1.1

453 75 66
                                    

"Seungmin, yeter kalk artık." Beni zorla kaldırmaya çalışan Changbin'in elini
ittirmiş ve kafamı tekrar sıraya gömmüştüm. "Kalkamam, Hyunjin artık yok!"

Ben geri zekalı gibi sarhoş olup bu zamana kadar ki her şeyi Hyunjin'e anlatmış, böylece aramızın bozulmasına yol açmıştım, Hyunjin ders teklifimi kabul ettiğinde yaptığım davetiyeyi bile yollamıştım.

Bu yüzden de üç gündür konuşmuyordu benimle, konuşsa yine iyiydi ama bana bakmıyordu bile.

Güya ayılınca konuşacağımızı yazmıştı fakat herhangi bir girişimde bulunmamıştı, bunun üstüne ben de ellememiştim.

Suçlu olduğumu biliyordum ama Hyunjin'e karşı kırılmamı da engelleyemiyordum. Ne de olsa o an bunu istekli bir şekilde yapmamıştım fakat o bunu idrak edemeyecek kadar kızmıştı bana sanırım.

"Sınav var on dakikaya."

Şansıma da bugün fizik sınavımız vardı.

Mecburen sınıflara ayrılacağımızdan oflayarak ayağa kalkmış ve Minho'nun elinde tuttuğu kalemi ve kalemliğimi alıp, elime gideceğim sınıfı yazmıştım.

"11-4 var mı?"

Hepsi kafasını olumsuz şekilde sallarken iç çekmiştim, kelebek sisteminde bizimkilerden biriyle aynı sınıfa düşmeyince rahatsız hissediyordum.

"Gel ilk seni bırakalım." Chan kolunu omzuma atarak beni çekince ses etmemiştim, gerçekten moralim bozuktu çünkü.

"Asma suratını, o da en kısa sürede anlar hatasını." Changbin'in dediğiyle ona dönmüştüm, "Gerçekten mi?"

Sorduğum soruyla birden Minho yanıma gelmiş, Chan'ın kolunu ittirip beni kendi kolunun altına almıştı, "Sahi diyoruz, ikinizde de suç var ama aşılmayacak şeyler değil, sadece biraz zaman ver."

Dedikleri mantıklı gelirken kafamı sallamıştım, eğer aramız düzelecekse her şekilde sabredebilirdim. "Beni bırakmanıza gerek yok, kendim giderim."

Diğerleri iki kat aşağıda olduğu için boşuna benimle gelmelerine gerek yoktu. "O zaman Chan ve Changbin insinler, ben de seni bırakayım?"

"Olur ama çıkışta sınıfa gelmeyin, kantinde buluşalım."

Minho beni onaylamış, diğerlerini gönderip yanıma gelmişti ve beraber üst kata çıkmaya başlamıştık, "Sınavına odaklan tamam mı? Düşünme bunları."

"Çalışırım." Dediğimle saçımı karıştırıp, daha hızlı çıkmam için sırtımdan ittirmişti beni. "Dediğimi asla yapmayacaksın, ben malımı bilmiyor muyum sanki?"

Gülerek kafamı sallamıştım ama haklı olan oydu, ne kadar mutsuz olsam da bu sınavı iyi bir notla geçmem lazımdı.

Sınıfın önüne geldiğimizde Minho kolunu omzumdan çekmiş ve beni kendine çevirmişti.
"Konuştuğumuz gibi, elliden düşük alırsan pataklarım seni."

Onu onaylayıp göz kırpmıştım, "Yüksek alacağımdan emin olabilirsin."

"Hadi gir, ben de gideyim."

Omzumu sıvazlayıp sınıfı gösterirken içeri bakmıştım, çoğu kişi yerleşmişti. Benim sıram üç olduğu için saymak gibi bir derdim yoktu neyse ki, sayma şekili her zaman büyük bir dertti. "Tamam, bol şans."

Minho'yu geride bırakıp sınıfa girerken sıramın yanında ara sıra sohbetimin olduğu birkaç çocuk, Lily ve Wooyoung'u görmüştüm. Wooyoung her ne kadar Changbin'in eski sevgilisi olsa da biz iyi anlaşırdık, komik çocuktu.

"Vay, kankam gelmiş." Beni görüp tokalaşmak için elini uzattığında gülümsemiştim. "Naber?"

"İyi değilim sınav girecek, senden naber?"

moonlight sunrise, hyunminWhere stories live. Discover now