2) Mavi Biblo

630 77 153
                                    

San yavaşça gülümsediğinde Wooyoung öfkeyle gözlerini açıp müdüre döndü. "Ne yani sattınız mı ben-"

Kadın oturduğu yerden hızlıca kalktı ve elini Wooyoung'a vurmak için kaldırdı. Genç oğlan gelecek darbeyi beklerken nefesini tutmuştu ama San müdürün bileğini tutup geriye doğru ittirdiğinde tuttuğu nefesini verdi Wooyoung . Kadın diğer eliyle acıyan bileğini tutarken San adeta kükreyerek konuştu

"Ona dokunmayı aklından bile geçirme! İşini yap sadece! Buradaki hiçbir çocuğun kılına zarar gelmeyecek. Anladın mı!"

Kadın korkarak başını salladığında San hafifçe öksürdü. Wooyoung kendisine baktığında ise gülümseyip elini uzattı.

"Gidelim mi?"

Wooyoung bir şey söylemeden büyüğünün elini tutmuştu usulca. San ellerini aşağı indirdiğinde parmaklarını Wooyoung'ın parmakları arasından geçirdi. Seonghwa'ya işaret verdiğinde adamları kapıyı açmışlar, önde San ve Wooyoung, arkada da Seonghwa ve Wooyoung'ın dadısı olmak üzere odadan çıkmışlardı.

Merdivenlerin başında durduklarında Wooyoung ağlayarak dadısıyla vedalaşmış, bunun da uzun sürmeyeceğini, hemen geri döneceğini söylüyordu. Kadın elindeki küçük bavulu Wooyoung'a uzattığında San hızlı davranıp çantayı eline aldı ve Seonghwa'ya verdi.

Seonghwa gözlerini devirdikten sonra elindeki çantayı yanındaki korumaya uzattı. Üçü birlikte merdivenlerden inip siyah minibüse doğru yürüdüklerinde Wooyoung hala tanımadığı adamın elini tutyordu. Yine takım elbiseli bir başka adam arabanın kapısını açtı. San geçmesi için Wooyoung'a işaret ettiğinde rahatça binebilmesi için bir eliyle sırtına destek verdi.

Genç adam karşısına oturduğunda uzun zamandır yapmak istediğini yapıp iyice süzmüştü Wooyoung.

"Nasıl buldun beni?"

"Asıl sen beni nasıl buldun?"

San kaşlarını kaldırarak sordu "Anlamadım?"

Wooyoung 'ciddi misin' der gibi baktı. "Beni evlatlık edinmedin, satın aldın. Bu doğru mu?"

San öne doğru eğilip Wooyoung'a yaklaştı "Doğru. Senin baban olmak istemiyorum Wooyoung. Seni almak istiyordum sadece ve kadında şansıma para teklifimi kabul etti."

"Anlamıyorum..."

"Zamanla anlarsın. Şimdi özgür olmanın tadını çıkar."

"Psikopat falan mısın? Bir insan başka birisini neden 'almak' ister ki? İşkence falan mı edecek-"

"Wooyoung" San sinirle yükselen sesine sahip çıkamamış, bağırmıştı. Wooyoung hemen susup gözlerini karşısındaki adamın yüzünden çekti.

Araç durduğunda kapı açılmıştı. San önden inip Wooyoung'a baktı. Eliyle gel işareti yaptığında Wooyoung beklemeden hareketlendi. San, arabaya binerken de yaptığı gibi Wooyoung'ın belinden tutup inmesine yardım etti.

Kolunu Wooyoung'a uzatıp girmesini işaret ettiğinde küçük olan kolunu San'ın koluna sarıp yürümeye başlamıştı. İkisi birlikte evin kapısına yaklaştıklarında sanki birisi onların gelmesini bekliyormuş gibi kapı açılmıştı.

Orta yaşlarda bir kadın San'ın ceketini aldıktan sonra gülümseyerek Wooyoung'a döndü "Hoşgeldiniz küçük bey" diyerek eğildi ve selamladı. Wooyoung'da gülümseyerek karşılık verdi.

San önden yürüyerek büyük ve bir sürü yemekle donatılmış masanın yanına ulaşmıştı. Wooyoung'da peşinden yürüdüğünde bir sandalye çekip küçüğünü oturttu. Kendisi de oturduğunda Wooyoung'ın konuşmak için an kolladığını fark etti.

"Yemek yiyelim önce sonra konuşuruz... hala sevdiğin yemekler aynı mı?"

Wooyoung şokla San'a baktı "Hala aynı mı derken? Tanışıyor muyuz?"

"Wooyoung, sen o yurda geldikten iki sene sonra reşit olup ayrıldım oradan. Geldiğinde sekiz yaşındaydın, bense on altı... Daha geldiğin ilk hafta müdürün odasındaki pahalı heykeli oyuncak sanıp oynamaya çalışmıştın. Küçük ellerin, mavi kıyafetli oğlan çocuğu heykelini tutamamıştı. İşittiğin azar hala kulaklarımda yankılanıyor..."

Wooyoung gözleri dolmaya başlarken San'ın anlattıklarının devamını anlatmaya başladı.

"O gün, gün boyunca sana sarılarak ağlamıştım. Beni sakinleştirmeye çalışıp her şeyin geçeceğini söylemiştin. Bütün gece uyumayıp kırdığım bibloyu yapıştırmıştın. Sonra sende bir ton azar işitmiştin, başkasının hatasını düzeltmeye çalıştığın için."

Mahşer Gülü [WOOSAN]Where stories live. Discover now