Bella'nın anlatımından ;
"Biri seni lafa mı tuttu yoksa?"
Bakışları hala yüzümdeyken , oldukça gergin hissediyor bir an önce odadan çıkmak istiyordum.
Kafamı hızla öne eğdim ve bir adım geriledim.
"Aslına bakarsanız, mutfakta prens jacob ile karşılaştım efendim. Bu yüzden de-"
Sözümün bitmesine izin vermemiş, bana doğru bit adım atarak araya girmişti.
"Sen henüz buraya gelmeden önce sana verilen listeyi hatırlıyor musun Bella?"
Kafamı olumluca salladım.
"Güzel. Bir dahakine öyle davran. Aksine hatırlatmak zorunda kalacağım."
Nihayet geri adım atmaya başladığında tuttuğum nefesimi rahatlıkla vermiş ve bir kez daha özür dilemek adına eğilmiştim.
"Tekrarlanmayacağından emin olabilirsiniz efendim."
Kafasını olumluca sallamıştı.
"Öyle olmasını umuyorum. Şimdi çıkabilirsin. Çıktıktan sonra ise bana Alice'i çağır."
"Emredersiniz." Bir kez daha eğilmiş ve odadan çıkmıştım.
Nihayetinde kalp atış hızım normale dönmüştü.
O odaya girdiğimde nedensizce geriliyor ve prensin yüzüne bakamıyordum.
Ama şimdi ise dediği gibi Alice'i aramalı ve prensin onu beklediğini söylemeliydim.
-
Uzun koridorlarda bir süre gezmiş ve her bulduğum odaya girerek birilerine Alice'i sormuştum.
Hizmetlilerden biri bahçede kıyafetleri yıkadığını söylemişti ve hız kesmeden oraya yönelmiştim.
Denildiği gibi oradaydı. Kraliyet ailesi üyelerinin giydiği elbiseleri tek tek yıkıyor ve iyice sıkarak taşın üzerine koyuyordu.
"Alice."
"Ah Nihayet buldum seni."
Yavaşça bana doğru dönmüştü.
"Bella! birşey mi oldu?"
Dikkatli bir şekilde taşların arasından geçerek yanına ulaşmıştım.
"Prens Andrew seni çağırıyor."
Bir o kadar hızlı ve bir o kadar dikkatli bir şekilde ayağa kalkmıştı.
"Gerçekten mi!" Kafamı olumluca salladım.
"O halde ben prensin yanına gidiyorum. Kıyafetler de az kalmıştı zaten sen yıkar mısın?"
Mecburen kafamı olumluca sallamıştım. İlk günden tüm dikkatleri üzerime çekmemem gerekirdi.
Alice yanımdan ayrıldığında bende onun eski yerine oturmuş ve sağ tarafımda birikmiş olan kıyafetleri yavaşça su ile yıkamaya başlamıştım.
-
Son kıyafetin bitmesi ile hepsini dikkatli bir şekilde iplerin üstünden geçirmiş ve odama doğru ilerlemiştim.
Yeni bir emre kadar herhangi bir işim yoktu.
Kapımı yavaşça kapatmış ve kendimi yatağa bırakmıştım.
Bütün bunlara son vermek ve özgür olmak istiyordum. Bir köle gözü ile bakılmak, hor görülmek oldukça zor ve yıpratıcıydı.
Yavaşça boynumda takılı olan kolye'yi çıkartmış ve kapağını açarak annemin resmine bakmıştım. Her ne zaman bu resme baksam sürekli o an aklıma geliyor ve canım her zamankinden daha çok yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz İntikam
RomanceModern Çağ dönemlerinde geçen bu hikaye, bir prensesin intikamını almak için prens Andrew'in kölesi olarak işe girmesi ile başlıyor. damarlarında dolaşan o asil kanı , zamanı gelince tüm dünyaya duyuracak olan bella, tüm planlarını eksiksiz bir şeki...