minho hoca bizi kahvaltı yapabileceğimiz bir yere getirdi arabayı durdurduğu anda hazır ola geçtim tam çantamı sırtıma takıcakken minho hoca engel oldu çantayı resmen arka koltuğa fırlattı hayvan.
"hocam napiyosunuz?"
"okula değil kahvaltıya geldik jisungie çantanı almana gerek yok."
"bunu insancıl bir şekilde de söyleyebilirdiniz."
"pardon ben hayvan mıyım?"
kaşlarını çatıp bana baktı
"yok hocam estağfurullah."
yine sıçtın jisung yine. hızlıca arabadan indim minho hoca gülerek inip yürümeye başladı bense side eye atıyordum. cam kenarında bir yere oturduk garson menüleri verdikten sonra açıp göz gezdirdim siktir param çantamda kalmıştı. en ucuzundan bişi alıp yemem sonra da lavaboya gidiyorum diyip arabaya gidip paramı alıp yiyeceğim şeyi ödemem lazımdı, of amına koyim zehirim ben zehirr farkında olmadan kıkırdadım minho hoca tek kaşını kaldırmış bana baktı.
"bişi mi oldu jisungie?"
"yok hocam ya komik bişi geldi de aklıma ondan kıkırdadım."
"tamam peki, ne yiyeceksin?"
menüyü bıraktı ellerini masaya koyup birbirine geçirip hafif olduğum yöne doğru eğildi taşaklı yakışıklı şey seni.
"kaşarlı tost."
dediğimde yüzünü anlamsız bir ifade kapladı.
"iyi de o doyurmaz seni düzgün bişi ye."
"yo doyurur hocam."
beni duymamazlıktan geldi garsona el işareti çaktı garson geldi.
"buyurun."
"tüm kahvaltılıklardan getirin."
garson ve benim gözlerim fal taşı gibi açıldı minho hoca hafif sırıttı bana bakarak.
"peki, nasıl isterseniz."
dedi ve gitti
"hocam ne gerek vardı."
"gerek vardı jisung sus."
bu adamı sikicem bi gün gerek var diyo sanki ebeveynim.
"hep sus diyonuz sizde bildiğiniz başka bişi yokmu?"
"var jisung sen."
dediği cümlesi beni susturdu. önüme dönüp ellerimle oynamaya başladım çok geçmeden garson geldi herşeyi koydu ve "afiyet olsun" diyip gitti kahvaltılıklara baktım kiraz reçeli, fındık ezmesi, soslu sosis ve kaşarlı tost direkt dikkatimi çekti çok açtım içimdeki jisungu ortaya koyarak yemeye başladım.
"afiyet olsun sana da jisungiee."
başımı minho hocaya kaldırdım teşekkürler size de anlamında başımı salladım ama bi sorun vardı başımı kaldırdığım sıra bana güldü. ne gülüyon lan piç.
"komik bişi mi var hocam?"
"yanakların sincap gibi oldu jisungie."
utanıp önüme döndüm yaklaşık 10 dakika geçti geçmedi ben kalktığımda minho hoca bana baktı hesabın hepsini ona ödeticek değildim zehir gibi yaptığım planı uygulicaktım eheh
"ben bi lavaboya gidip geleyim hocam."
"bekliyorum burda jisung."
başımı onaylarcasına salladım ve arabaya gittim kapıyı açık koymuştu ne cesaret arabayı soysalar kaçırsalar bitti. herhalde sugar daddy. cüzdanımı alıp içeri koştum arka kapıdan çıkıp girmiştim. tam hesabı ödicekken minho hoca ile karşılaştım aman yarabbi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
win little fate -minsung-
Fanfictionmerhabalar bitchslarr oncelikle bu ilk ficim ve bunu bi tiktok hesabinda gorup yaziorum umarim beğenirsiniz beğenmediginiz yerler olursa soyleyebilirsiniz. kisaca bahsedicem 17 yasinda olan han jisung dalgin bir cocuktu bir gun okul çıkışı eve gider...