İlk karşılaşma

71 12 18
                                    

Çok güzel bir rüyadan uyandım ama tam olarak rüyamda ne gördüm hatırlamıyorum. Duş almak gibi sıradan işlerimi hallettikten sonra mutfağa indim. Annem yine döktürmüştü anlaşılan.

"Günaydınn anne" diyip yanağını öptüm. Bu kadın benim için bir farklı ya!

"Sanada günaydın güzel kızım" diyerek karşılık verdi annem de.

Annesinin tek kızı, babasının ise hiç sevmediği kızıyım. Annem bu yüzden çok sever beni, babamın sevgisizliğini örtmek için. Ne kadar başarılı bilmiyorum ama annemin çabasını asla inkar edemem.

Kahvaltı masasına abilerim de  gelince kendi aramızda  konuşmaya başladık. Abilerim beni hep çok sevdiler, belki de bu yüzden babamın sevgisizliği pek umrumda olmadı. Her neyse, bugün üniversite için şehir dışına gideceğim; hayallerime ulaşmak için son ve zor adımlardan biri olan o şehre..

Doyduktan sonra kahvaltı masasından kalktım, ellerimi yıkayıp odama gittim. Üstümü giyinip valizimde ki eşyalara da son bir göz attıktan sonra artık hazırdım. Annem ve abilerimin benimle birlikte otogara gelmesini istemediğim için benimle gelmeyecekler, annem ve abilerim ile vedalaşıp taksiye bindim.

Taksideyken içim içime sığmadı, kafamda sürekli Antalya'da yaşayacağım hayatla ilgili farklı farklı senaryolar oluşuyordu ve bunların çoğunda mutluydum. Umarım orada gerçekten mutlu olurum.

Sonunda otogara gidebildim ve 15. Peron da beklemeye başladım. Otobüs 13.05' te gelecekti. Etrafıma bakınmaya başladım. Benim gibi bir kaç öğrenci daha vardı -yani sanırım -,  yaşlı çift, 4'lü arkadaş grubu, bir anne ve kızı... Sürekli kol saatime baktığım için artık saate karşı duygusal birşey hissetmekten korkmuştum.

8 dakika geç kalarak otobüs gelince 13 numaralı koltuğu bulup oturdum. Yolculuk sıkıcı geçiyor diyemem ama pek güzel geçtiği de söylenemez. Yolculuğun 2.saatinde otobüs dinlenme tesisinin önünde durdu. Aklıma hiç tanımadığım bir şehre gideceğim geldiğinde istemsizce stres olurken gördüğüm bir dükkana gidip fütursuzca çikolatalı şeyler aldım. Şeker hastası olabilirim ama şuan bu umrumda değil, insülin iğnem yanımda olduğu için şekerimin yükselmesi durumunda insülin iğnemi kullanırım. Otobüsün tekrar harekete geçmesi üzerinden yaklaşık 1 saat 9 dakika geçti ve aldığım şeyler bitti. Tabii nakit paramda bitti.


Yiyecekleri yememin üzerinden ortalama 40 dakika geçtikten sonra üzerime bir halsizlik çöktü, susuzluk hissi başladı ve sanırım şekerim yükseldi. Bu konu da deneyimliyim, şekerli şeyleri çok sevdiğim için tüketmem gereken şeker miktarının üstüne çıkıyorum. Böyle durumlarda İnsülin iğnemi kullanıyorum. Çantamı kurcaladım ama insülin iğnem orada yoktu.

"HAY! Aptal iğne neredesin?" diyerek dışımdan konuşmaya başlayınca yanımda oturan  kız bana baktı ama umrumda değil çünkü şu an  bayılmamak için insülin iğnemi bulup vurmalıyım.

Bilincimin kapanacağını fark ettiğimde "YARDIM EDİN, LÜTFEN." diye bağırdım. İlk yanıma gelen şoför muavini ve 1.87 boylarında esmer, kas yığınıydı. Acaba o kasları yapmak için kaç yıl spor yaptı?

"Ben şeker hastasıyım. Şekerim yükseldi sanırım ama insülin iğnemi bulamıyorum." Otobüs şoförü otobüsü kenara çekti.

Kas yığını, dışarıya çıkıp biraz oturmamı ve iğneyi bulabileceğini söyleyince içim rahatladı. Yardım istediğim zaman dinlenme tesisine girmek üzereydik diğer yolcular benim yüzümden çok beklemediği için de memnunum. Kas yığınının dediğini yaptım ve dışarı çıktım.

Affinità Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin