ilk bakışta aşk olur

2 0 0
                                    

"KOŞMASANA SEUNGMİN KİME DİYORUM!"

Hafifçe duraksıyorum ve arkama bakıyorum. Annem bağırınca vücudum fark etmeden duraksıyor, bilerek yapmıyorum.

"Rahat bırak şu çocuğu artık Chae, kaç yaşına geldi koşup düşerek kalkarak buyur çocuklar. Biz nasıl büyüdük sanki?"

Benim annem hiç öyle büyümemiş. Askine, altın bir kasada, sanki camdan bir bebekmiş gibi yetişmiş. Büyük annem, büyük babamın ölümünü kaldıramayınca başlamış her şey. Evden çıkmamak, koşmayı geç hızlı yürümemek, evden dersler. Olmayan internet kullanımı ve katı kurallar silsilesi. Yani tramvatik bir geçmiş.

Ben annemden sevgi görmedim. Maddi olarak her şeyimiz vardı çünkü büyük annemin serveti ve annemin harika bir işi vardı ancak, tıpkı büyük annem gibi, anneannem de çocuğunu manevi açıdan besleyememişti.

Babamı tıpkı annem gibi küçükken kaybettim, öldü mü, yaşıyor mu bilmiyorum çünkü bir gün, ben çok çok küçükken, evden gitti ve annem onu öldü sayıyor. Kısaca, annem ile neredeyse aynı kaderi yaşıyorum. Yakın zamanlı tekerrür ediyor yani tarih. Bundan hiç memnun değilim elbette.

Ben de bir cam bebek gibi büyüdüm kısacası, yaralanmadım veya hoplayıp zıplamadım. O gün bir istisnaydı.

O gün hayatımın en acılı ama en güzel istisnasıydı.

#

Annem ilk kez benimle ilgilenmeyi bırakmış, kocaman bahçesi olan kafede işleriyle ilgili bir görüşmeyi yapmaya çalışıyordu. Ben ise bahçede oturmuş kitap okuyordum. Kendimi bildim bileli okur, yazar, çizerdim. Sanat ve edebiyata düşkündüm. Özellikle keman çalmada, insanları şok edecek bir yeteneğim vardı daha sadece beş yaşındayken. Keman benim tutkumdu.

Okuduğum kitap da çocuklara uyarlanmış bir dünya klasiğiydi, sonuç olarak dokuz yaşındaydım ve ağır klasikleri okuyacak kadar daha olgun değildim.

"Hey!"

Aniden yan tarafımdan bir ses geldi. Benim yaşlarımdan tahminen bir, en fazla iki yaş büyük bir çocuktu bu. Kısa duruyordu, oturduğum yerden uzun boyum kendini belli ediyor da olabilirdi ancak benden kısaydı ve tombul yanakları vardı. Başında ters takılmış bir şapka vardı ve benim aksime çok günlük giyinmişti, eliyle beni yanına çağırıyordu.

Önce görmezden gelmeyi düşündüm çünkü annem bundan nefret edecekti, kalkıp bir çocukla, ki özellikle onun tanımadığı bir çocukla oynamam onun kabuslarından da kötüydü. Ancak çocuğa doğru döner dönmez donakalmıştım.

Yüzünde kocaman gülümsemesi olan bu çocuğa bakar bakmaz belki de o anda biliyordum, o anda bugünleri görmüştüm.

Hayatımın aşkını tanımak üzere olduğumu fark etmiştim belki de.

ve ben o gün, ilk kez annemin kurallarına karşı gelerek koştum ve oynadım. annem ise işini ve oynadığım çocuğun annesini yani ortağını orada bırakıp yanıma gelemedi. sonrasında yaşadığım şeyler için, o oyunlar buna değer miydi? evet, yediğim azar ve o dayak. sonucunda yaşanan şeylere karşı o oyun, buna kat kat değerdi.

işte ben, seo changbin ile böyle tanıştım, daha çok kez görüşeceğimizi bilmeden.


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 12, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

aşktan bize kalanlarWhere stories live. Discover now