2. Bölüm | Kan Kokusu

9K 588 233
                                    

Ormandaki Avcı'nın ikinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

"Kanın mıydı seni bana getiren, yoksa o sıcacık kalbin mi?"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


Öylesine Olmayan Biri

Saatlerdir izlediğim gökyüzüne bakmaktan yoruldum. Ne kadar süredir mavi yolun sonunda çiçeklerin arasında yatıyordum bilmiyordum. Ama saatler sürdüğü kesindi. Bazen yere yatıp gökyüzünü izlemek ilaç gibi gelirdi. Bütün sorunlara çözüm gibiydi. Gökyüzü herşeye şahitti. Şuanda benim burada yattığımı görüyordu mesela. Yıldızları saydığımın farkındaydı. Küçükken yaptığım gibi yıldızlardan resimler oluşturmaya çalıştığımı da biliyordu. Ve bunu kimseye söylemeden öylece durmaya devam ediyordu. Gökyüzü bizim en büyük sırdaşımız değil miydi?

Küçükken korkunca gökyüzüne bakar konuşurdum. Babam olacak herif ile annem olacak kadının yaptıklarını anlatırdım. Hayali arkadaşım olan Irina'ya da anlatırdım ama gökyüzüne daha çok güvendiğim için herşeyimi gökyüzüne bakarak anlatırdım. Ona babamın ne kadar cani bir adam olduğunu, annemin ise ona hizmet eden bir ezik olduğunu söylerdim. Gökyüzü hiçbir zaman bunları kimseye söylemedi. Çocukluk aklımla sadece gökyüzüne güvendim. Abime bile birşeyler anlatırken tereddüt ettim ama gökyüzüne içimden geçen herşeyi anlattım. İyi bir çocukluğum olmamıştı. Abim hep yanımda olsa bile özgür olmadıktan sonra yanında birinin olması hiçbir anlam katmıyordu. Gündüzleri gördüğüm saçma derslerden kurtulur geceleri gökyüzü ile baş başa kalırdım.

Yıllar geçti ve ben yine gökyüzü ile tek başıma kaldım..

Rüzgar hafif hafif esiyordu. Burnuma hoş olmayan çiçek kokuları gelse de şikayetçi olmadım. Her yerde çiçeklerin olmasını sevmiyor, onlardan nefret ediyordum.

Yalnız yaşayan bir adam olmak kadar güzel birşey yoktu. Kafan estiği zaman her yere gidebilirdin. Canın ne istiyorsa onu yapabilirdin. Bunu seviyordum ve bu yüzden yalnız yaşamayı sevmiştim.

Yatmanın anlamsız olduğunu düşündüğüm için doğruldum. Tutulmuş kemiklerimi hafif esneyerek rahatlattım. Karnım açtı. Günlerdir elf bulamıyordum. Bu aralar hiçbir vampir elf bulamıyordu. Herkes açtı ve ormanlardaydı. Bunun sebebi ise günler önce bir elfin üç vampir tarafından acı bir şekilde katledilmesiydi. Ölen elfin kalıntılarını başka bir elf bulmuştu ve o günden beri ormana elfler gelmiyordu. Vampirler açtı. Bu yüzden ormandalardı. Onlardan önce ilk ben elf bulmalıydım. Bu yüzden mavi yola gelmiştim. Mutlaka salak bir elf ülkenin dışına çıkardı. En azından mavi yoldaki çiçekleri toplamak için bile biri çıkardı.

Ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Yanımdaki kılıcım, sırtımdaki oklarla birlikte ses çıkarırken kuşların cıvıl cıvıl öttüğü mavi yolda yürüdüm. Kulağıma birine ait olduğuna inandığım sesler gelince ise durakladım. Uzaklarda bir yerlerde biri vardı. Kaşlarımı çatıp sesi dinlemeye devam edecektim ki burnuma gelen muhteşem bir koku ile adeta kendimden geçtim. Bu kan kokusuydu ama hayatımda kokladığım en güzel kan kokusu olabilirdi. Elflerin kanlarının kokusu hep aynıydı ama bu elfin kan kokusu bambaşkaydı. Bir Altın Elf olmalıydı. Heyecanla ağaçların arasına girdim ve koşmaya başladım. İçimdeki açlık koşmamı daha çok hızlandırıyordu.

İki saatten fazla sürede bitirilen yolu koşarak dakikalar içinde bitirdim. Mavi yolun sonuna geldikçe daha fazla acıkıyordum. Bunun sebebi ise gittikçe artan o güzel kokuydu. Burnuma kan kokusuyla birlikte bambaşka ama çok güzel olan bir koku daha geliyordu. Tam ne olduğunu çözemedim.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin