16✼

36 3 0
                                    

Sapphire,

Fedor'la ilgili her şey kafamı karıştırıyordu. Onun konuşması, hareketleri, kararları... Tanrı biliyor ya... gülüşü bile kafa karıştırıcıydı. Uzun yıllar onu görmedikten sonra dönüştüğü kişinin farklı biri olacağını biliyordum. Gerçekten de öyleydi. Soğukkanlı tavrı ve imparator edası eski Fedor'tan onu ayıran en önde özelliklerdi.

Ve Stheno'nun uyanmış oluşu... Elimdeki mavi çay fincanını sehpaya bıraktım. Dairemde, kırmızı ve beyaz karışımı oturma odamda kırmızı kanepemde oturuyordum. Ne istiyordum ki bu durumla ilgili? Stheno uyanmıştı, herkes gibi benim de mutlu olmam gerekiyordu. Fakat içimi dolduran bu duygu riyakardı, akıl almaz bir şekilde günahkârdı. Nasıl olur da bir insanın ölümünü düşleyebilmiştim? Öyle olmadığını iddia ediyordum, o zaman neden uyanma haberi beni üzmüştü?

Kalbime baskı uygulayan bu aptal duygular yüzünden derin nefes aldım. Kapı çaldığında gözlerimi yavaşça kapattım. Görünen o ki yalnız kalmak beni delirtiyordu. "Gel", dedim yumuşak bir sesle.

İçeri geçen Phaedra reverans yaptı. "Kraliçem", dedi başını kaldırırken. Elindeki kabı gösterdi. Bu özel yemekleri servis ettikleri tepsi benzeri kaba benziyordu. Bazen davet mektupları da bu şekilde gönderilirdi. "Danışman Alcander tarafından gönderildi."

Kaşlarımı kaldırdım. Elimi uzatıp Phaedra'nın daha yeni açtığı kapağın altındaki kızıl rengindeki kâğıdı aldım. Merakla zarfı açtım. Kraliyet tiyatrosuna davet ediliyordum.

Değerli kraliçemiz Sapphire'ye,

Sizi bu akşam Kraliyet Tiyatrosunda görmekten onur duyarız. Tüm bunlar bir yana imparatorumuz da teşrif edecekler.

Danışman kont Alcander'den.

Bir süre cümlelerin üzerinde gözlerim dolaştı. Aksatmanın ne önemi vardı ki? Eğer imparator oradaysa ve bu mektupta belirtilmişse gitmemem imkânsızdı. Kafamı kaldırıp Phaedra'ya baktım. "Bu akşam Kraliyet balosuna gideceğiz. Bana refakat etmeni istiyorum." Phaedra baş eğdi. Hafifçe gülümseyip yumuşak sesle devam ettim: "Leydi Terrina'nın butiğinden geçen hafta aldığım pembe elbiseyi hazırlamalarını söylersin."

"İmparator da mı orada olacak?" Phaedra gözlerini kocaman açtı. Başımı onaylar anlamda salladığımda, "O zaman harika görünmelisiniz!" dedi neşeyle. İç çekip devam etti: "Bir erkeği çok sevmek nasıl bir hiss acaba?" Diğer tarafa bakarak söylemişti; daha çok hayallere dalarak.

Phaedra'nın sorusuna dalgın gözlerimi çay fincanıma dikmişken cevap verdim. "Çok acıtıyor, çünkü her an seni terk etme ihtimali var."

Kapı yeniden çaldığında gözlerim kapıya kaydı. "Girin." Böylece Phaedra ile kısa muhabbetimiz bitmişti.

İçeri geçen hizmetçi bağ eğerek leydi Terrina'nın geldiğini söyledi. Gözlerimi kaldırıp sağ taraftaki leydi Phaedra'ya baktım. "Leydi Terrina için çay fincanı getirin. Çıkabilirsiniz." Phaedra hizmetçi ile odadan çıktı.

İçeri geçen leydi Terrina yaklaşıp reverans yaptı. Peşindeki hizmetçi de aynısını tekrar etmişti. Oturduğum kanepeden onları dikkatle inceledim. Leydi Terrina gri bir elbise giyinmişti. Ona solgun renklerin yakışmadığı kanaatine vardım. Kırmızı, şarap kırmızısı veya kırmızının farklı tonlarını giyirse daha göz alıcı olurdu. Hayır, aslında tek sorun renk de değildi... Elbisede bir sorun vardı. Acaba butik sahibi leydi Terrina bugün kendine önem vermemiş miydi? Bir şeyler kafasını karıştırıyordu. Yüzünün halsizliği de kendini ele veriyordu, yorgundu. Şimdiki elbisenin içinde gerçekten çarpıcı görünüyordu. Çarpıcı bir biçimde çirkin. Böyle kıvrımlı güzel bir vücuda sahip kadın nasıl olur da vücudunu bu elbiseyle cezalandırır? "Kraliçemizi selamlarız."

Lanet - Kristal TaçWo Geschichten leben. Entdecke jetzt