3

1.2K 146 107
                                    

"Çakıyla"

Gözlerim bir karış açılmışken, Eunwoo'nun acı dolu çığlıkları ile kafamı onun olduğu tarafa çevirdim.

Bacağını tutarak adeta bir çocuk gibi ağlıyordu.Her ne kadar anırmak istesem de tutuyordum kendimi. Ne de olsa bir nevi benim yüzümden bıçaklanmıştı.

Ellerimle ağzımı kapatırken, Taehyung uzun ve ince parmaklarını Eunwoo'nun yakasına yerleşti. Anında banktan kalkan Eunwoo'nun bağırış sesleri mahallenin her bir yanında yankılanıyordu.

Neye şaşıracağıma bile şaşırmıştım artık. Ancak bildiğim tek şey, Taehyung ile konuşmak istememdi.

Ellerinin arasındaki çocuğu nefessiz bırakan Taehyung sinirli bir şekilde bir şeyler fısıldadı Eunwoo'ya

Maalesef ki duyamadım, duysam da bir şey değişmeyecekti. Thv, Eunwoo'yu sokağın bir köşesinde fırlattığında Eunwoo, yarasını umursamadan topuklarını götüne vura vura kaçtı.

Bu kadar ödlek olmasını beklemiyordum. Gözlerimi devirerek hızlı adımlarla evimin yolunu tuttum. Zaten Taehyung gelmese bile ben yetim yarrağı gibi büzüştürürdüm onu.Kollarımı kavrayan eller, duraksamama sebep oldu. Bu uzun ve ince parmakların sahibi Taehgung'du.

Hızla arkamı döndüğümde yüzündeki aptal sırıtış ile karşılaştım. Yüzümü buruşturdum ve bunu gören Tae, eski ciddiyetine geri döndü.

"İnsan teşekkür eder ama sende haklısın, tam çüküne saplamalıydım o çakıyı."

Gözlerimi devirdiğim gibi kolumu kurtarıp eve yürümeye devam ettim. Kendini mahallenin tanrısı falan mı sanıyor?

Tekrardan tutulan bileğim, kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Yine n'oldu anasını ya?

" Ne var? "

" O adam kimdi? " dedi pişkince. Bu soru sinirlenmeme neden olmuştu. Yok annem amk sana ne?

"Bilmem."

Belirsizliği hayatım boyunca sevmedim, arada kalan insanlardan da nefret ettim. Umarım Taehyung da nefret ediyordur.

"Ne demek bilmem lan?" dedi bağırarak. Sesi öyle gür çıkmıştı ki, mahallede yankılanmıştı. Ama bu bağırmaları bana kesmez. İsterse avazı çıktığı kadar bağırsın şurada yobaz.

"Eğer gelmeseydin her şey daha iyi olabilirdi." dedim.

Son cümlemle göz temasını kesip kafasını yukarıya kaldırdı. İçine derince bir nefes çektikten sonra, elini pantolonunun ceketine atıp bir dal sigarayı tutuşturdu iki parmağına.

Parmaklarındaki sigarayı ağızına yerleştirdikten sonra her zamanki parlak çakmağını alıp yaktı sigarasını.

Oldukça iyi görünüyordu şu an. Sokak lambası tenine işlerken, esmer teni yine ortaya çıkıyordu. Bu yüzden onu seçtim. Olağan üstü suratı, etkiledi beni.

Sigarasından derin bir dal çektikten sonra aynı bakkalda yaptığı gibi, yüzüme üfledi.

Bu sefer kafamı yana çevirdim. Daha fazla oyalanmadan yanından ayrılacağım sırada belimde hissettiğim kemikli eller, durmamı sağladı.

Aniden beni kendine çevirip nefeslerimiz birbirine çarpışacak kadar yakınıma geldiğinde, yutkunma gereği duydum. Benden üç dört santim uzundu. Arkadan bir rüzgar esse, anında çarpışırdı dudaklarımız o kadar yakındık birbirimize.

Diğer elinde tuttuğu sigaradan bir dal daha aldı ve henüz bitmemiş sigarayı yere atıp, boşta olan elini saçıma attığında kaşlarım çatıldı.

false ghost ☆ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin