M

1.1K 102 25
                                    

"Hey Dani." Erkek kardeşim okul dolabımın yanından geçerken bana el salladı.

"Hey Luke, Calum." Onları başımla selamladım.

"Na'ber sis (sister'ın kısaltması)?" diye sordu, sarı saçlarımı dağıtırken. Çantamı içinden çıkarıp dolabımı kapattıp ikisiyle yürümeye başladım.

"Her zamanki gibi işte, Mickey nerede?" diye sordum. Eve her gün hep birlikte yürürüz. Yeşil saçlı çocuğu arayarak etrafa bakındım.

"Aa, yeni gelen çocukla tanışmış, onunla eve yürüyeceklermiş." dedi Calum, omuz silkerek. Sadece başımla onayladım ve yürümeye devam ettim. Bu yeni çocuğun kim olduğunu merak ettim, acaba şirin miydi? Umarım öyledir; yani, Calum ve Michael kesinlikle öyle ama onları iki yaşımdan beri tanıyorum ve benim için kardeş gibiler. Ama, bu yeni çocuk...

Luke'un parmaklarını yüzümün önünde şıklatmasıyla düşüncelerimden uyandım.

"N-ne?"

"Sana bir soru sorduk. " dedi Calum.

"Aa, özür dilerim ne oldu?"

"Michael, bu yeni çocukla tanışmamız istediğini söyledi o yüzden sinemaya gideceğiz... Sen de gelmek ister misin?"

Aman tanrım, aman tanrım, kendini kontrol etti Dani... rahat ol.

" Evet, olur. " Gülümsedim. Harikayım.

Bizim eve gittik ve anında ayakkabılarımı çıkarıp çantamı fırlattım. Luke'la Calum da aynısını yaptı. Yiyecek bir şeyler bulmak için mutfağa daldım.

Onlar bir paket Doritos için kavga ederken, "Ee, ne zaman çıkıyoruz?"" diye sordum.

Luke, Calum'un elindeki paketi kapmaya çalışırken, "Benim evim, benim cipsim HOOD!" diye kızdı ama başarısız oldu. Calum'un arkasına geçtim ve Luke'a bir bakış attım. Beni başıyla onayladı. Calum paketi Luke'tan uzakta tutuyordu ama beni fark etmemişti bile. Uzandım hızla paketi kapattım ve oturma odasına koştum.

"ALDIM LUKE!" diye bağırdım, ardından üst kata kaçtım. Luke tam arkamdaydı Calum ise onun bir adım arkasında. Luke'un odasına daldım ve ikimizin ardından kapıyı hızla kapattım. Calum yakındı ve kapıya vurdu.

"Bu adil değil!" diye mızmızlandı.

"İkizler birbirine yardım eder!" diye bağırdım. Çaldığım cipsleri paylaşırken Luke ile kıkırdadık. Calum'un duyabileceği bir yükseklikte abartıyla inledim.

"Bu cipsler çok kezzetli!" Calumu kıskandırırken tekrar inledim.

Calum, "Tanrı aşkına Luke, kardeşin amma sesli, galiba sen evdeyken onu beceremem! " diye kapının öbür tarafından seslendi. Oyun oynadığı açıkça ortadaydı. Luke bana sırıttı.

"Ona bir oyun oynayalım mı?" diye fısıldadı, ardından ayağa kalktı ve kapıyı hızla açtı, bu kapıya dayanmış olan Calum'un yere düşmesine sebep oldu. Luke onu yakasından tutarak kaldırdı ve duvara yapıştırdı.

"Ne diyorsun lan sen?!?" diye bağırdı, süratı öfkeden kıpkırmızı kesildi. Calum'un gözleri kocaman açıldı ve dehşete düşmüş göründü, başını deli gibi sağa sola salladı.

"H-hayır Luke! Yemin ederim ona asla dokunmam!" diye onu ikna etmeye çalıştı.

"Ona karşı boş olmadığını her zaman biliyordum... ama onu nasıl becerebilirsin?! " diye daha yüksek sesle bağırdı, "o benim kardeşim!" Calum'un suratı gerçekten paha biçilmezdi, o kadar korkmuştu ki altına yapacakmış gibi görünüyordu!

"T-tamam, belki ondan hoşlanıyorum, birazcık, ama ona asla, ama asla bunu yapmazdım." diye açıklamakta zorlandı.

Bekle bir dakika, ne?

3# Mustard (Hardal) // Ashton IrwinWhere stories live. Discover now