date

573 72 182
                                    

"gyu koşma düşeceksin!"

beomgyu taehyunun uyarmasıyla adımlarını yavaşlatmış, taehyunu bekliyordu.

"aman böyle düşünerek ömür mü geçer paşam? ayrıca hızlı ol yaşlandım iki dakikada"

taehyun gülümseyerek göz devirdi. hızlı adımlarla beomgyunun yanına ulaştığında beomgyunun kıyafetlerine göz gezdirdi.

"sen böyle üşümeyecek misin?"

beomgyu her ne kadar hayır anlamında kafasını sallasada titriyordu. soobine inat olsun diye aralığa girmiş olmalarına rağmen üzerinde tişört ve hırka vardı. fakat hırka ne kadar etkiliydi orası tartışılır.

"neden ceket almadın ki?"

"bugün ceket giyme havamda değilim"

"bunun için donmayı göze aldın yani?"

beomgyu göz devirip taehyunun koluna yapıştırdı.

"hayır ya. abartma üşümüyorum"

taehyun hızlıca ceketini çıkarıp beomgyuya uzattı.

"titriyorsun. inadından az sonra buz küpüne dönüşüceksin"

beomgyu gözünü kısıp taehyuna baktı.

"alakası yok. ayrıca ceket giyme havamda değilim."

"tam bir nazlı prensessin ya"

taehyun ceketinin beomgyuda olmasını fırsat bilerek üzerindeki sade gri sweatshirtü çıkarıp beomgyuya verdi. içindeki tişört kendisini anlık olarak titretsede cekrtini alıp hemen giydi.

"titrediğini görmek istemiyorum o sweatshirtü giy"

beomgyu her ne kadar naz yapmak istesede cidden buz küpüne dönüşme ihtimali olduğundan hızlıca giydi.
taehyuna çaktırmadan sweati koklamaya çalıştı. okyanus kokuyordu taehyun.

"oha okyanus gibi kokuyorsun. hangi parfümü kullanıyorsun?"

"duş jelim bu. çıkmadan duş almıştım. sinmesine şaşırdım."

beomgyu nedensizce taehyunu duş alırken düşünmüştü. sanki taehyun fark edecekmiş gibi yüzünü diğer tarafa çevirdi utançtan. fakat yanındaki çocuğun da hakkı yenmezdi. okul gömleğinden bile belli olan kasları beomgyunun onu süzmesine sebep oluyordu.

"her neyse kafeye vardık sayılır. sık sık geliyor musun buraya?"

taehyun beomgyunun konu açmaya çalıştığını fark edince gülümsemişti.

"sık sık gelmiyorum ama tostlarından çoğu zaman eve sipariş ediyoruz yeonjunla. sahibide tanıdık sayılır."

beomgyu kafasını salladı anladım dercesine.

kafenin önüne geldiklerine taehyun kapıyı beomgyu için açtı ve geçmesini bekledi.

bu tabi ki de artı puandı. cam kenarında olacak şekilde bri masaya yerleştikten sonra taehyun karamel latte, beomgyu ise americano söylemişti.

kısa bir süre sonra ise kahveleri gelmişti.

"hayret zifiri karanlık kahve içersin sanmıştım."

"ne alaka içemez miyim latte?"

"yok big boy ama bad boy olanından havası veriyosun. zaten o kaslarla big boy havası vermeme ihtimalin yok."

taehyun içtiği kahvesi duydukları yüzünden boğazına kaçmıştı.

"oha çocuğu öldürdük lan"

yiyorsa gel la | taegyuWhere stories live. Discover now