydum. Bakışları her hareketimi dikkatle izliyordu.

" Hoş geldin aşkım. "

Söylediklerimden hemen sonra cevap vermesine izin bile vermeden aramızdaki mesafeyi kapatarak kollarımı boynuna sardım. Kalbimin gürültüsü zihnimi yok edecek gibiydi. Diğer organlarıma indirdiği tekmeler damarlarımı patlatıyordu.

" Hoş bulduk balım. "

O saçlarım arasına küçük öpücükler bırakırken derin bir nefes alarak kokusunu ciğerlerime doldurdum. Özlemini çektiğim kokunun güzelliği başımı döndürdü, ciğerlerimi yaktı. Çok güzel kokuyordu. Tarifi edilemezdi. Sadece fazlasıyla mükemmeldi.

" Bebeğim çevredekiler garip garip bakıyor, çıkalım buradan daha fazla sarılırız olur mu? "

Gerçekliğe döndüm ve kollarımı Vaha'nın boynundan çekerek gülümsedim. Elindeki çiçek buketini uzattı.

" Biraz soldular ama idare ediver. "

Burnumu bukete yaklaştırdım ve çiçeklerin taze kokusunu içime çektim. Gözlerim kısılmıştı.

" Teşekkür ederim. "

" Şu tebessümünü görmek yetti bile bana, " dedikten sonra elindeki çantayı sırtına geçirdi.

" Gidelim mi? "

Kafamı salladım ve elindeki poşeti ona yardımcı olabilmek için aldım.

" Ev yakın ama yine de arabayla geldim yorgunsundur diye. "

" Hareket edecek halim yok zaten, " dedikten sonra bana ayak uydurarak yürümeye başladı.

" Yolculuk nasıldı? "

CEKET (bxb)Where stories live. Discover now