Bölüm 40

336 30 1
                                    

Alnına çarpan mantarın sesi o kadar yüksekti ki afallamama neden oldu. Izek yere çöktü ve elleriyle yüzünü kapattı.

Ha?

Bir an için garip bir sessizlik oldu.

"B-ben..."

"Ah..."

"İ-İyi misin?"

"Lanet olsun..." Beni fena halde korkutan kısık bir kükremeyle mırıldandı.

Biri lütfen bana ölüm fermanımı imzalamdığımı söylesin.

"B-ben üzgünüm. Bilerek sert atmadım…”

"Grrrrrr!"

Kocam saldırıya uğradığı anda yüksek sesle hırlayan Ejderha, önündeki kibirli insanı bir lokmada yiyecekmiş gibi hızla hareket etti.

Ellerim mavi pullarını kavradı.

"Hayır! Bunu yapma!"

"Grrw..." Ejderha hoşnutsuz bir bakışla bana baktı.

Hah gerçekten ağlamak istiyorum. Kimin için endişeleneceğime şaşırdım.

Bütün alan yavaş yavaş gürültülüyle dolmaya başladı. Kalabalığın içinde yaklaşan insan sesi... Alt dudağımı ısırarak etrafa baktım.

Ejderhanın dişlerinde küçük bir çocuk gibi hala et parçaları sıkışmıştı. Popo korkmuş bir tavşan gibi titriyordu. Griffin başını sallarken kanatlarını çırpmaya çalışıyordu…

Bu böyle olmamalı.

Öncekine oranla daha fazla paladin takviyesi olursa Ejderhanın daha fazla dayanması zor olurdu. Popo ve Griffin bu gidişle gerçekten ölecekti. Ayrıca halk arasında ne tür canavarlar olduklarını veya ne kadar korkutucu olduklarını da bilmiyordum. Zavallı vahşi canavarların yalnız bırakıldığı bir durum asla olmadı. Fakat…

Beni anlayan ve bana bu kadar iyi davranan bu yaratıkları böyle bırakmaya nasıl göz yumabilirdim? Katledilmelerine, yaralanmalarına ve evlerinden kovulmalarına nasıl izin verebilirdim? Bunların hepsi en başından benim yüzümdendi.

Şimdilik onları kurtarmam gerekiyordu. Birbirimizi daha sonra tekrar görebilmemiz için yaşamanız gerekiyordu.

Tereddüt ederek Izek'e baktım. Izek çoktan başını kaldırmıştı ve göğsü inip kalkarak bana bakıyordu.

Şu vahşi gözlere bak. Benimle ne yapacağını mı bulmaya çalışıyordu?

"Ben…"

“…..”

"Üzgünüm. Ben- bilmiyordum. Böyle olacağını gerçekten bilmiyordum...… "

"Öyleyse nasıl?"

Sözlerim ona etki etmiyordu. Ama gerçekten bilmiyordum, seni soğuk kanlı orospu çocuğu!

"Düşündüğün gibi değil…."

Bunu nasıl açıklamam gerekiyordu? Başım zonkluyordu ve midem beni kusmam için uyarıyordu.

Ona bu durumu nasıl açıklayacaktım? Tapınağa davet edildiğim sırada az kalsın Lorenzo ile karşılaşacaktım. Onunla karşılaşmamak için saklandım. Sonra o orospu çocuğunun benden bahsettiğini duydum. O şaşkınlıkla hasta bir halde etrafta dolaşmaya başladım. Tapınağın dışında tek başıma yürürken Popo'yu gördüm. Kaçma gibi bir planım yoktu. Bunları mı söyleyecektim? Böyle şeyler hakkında konuşmanın faydasız olduğunu biliyordum.

Nasılsa bana inanmayacaktı.

Hayatım boyunca doğru söylemenin bana hiçbir faydası dokunmadı…

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin