.bonus bölüm.

50 5 22
                                    

Yaklaşık iki ay geçmişti ve Hyunjin hala kabullenemiyordu. Chan'a dedikleri yüzünden artık Hyunjin'e Chan bakmıyordu ve bu onu daha çok üzüyordu.

İlaçlarını içmeye başlamıştı çünkü Chan ondan sadece bunu istemişti. Gün geçtikçe hayattan daha da soğusa bile ilaçlarını içmeye devam ediyordu.

Yine sıradan bir gün kağıtta yazanları yapıyordu. Bahçeye çıkıp çimenlere oturuyor, sırtını duvara yaslıyordu. Bütün gün hep aynı geçiyordu.

Chan'a ihtiyacı vardı, her şeyden önce ihtiyacı olan Chan'dı, ama artık o yoktu. Ne yüzünü, ne sesini görebiliyordu onun. Kendi kendine mırıldandı "Keşke hiç rüyadan uyanmasaydım" derin bir nefes aldı.

Chan'ın onu bıraktığı ilk gün kafayı yemişti, bir çok yere zarar vermişti, kendi de dahil. Bu tavırları iki hafta sürmüştü. Şu an ise normal bir insan gibiydi. İçinde acı olan, vücudunda yaralar olan bir insan.

Evet belki Chan'ın dedikleri doğruydu, bir hasta ve bir doktorun ilişkisi imkansıza yakın bir şeydi, ama imkansız değildi. Çok isterdi Hyunjin'i birisinin sevmesini. Bu akıl hastanesine neden yattığını dahi hatırlamıyordu.

Akıl hastanesine yatmadan önce ne ailesi, ne de arkadaşları vardı. Tek hatırladığı buydu.

Hyunjin dizlerini kendine çekti, alnını dizlerine koydu. Çok isterdi şu an Chan ile beraber yaşamayı, Onun kokusunu içine çekmeyi, sesini duymayı çok isterdi.

İsterdi ki Chan ona sarılsın, saçlarını okşasın, şefkatli sesi ile Hyunjin'e konuşsun. Güldü Hyunjin sessizce. İmkansızı başarmak çok isterdi, ama imkansızdı adı üstünde, imkansızdı.

Hyunjin'in ilaçlar sayesinde mi düzeldi yoksa hayal dünyasının gerçek olmadığını kendine inandırıp mı düzelmişti bilmiyordu. O iğrenç ilaçları kullanmak istemiyordu.

Hyunjin başını kaldırdı, önünde bir beden gördü ve başını kaldırdı. Gözleri hafif büyüdü, Ağzı açıldı. "Chan?" Dedi sessizce. Chan onun önüne çömeldi.

"Bugün nasılsın Hyunjin bey?" Hyunjin ona bakıyordu. İki ay sonra onun yüzünü inceledi dikkatlice. "Chan. Bana bey demesen?" Chan onayladı, Hyunjin devam etti. "İyi miyim bilmiyorum, iyi olmaya çalışıyorum sadece" Chan ona gülümsedi ve saçlarını okşadı.

Hyunjin nefesini tuttu. "Başaracağını biliyorum Hyunjin" dedi. Hyunjin bir kaç kez göz kırptı, Chan ayağa kalktı. "Sanırım sana tekrar bakmaya başlayabilirim" dedi. Hyunjin heyecanla ayağa kalkmaya çalışırken düştü. "Gerçekten mi!?" Chan gülümsedi ve başını yukarı aşağı sallayınca Hyunjin onun bacaklarına sarılıp başını karnına koydu.

Chan hiçbir haraket yapmadı ve öylece onu izledi. "Teşekkür ederim Chan" dedi ve geri çekildi. "Ben teşekkür ederim asıl ilaçlarını içtiğin için" dedi. Hyunjin gülümseyince Chan da geri gülümsedi ve gitti.

Hyunjin işte bu sefer mutlu hissettmişti. Hayır düzeldiği için değil, Chan'ın ona tekrar bakmasına mutlu olmuştu.

Bir süre sonra listede yazan 7. ve 8. Talimatları yaptıktan sonra odalarına geri döndüler. Hyunjin tekrar yatağında oturmuş dururken, gözüne odanın sol köşesinde duran kurt pelüşü takılmıştı.

Bu hayal dünyasındaki pelüşün tıpa tıp aynısıydı. Hyunjin ayağa kalktı ve pelüşün önünde diz çöküp eline aldı.

Pelüşü hissediyordu.. tıpkı rüyasındaki gibi. Belki de pelüş gerçekti? Hyunjin başını sağa sola sallayıp pelüşü bıraktı ve yatağına geri yatıp duvara döndü. Yorganı başına kadar çekip öylece durdu.

Rüyalarımdan nefret ediyorum. (Hyunchan)Where stories live. Discover now