Giriş

83 10 11
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Sınır 5 oy 10 yorum

Başlama tarihi alalım şuraya
13.08.2023

🕯

29 Aralık 1995
Yazarın anlatımıyla

Rosa babasının olduğu cenaze arabasına bakarak güldü. Yanında annesi giydiği uzun siyah elbisesiyle gayet yasa bürünmüştü. Rosa'nın kocası Robert da aynı karışı gibi cenaze arabasının arkasından bakarak gülümsüyordu.

Kocası yeni ölen gözü yaşlı Julie kınayıcı gözlerler kızına ve kızının kocasına baktı.

Rose bu sefer içi gülen gözlerini annesine çevirdi. "Aaa çok özür diliyorum anneciğim. Senin kocan öldü benim babam değil. O yüzden benim ve kocamın tek yapabileceğimi onun leş cesedini taşıyan arabasının arkasından gülmek olabilir."

Julie paltosunun cebinden siyah mendilini çıkartıp göz yaşını sildi. "Rose, çok sevdiğim bir cümle var. Don't ever laugh as a hearse goes by ."

Rose ve kocası Robert herkesin onlara bakmasına neden olacak bir kahkaha attı. Robert gülmekten kısılan gözleriyle Julie baktı. "Cici anneciğim. Ben ve karım bir cenaze arabasının arkasından güldük. Peki şimdi ne olacak?" Bu sefer gülen taraf Julie oldu ama konuşan cenazeye nerden geldiği bilinmeyen bir yaşlı kamburu çıkmış bir kadın konuştu. "3 vakte kadar Tanrı sizin cezanızı verecek. Ama vereceği bu can sizden çıkan bir can olacak. Eğer bunu öldürürseniz bir sonraki cenaze arabasında siz yatacaksınız ve bu madam sizin arkanızdan gülecek ama Tanrı onu cezalandırmayacak."

Rosa kaşlarını çattı. Onun zaten bir oğlu vardı. Canından çok sevdiği. ama yeni bir canı olamazdı. Kocasına baktı, kocasına sinirli gözlerle ona baktı. Doktor bir daha çocukları olamaz demişti. "Bizim bir çocuğumuz daha olamaz bunak. Korkutucu teorilerini kendine sakla."

Yaşlı kadın dilini damağına 4 kere değil 3 kere vurdu. "Tanrı bazılarına bunu mucize olarak verir, bazılarına felaket olarak. Sizinki felaket olacak. Sadece felaket değil kıyametinizde olacak bu matmazel."

Rosa ve Robert ciddi anlamda yıllarca küçük siyah saçlı bir kız çocuğu istemişti ama yaşlı kadının dedikleri onları ürkütmüştü.

"Bu arabada giden, faniliğini yerine getiren ne suç işledi bilmiyorum ama Tanrı bugün onu ve siz acımasız çifti bu 3 vakte kadar cezalandıracak. Size en iyi tavsiyem cenazeye değil evinize dönmeniz."

Mezar taşlarının yanında duran ve halen babanın içinde durduğu cenaze arabasına baktı herkes.

Rosa bir şey söylemek için kafasını çevirmişti ama orda kimse yoktu artık. Rosa arayan gözlerle kalabalığa baktı ama kimse yoktu yaşlı kadına benzeyen.

Onun gibi mutlu gözlerle cenaze arabasina bakan halasının yanına gitti. "Madam, kamburu olan bir bunak gördün mü? Hatta bizim yanımızdaydı." Halası endişeli gözlerle Roza'ya baktı. "Rozam siz sabahtan beri Julie ve Robert'la boşluğa bakıp duruyordunuz. Yoksa..." siyah eldivenli eliyle ağzını kapattı. "Tanrı sizin aklınızı aldı ya da size meleklerinden gönderdi."

Rosa'nın vücuduna Rusya'nın soğuğunda bile hissedeceği bir soğukluk kapladı.Tanrı onları cezalandıracaktı.

