Seni bana yar ederler mi?

69 2 20
                                    

"Seni ilk gördüğümde yaran vardı, başkasına kanayan. Ben seni yaralarına rağmen sevdim."

Cemal Süreyya.

***

"Nasıl yani burada kilitli mi kaldık şimdi?" Sercan'ın oturduğu oturma bankının karşısına geçtim. Saçını elleriyle arkaya doğru iterken gözlerini bana çevirmişti.

"Başka çıkış yolu bilmiyorsan, evet. Geceyi burada geçirmek zorundayız." Eğilip elleriyle yüzünü kapattı. Sanki hala daha bir çıkış yolu arıyordu.

"Bankın üzerinde uyursam gece uykulu halimle yere kapaklanır mıyım?" 

Benim tek düşündüğüm bu değildi ama durumu kabullenmiştim en azından. Yarın bana bunu yapanların üstesinden gelmek için dinç olmalıydım. Dinç olmak için de uyumalıydım.

"Başka seçeneğimiz var sanki. Olsaydı da zaten seninle burada kilitli kalmayı seçmezdim." Son cümleyi bastırarak söylemişti ve yine gözlerini benim arkamda kalan duvara çevirmişti.

"Spordan çıktık duş bile almadım." Aralarındaki sessizliği yine o bozmuştu. Üzerindeki kapşonlunun boğazını burnuna yaklaştırdı ve hemen yüzünü büzüştürerek geri çekti.

"Senin problemine çözüm hayli hayli var. Farkındaysan duşa kabinlerin cennetindeyiz." İşaret parmağımı soldaki kabinlere doğru yönelttiğimde bana sanki dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi bir bakış attı.

"Şimdi duş alsam ne olur? Zaten çantam yukarıda kaldı. Yanımda temiz kıyafetim yok, zeki çocuk."

Allahtan benim çantam yanımdaydı. Ayağa kalkıp en baştaki kabinden acele bir şekilde astığım çantamla okul kıyafetlerini aldım ve yerime döndüm. Beni izleyen Sercan'ın yüzünde anlayamadığım bir gerginlik belirmişti. 

"Üstünü değişeceksen kabinlerden birine gir." Gözlerini yine benden ayırıp dümdüz duvara bakmaya başlamıştı. Cidden bu çocuk sorunlu. Ben bayılıyorum çünkü sana çıplak görünmeye. Erkeklerden hoşlansam da benim de kriterlerim vardı ve kesinlikle Sercan denen kaba herif buna uymuyordu. Ayrıca bu odada tüm arkadaşları rahat rahat üstsüz gezerken, bazen sadece baksırla ortalıkta dolanırken bile sessiz kalan adam bana gelince aslan kesiliyordu. Kendi kendine girdiği tripi umursamayıp çantamdan beyaz okul gömleğimi çıkarttım. Gözleri nihayet beni bulduğu an yüzüne gömleği attım. 

"Ne yapıyorsun, lan?" Gömleği yüzünden çekip bana sinirli bir bakış attı.

"Al giy şunu. Temiz merak etme. Mızmızlanmayı da kes." Sinirli bakışları şaşkın hale büründüğünde bir elindeki gömleğe, bir de bana baktı.

"Öyle bakma pantolonu veremem, zaten sana paçası uzun olur."

Şaşkın suratı garip bir şekilde tatlı gelmeye başlayınca kendimi toparlayıp kapıya yakın olan kabinin önünde yere çöktüm ve kapıya yaslanarak oturdum.

"Ben bunu giyersem, sabah sen okula ne giyeceksin? Yedeğin var mı?"

Kafasını çevirip bana baktığında ilk gövdesini, sonra da ayaklarını bankın diğer tarafına geçirdi.

"Yok." Ne yedeği? Zaten bunu zor aldırmıştım ama tabii bunu onun bilmesine gerek yoktu. Okula zorla yazdırdığı oğluna yedek kıyafet düşünecek kadar önemsemiyordu babası onu.

"Ama sorun değil. Yarından sonra okuldan uzaklaştırma alacağım için muhtemelen bir süre daha gerek duymayacağım." 

Çatık kaşlarıyla beni sorguluyor gibi bakıyordu. 

"Anlamadım. Neden uzaklaştırma alacaksın? Yağızla olan kavganı kastediyorsan, ondan bir şey çıkmaz merak etme." 

Mızmızlanıyordu terliyim diye. Hala oturmuş sohbet etmeye çalışıyor. Ben bu çocuğu anlayamıyorum. Hangisi gerçek Sercan'dı? Arkadaşlarına, hatta sevgilisine bile suskun olan adam mı? Yoksa bana gelince bülbül gibi şakıyan mı? 

Yin&Yang •boyxboy•Where stories live. Discover now