1

193 21 24
                                    

İlk deneyimim denebilir, umarım severek okursunuz 😭

İyi okumalarrr 💗💗

_______________

Yüksek sesli müzikler, her renkten ışıklar, delice birbirlerine sürtünen ve öpüşen bedenler, alkol ve sigara kokuları. Ve bu yerin kralı 'Kızıl Öfke'. Bir diğer adıyla Lee Know. O buranın en fiyakalı arabalarına sahip, hiç kimsenin yenemediği, hatta bazı kişilerin onu 'Tanrı' veya 'Tanrı'nın Oğlu' olarak adlandırdığı adamıydı. 

Her gün başka bir çaylak gelir, Kızıl Öfke'ye meydan okurdu. Bahisler toplanırken herkes Kızıl Öfke'nin adını haykırırdı. Ve Kızıl Öfke bir kez daha herkesin gözü önünde o çaylağı yener, bir daha ona kendine çok güvenmemesini delici bakışlarıyla söylerdi.

Kimileri onu bu kadar yüceltmelerine baş kaldırıp o ortama bir daha adımını dahi atmazken gün geçtikçe ortamda bulunanların sayısı Kızıl Öfke'nin ünü sayesinde dahada artıyordu.

"Hey söylesene, bugün kim Kızıl Öfke'ye meydan okuyacak?" 

"O adeta bir Tanrı! Onun altında delice inlemek için her şeyimi verirdim!"

Ve yine aynı muhabbetler. Kızıl Öfke kadın erkek fark etmeksinizin herkesi etkisi altında bırakıyordu. Kendisi de bunun farkındaydı elbet. 

"Minho hyung Chan hyung seni çağırıyor!" siyah spor arabasının üzerinde oturup içkisini yudumlayan kızıl saçlı genç ona doğru gelmeye çalışan küçüğüne bakmıştı. "Ya bi çekilsenize amına koyim! Adamın etrafında pervane oluyorsunuz zaten bari geçmeme izin verin!" 

Yoğun kalabalığın içinden geçmeye çalışan siyah saçlı gence güldü kızıl olan. Elindeki votkasını ona sürtünen kadının eline tutuşturup gence doğru yürümeye başlamıştı. "Ah hyung!" siyah saçlı genç  kalabalığın arasından sıyrıldığı gibi hyunguna sarılmıştı. "Cidden bu kalabalık beni korkutuyor" 

Kızıl saçlı genç küçüğünün saçlarını dağıtıp kıkırdamıştı. "Söyle bakalım Chan hyungumuz nerede?" siyah saçlı gençte büyüğünün saçlarını dağıtmasıyla birlikte kıkırdamış ve konuşmaya başlamıştı. "Geldiğinden beri 'Minho'yu çağır onu biriyle tanıştıracağım' diye başımın etini yedi. Bende dayanamadım yanına geldim. Hongjoong hyungun yanında, seni bekliyor" küçüğünün dediğiyle kehribarları etrafta gezinmeye başlamıştı. En sonunda aradığı kişiyi bulmuş, küçüğünün omuzlarına kolunu atarak hyungunun yanına adımlamaya  başlamıştı. 

"Sonunda gelebildin Jeongin! Naber kızıl?" sırıtarak iki gence doğru yürümeye başladı kıvırcık saçlı olan. "Umarım tanıştıracağın kişi rahatımı bozdurmana değer biridir hyung" kızıl saçlı genç küçüğünün omuzlarına koyduğu kolunu çekip ellerini siyah keten pantolonunun ceplerine koyarak hyungunun yanına adımlamaya başlamıştı. "Merak etme, ilgini çekeceğine yemin edebilirim" göz kırparak kızıl saçlı oğlanın sırtını sıvazladı kıvırcık saçlı genç. "Chan hyung!" siyah saçlı gencin yalandan sinirli olarak çıkarttığı sesine dikkat kesilip, ikili yüzlerini gence çevirmişti. "Bir teşekkür bile etmiyor musun! Onca insanın arasından Minho hyunga ulaşmaya çalıştım sonuçta!" kıvırcık saçlı genç gülerek siyah saçlı ile arasındaki mesafeyi kapatıp yanağından makas almıştı. "Bence bu yeterli" 

Gülerek tekrar kızıl saçlı oğlanın yanına adımlayıp onu yönlendirmek adına omzuna elini koymuştu. "Bu taraftan" "YA CHAN HYUNG!" arkalarında bir adet sinirli Jeongin bırakarak yürümeye başlamışlardı. 

"Kiminle tanıştıracaksın beni?" kızıllının sorusuna karşı kıvırcık saçlı genç bekletmeden arkadaşını yanıtlamıştı. "Çok eski bir arkadaşım, uzun zamandır yurtdışında yaşıyordu ama babası yüzünden Seul'e taşınmak zorunda kaldı. Bugünde beni görmeye gelmiş. Zaten uzun zamandır seninle tanıştırmak istiyordu- Ah bak işte şurada" kızlıllı kehribarlarını karşısındaki telefonuyla uğraşan gri saçlı gençte gezindirmeye başlamıştı. Üzerinde beyaz salaş bir t-shirt, altında ise siyah bir şort vardı. Dağınık saçları ve kaşındaki piercing kızıllının dikkatini çekmeye yetmişti. 

heartbeat' minsungWhere stories live. Discover now