1 Ocak 1996

Rosa salondaki şöminen önündeki kırmızı altın rengi iplerle süslenmiş koltuğa oturmuş, elindeki ince uzun çubukta inanmak istemediği çift çizgiye bakıyordu. Bir eli ağzında kocası daha fazla sinirlenmesin diye kapatıyordu.

Robert eli basında salonda kaçıncı olduğu bilinmeyen turuna yeni bir tanesini daha ekliyordu.

Julie ellerini göğüsünde bağlamış sağ elini çenesine koymuş, duvara dayalı bir şekilde bir komedi tiyatrosu izliyormuşuz ifadesiyle salondaki olanları izliyordu.

Robert kafasını kaldırıp karısına baktı. Onun yanına gelip yere çömelirdi ve dizlerine anlınını dayayıp yalvarmaya başladı. "Bak o bunak belki doğru söylüyor. Bu bebek bizim sonumuzu getirecek. Lütfen onun yaşamına son verelim."

Rosa sarı saçlarını geriye atıp ıslak mavi gözleriyle yalvaran kocasına baktı. "Hayır, o bunak dedi onu öldürürsek birimizde onun gibi öleceğimizi söyledi."

Julie fısıldar bir şekilde ama salonda duyulacak şekilde. "Yanarak öleceksiniz." dedi. Yaşlandığı duvardan ayrılıp kızının yanına geldi. "Size bir çözüm önerisi. Doğurup bana verin. Ben ona bakarım."

Rosa koltuğun geriye gitmesine sebep olacak bir güçle kalktı. "Asla, asla o çocuk seni annesi olarak göremez." İşaret parmağını dik bir şekilde tehdit eder gibi annesine tuttu. "Sen onu bizi öldürmesi için yetiştirirsin. O çocuk doğacak bizimle ve senle bu malikanede yaşayacak. Ama asla anne ve baba sevgisi görmeyecek. Asla onu oğlumdan çok sevmeyeceğim." Rosa geri yerine oturdu. "Oğlumla asla konuşmayacak. Benimle aynı dili konuşmayacak. Benimle aynı saça sahip olmayacak. Aynı göz rengi olmayacak. Hatta benim ve oğlumla aynı yemeği yemeyecek. Ben siyah diyorsam o beyaz diyecek. O asla normal bir çocuk olmayacak."

Rosa'nın dediği olmuştu. Tanrı ona siyah saçlı, yeşil gözlü bir kız evladı vermişti. Ama bu Tanrı'nın bir ödülü değil bir cezasıydı.

🕯

Evet merhaba. Size yeni bir kurgu ile geldim. Ama şöyle bu benim yazdığım diğer kurgulara benzemeyecek.

Diğer kurgularımda hep bir mutluluk vardı çocukluktan gelen ama bu sefer ki çocukluktan acıyla büyüyen bir kız çocuğunun hikayesi.

Çok fazla kan, vahşet sevmeyenlerin okuyacağı bir kitap degil. Bunu önceden belirteyim.

Zaten basılı olarak bulunan buna benzer kitaplar var. Okuyucuların gelipte "Şu şu kitaptan çalmışsın" demesini istemem. Her kitap birbirine benzeyebilir, örnek vermeme gerek yok. Sadece okuyumanız icin yazıyorum. Asla tanınsın filan demiyorum. Dediğimi gibi eğlencesine yazılan bir kitap.

Önceden sunuda belirteyim hikaye 2024' te geciyor. Ne şimdi ne de geçmişte. Neden diye sorarsanız bana o zamanlar daha uygun gider bu kitaba diye düşündüm.

Benden bu kadar. Kendinize iyi bakın ve oy vermeyi unutmayın...

.

30 Eylül 2023

Bugün tekrar düzenleyip bu bölümü atıyorum

Lütfen sınıra uyalım sınıra göre atacağım

Sınır 5 oy 15 yorum

Sizi coookkk seviyorum.....

X ParadoksuWhere stories live. Discover now