2.0

245 25 6
                                    

Yataktan sonunda kalkmış ve duşa girmiştik. Duştan çıkmış ve mutfağa gelmiştik. Heeseung bir an beni belimden tuttu ve kaldırıp tezgaha oturttu.

Elimi tuttu ve "Bugün yemek için ne ister sevgilim?"

"Bugün canım çok tatlı çekiyo ama sen yiyemiyosun."

"Olsun."

"Hayır olmasın. Mideni bulandırma."

"Bir şey olmaz."

"Ya Heeseung."

"Ya Jake."

"Kendin de yiyebiliceğin bir şeyler hazırla."

"O zaman istediğin gibi tatlı bi' şeyler hazırlıyorum."

"Hazırlama eğer hazırlarsan yemem."

"Hazırlamazsam yemem."

"Niye bu kadar inatçısın?"

"Sen niye ben bi' şey olmaz desem de inat etmeye devam ediyosun."

"Seni düşünüyorum çünkü. En son bi' şey olmayacak dediğinde dayak yiyip geldin hem."

"Şu an dayak yiyecek bir durumum yok değil mi?"

Omzuna vurdum ve "Olmadığını ben de biliyorum gerizekalı."

"Eee?"

"Of Heeseung. Yap tamam ama kusarsan ben bakmam."

"Bakmaz mısın sevgiline?"

"Başka bir şey olsa bakarım da eğer kusmuğa bakarsam ben de kusarım."

"O zaman kusmam ben de." dedi ve tuttuğu elimi öptü. "Şimdi ben hazırlamaya başliyim. Sen de bekle tamam mı?"

"E sen hazırlarken ben boş boş bekliycek miyim?"

"Ne istersen yap sevgilim." dedi ve malzemeleri çıkarmak için dolabı açtı.

Tezgahtan atladım ve arkasından sarıldım. "Ben sana sarılmak istiyorum."

Kafasını çevirdi ve yanağımı öptü. "Sarıl o zaman."

"Tamam." dedim ve daha sıkı sarıldım. O bir yere gittiğinde onu takip ediyordum.

Yemeği pişirirken ben de arkasından sarılmaya devam ediyordum. Telefonum çalmaya başladı.

Çıkarıp baktığımda Won'du. Heeseung'dan ayrılıp telefonu açtım.

"Alo?"

"Alo Jaeyun."

"He ne oldu?"

"Bugün Sunoo'nun doğum gününü kutlayacağız. Geliceksin di mi?"

"Hassiktir. Doğru. Gelicem tabii ki. Sevgilisini çağırdınız mı?"

"Sevgilisi mi vardı?"

"Evet. Neyse sen bana at konumu ben sevgilisine haber veririm. Hem Sunoo'yu da o getirir."

"Tamam. Atıyorum konumu. Görüşürüz."

"Görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım. Heeseung bana döndü ve tezgaha yaslandı. "Kimmiş?"

"Ha Won."

"Won kim?"

"Jungwon."

"Senin neyin?"

"En yakın arkadaşı- Kıskandın mı?"

"Kıskandım." dediğinde güldüm ve yanına gidip yanağını öptüm. "Kıskanma. En yakın arkadaşım. Sunoo'nun doğum günü bugün geliyosun di mi diye soruyo."

"Anladım. Hoon'un haberi var mı?"

"Şöyle desem daha mantıklı olur. Won ve diğerlerinin Hoon'dan haberi yok. O yüzden ben sana konumu falan atarım, sen haber verirsin."

"Tamam sevgilim."

"Ne hediye alsak?"

"Ben de mi gelicem?"

"E sevgilimsin gel bi zahmet."

"Gelirim de Jay'le konuşmuştum."

"Jay'e söyle o da gelsin."

"Ne alaka Jay?"

"Hoon'la senin arkadaşın. Fazladan bir kişi olsa ne olucak sanki?"

"İyi ona da söyleriz o zaman." dedi ve beni öpüp yemeği hazırlamaya döndü. Ben de yine sarıldım. "Ne alsak?"

"Bilmem, arkadaşını sen tanıyosun."

"Tatlış. Öyle şeyleri çok sever. Bi' dakika bana bahsettiği bi oyuncak vardı."

"Oyuncak mı?"

"Çok sever." dedim ve telefonumu çıkarıp bakmaya başladım. "Aha buldum."

"Ne buldun?" dedi ve telefonuma baktı. "Bunu istiyodu. Farklı bi' türü de var bunun. Sen de onu alırsın."

"Arkadaşın cidden tatlı şeyler seviyomuş." dedi çünkü baktığımız şey pembe ve tüylü bir oyuncaktı.

"Ne yapıyo bunlarla?"

"Bilmiyorum. Sadece bunları sevdiğini biliyorum." Won o sırada konumu ve saati attı.

"Won konumu ve saati attı. Sana atıyorum."

"Tamamdır. Arkadaşına oyuncak almaya gittiğimizde ben de lego alırım."

"Lego mu?"

"Görmedin mi?"

"Neyi?"

"Yaptıklarımı."

"Görmedim. Nerde?"

"Salonda."

"Dün salona hiç girmedik ya." dedim ve mutfaktan çıktım. Salona gittim ve bahsettiği legoları aramaya başladım.

En başta koltukların başında uzun ince bir dolap vardı. Her bir rafta ayrı ayrı yapılmış lego vardı.

Hepsini incelerken boynuma üflendiğinde dikkatim bozuldu. "Ne oldu? Beğendin mi?"

"Çok güzel."

"E sevgilin yaptı. Tabii güzel olucak."

"Kahvaltı hazırlamıyo muydun sen?"

"Hazırladım bile. Mutfakta bizi bekliyo."

"Oo çok acıktım." dedim ve önden mutfağa gittim. Heeseung arkamdan gelirken kalçama vurdu. Arkamı döndüm ve ona bakmaya başladım. O da gülmeye başladı. "Ne oldu?"

"Ne oldu sence Heeseung? Açım yemek yemeye gidiyoruz, yaptığın şeye ba-" cümlemin sonunu getiremeden dudağımı öptü ve geri çekildi.

"Açsan hadi mutfağa."

"Heeseung önüme geçer misin? Güvenmiyorum sana."

"Hadi Jae hadi."

"Of iyi." dedim ve mutfağa gittim. Heeseung da arkamdan geldi. Beraber masaya oturduk. Heeseung yanıma oturdu.

"Çok güzel gözüküyo."

"Amcamdan öğrendim."

"Belli oluyo." dedim ve yemeye başladım.

You're Not Good For Me | HeejakeWhere stories live. Discover now