"kafamı sikeyim sikeyim sikeyim sikeyim!"
genç kadın ayağını sertçe masaya vurdu sinirle, gözleri yaşlarla dolmuş, siyah saçları kendine olan sinirle dağılmıştı. yere çöküp sırtını duvara yasladı ve ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı, çok ağır geliyordu bazı şeyler.
"elzem, yavrum aç şu kapıyı. harap ettin kendini"
dışarıdan arkadaşı alin'in sesini duyunca ağlaması daha da güçleşti, hiç böyle hissettiğini hatırlamıyordu. henüz yirmi beşinde kapıldığı bu okyanusta sürükleniyordu ve onu kurtarabilen yoktu.
"elzem, kapıyı açar mısın?"
bir diğer arkadaşı asena'nın sesini duyduğunda zar zor ayağa kalkıp kapının kilidini açtı, şu an onu anlayabilecek tek kişi asena'ydı.
arkadaşını askeri üniformaları ile görünce duraksadı "asena, nasıl geldin?" dedi. biliyordu, bu saatte askeriyeden izin alıp çıkması çok zordu. asena başında ki şapkayı çıkartıp kısa saçlarını dağıttı "24 saatlik uykusuz bir nöbet beni bekliyor, onu boşver" derken genç kadının kolundan tutup onu odanın içine sürükledi ve alin'e gözlerini kırpıp gitmesini işaret etti.
alin başını sallayıp giderken, elzem yorgunlukla yatağına uzanmış cenin pozisyonu almıştı. asena ise yatağın yanında ki sandalyeye oturup onun konuşmasını beklemişti, biliyordu, sorsa da arkadaşı konuşmazdı, kendi anlatmaya başlayana kadar konuşmazdı.
"o küçücük" diye başladı sözlerine elzem "çok küçük, ben nasıl kaptırdım ona gönlümü. asena, ne yapacağım ben?"
şimdi anlamıştı işte derdini, asena da zamanında kapılmıştı bu derde. kendinden beş yaş küçük bir kıza gönlünü kaptırmıştı, hemde komutanının kızına, az çile çekmemişti, o da elzem gibi hissetmişti ilk başlarda, fakat kalpler bir olunca yaşların önemi kalmıyordu artık. asena şu an sevdiği kızla sevgili olsa da, elzem kendine umutsuzca bakıyordu.
"biliyorsun" diye söze başladı asena, elzem ona bakmıyor boş boş duvarı izliyordu. "ben henüz yirmi iken, on beş yaşında bir kıza aşık oldum. yıllar geçti üzerinden fakat ben hep kendimi suçladım ona hiçbir zaman açılamadım, o on sekiz oldu, on dokuz oldu, hatta yirmi oldu ben yine açılamadım. fakat yirmi birinde geldi ve bana bir papatya uzattı, seni seviyorum dedi, ne yapacağımı şaşırdım, ben yirmi altı yaşındaydım artık ve o da yirmi bir. bu sefer o uzaktan sevmeye başladı beni, vazgeçmedi. bizim birbirimize kavuşmamız altı yıldan fazla sürdü elzem, o da on beşinde kaptırmış bana gönlünü, ama korkmuş, onu sevmeyeceğimden, küçük olduğu için onu aşağılayacağımdan korkmuş. ya o kız, o da bundan korkarsa?"
elzem ilk defa başını kaldırıp asena'ya baktı "sevmez ki o beni." dedi, mantığını yitirmişti artık.
"neden sevmesin?" dedi asena bu sefer "seni neden sevmesin? sevilmeyecek tek bir yanını söyle bana elzem."
yatağında doğrulup dizlerini kendine çekti genç kadın ve sıkıntıyla nefes verdi "ben onu her otobüs durağında gördüğümde, her gördüğüm kütüphane de ağlıyor. saat öğlen dörtte giriyor kütüphaneye, kitap okuyor resim çiziyor, fakat bunları yaparken usul usul ağlıyor. birgün o kitap okurken karşısına oturdum ve beni fark etmedi. ama o, o kadar güzel ki.."
nefesi kesildi bir an kızı hatırlayınca fakat durmadı, anlatmaya devam etti. "yemyeşil gözleri, gözlerinin içinde kırmızı güller yeşeriyor hep, kirpikleri bir orman gibi capcanlı, yüzü ağlamaktan bembeyaz hep, elleri küçücük, ellerimin arasında bir bebek eli gibi kalır, kokusu. anlatamam asena, kendimden bile sakınıyorum ben onu, o henüz on yedi yaşında, ben ise yirmi beş yaşımdayım. aramızda sekiz yaş var, yüreğim yanıyor benim. hergün saat dörtte ne halde olduğumu umursamadan kütüphaneye gidiyorum, iki gündür gelmiyor, ve ben bu iki gündür anlıyorum yüreğimde ki yangının sebebini.
asena, ben aşık oldum."yine ağlamaya başladı, kendini yatağına bırakıp ellerini yüzüne kapattığında asena onun yanına oturup saçlarını okşadı. "hadi bir plan yapalım" dedi, elzem onu duysa da ağlamaya devam etti fakat asena umursamadan konuştu.
"bir edebiyat öğretmenisin, okuduğu okulu bulalım ve oraya tayin olmanı sağlayalım. emin ol bunu yapabilirim, elimden gelen herşeyi yapmaya hazırım."
elzem başını kaldırıp ağlamaklı gözlerle asena'ya baktı "ben yapamam, çıkamam karşısına. toparlanamadım daha, kaldıramaz yüreğim, gördüğüm ilk yerde sımsıkı sarılırım ona-"
"BEN YAPARIM"
bir anda kapının dışından ciyaklamaya benzer bir ses duyduklarında, kapı hafifçe açılmış, alin kafasını uzatıp sırıtmıştı. "ben giderim okuduğu okula öğretmeni olurum. NE DERSİNİZ!"
ve işte o an herşey böyle başlamıştı.
herkes defne'yi dört aydır istanbul'da sanarken defne dört aydan fazladır buradaydı, ve herkes elzem'i alin okuldan gittiği için okula geliyor sansa da, elzem biricik aşkı için okula geliyordu.elzem bir yangına kapılmıştı, defne'yi, küçük sevgilisini o yangından korkuyacaktı, ama beraber yanmayı da yine beraber öğreneceklerdi.
...
elimde olmadan bölümleri uzun yazmaya başladım
neyse umarım anlaşılmıştır elzem'in yakın tavırları
ilk başlarda hissettiklerini yazdım, yaştan dolayı kendini suçluyor, fakat şimdi ki zamanda suçlamayı geçin tam bir mommy moodunda :)aklı başına geldi ve defne'yi annesinden kurtarmak için oldukça olgun davranıyor. ama unutmanızı istemem, elzem defne'ye aşık, bu yüzden duygusal olabilir, ağlayabilir, robot değil insan ilişkisi yazıyorum.
FİCTE Kİ ASENA BENİM
kendimi eklemesem olmazdi 😎😎
neyse acilen hard bölümlere geçmek istiyorum
aklımda çok güzel şeyler varrrgörüşürüzzz 💗⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mommy İssues | gxg
Fanfictionşimdi bir elin belimde, bir elin saçlarımda. ikisini birden okşuyor bana ninniler söylüyorsun, bedenim yorgun düşmüş kucağında yatarken "anne" diye sayıklıyorum, şakağımda dudaklarını hissediyorum "söyle güzel bebeğim" diyorsun, bana annemin gösterm...