sahi son.

46 5 6
                                    

bitiyordu.

estela'nın gidişinden bir yıl geçmişti. dile kolay bir yıl, regulus için kolay değildi. başlarda her şey, herkes, üstüne oynuyormuş gibiydi. ama başarmıştı, sanki onu daha önce hiç tanımamışçasına hayatına devam ediyordu.
ama tanıyordu, herkesten daha çok tanıyordu. onu düşlemek neden bu kadar acı veriyordu? tanrı aşkına hiç mutlu anı bırakmamış mıydı arkasında?

bu saatten sonra bir anlamı yoktu, gerçi bahsi geçen saatte estela gittiğinde durmuştu.

bütün düşünceleri kafasından def etti.

"hazır mısın kreacher?" önünde ki ufak tefek ev cini başını salladı. "zorunda değilsiniz efendi regulus."

konuşmadı, konuşamadı. zorundaydı, bunu kendisi istemişti. kendi içinde kendini affettirme yöntemi buydu belki de.

"hadi kreacher, cisimle bizi o tepeye." ev cini titrek ellerini kararlıca ona tutulan ellere kilitledi. grimmauld kayboldu ve bir tepe ortaya çıktı. "burası efendi regulus."

ikili birlikte tepeden aşağı doğru ilerlediler ve kendilerini bir açıklıkta buldular. "hâlâ emin misiniz efendi regulus?" regulus cevap vermedi. yerden bir tahta parçası aldı ve kendine doğru gelen dalgaya çevirdi başını. bir süre sessizce ikisi de bekledi. küçük ev cini ne düşünüyor bilemiyoruz ama regulus kesinlikle ilk defa bir şey düşünmüyordu. sanki az sonra ölen o olmayacakmış gibi dertsizdi, tasasızdı. derin bir nefes verdi ve elinde tuttuğu dal parçasını taşların üstüne koydu. kreacher ne yapacağını anlayarak, yerde duran parçayı bir kayığa çevirdi.

pekâlâ bu işi regulus da yapabilirdi. ama hayatının son demlerinde sihirle uğraşmak istediğini sanmıyordu. kayığa binip sihirle hareket ettirdiler, kendilerine doğru gelen dalgaları sihirle ezdiler. dalgaların sesi dışında ses çıkmadı bir süre. regulus bu sessizliği anımsadı. neden bu sessizliği de ardında götürmemişti ki estela? gözünden bir damla yaş düşmesine izin verdi. kayıktan indiler sırasıyla. "buraya tırmanmalıyız." dedi kreacher efendisine bakarak. o da sadece bir kereliğine efendisine ihanet edip etmemek arasında kalmıştı, ikisininde hayatı kurtulabilirdi böylece. ama yapamazdı, böyle yetiştirilmemişti.

sonunda açıklığa ulaştıklarında kreacher ona rehberlik etmeye devam etti. kreacher durdu, regulus durdu. anlamsız bakışlar her tarafta dolandı.
"fiziksel acı." kreacher efendisine dönerek elindeki hançeri gösterdi. "ben yapabilirim." dedi regulusa karşılık. lütfen ben yapayım küçük efendi, diye tekrarladı içinden.
"hayır." cinin elindeki hançeri alıp seri bir şekilde avcunda kaydırdı.

bir şıp sesi duyuldu mağara da, kan sesiydi. bir tık sesi duyuldu mağara da, kapı sesiydi.

taş kapının ardına geçip bir süre daha ilerlediler. hissediyordu onu bir soluk ötesinde. gözleriyle kreacher'ı izledi. kreacher ortaya bir kayık çıkardı gölün içinden. bir ürperme geldi regulus'a, estela'ın yokluğunda ona bıraktığı yegane şeylerden biriydi. kayığa binip sihirle hareket ettiler.

bir şıp sesi daha duyuldu mağarada. regulus kanayan eline baktı. neden acı vermiyor? diye düşündü elindeki kan ile oynarken. hayatta olduğumu hissettir lütfen diye yalvardı kendi tanrısına.

kıyıya çarptı kayık. regulus ne ara kapattığını bilmediği gözlerini açtı. bu gözler neden ondan habersiz hareket ediyordu? ikili birlikte kayıktan indiler.

içinde sıvı bulunan şeye baktı regulus. "bu mu?" dedi kreacher'a, bir yandan da elindeki deniz kabuğuna doldurmaya çalışıyordu. "evet efendi regulus." dedi kreacher çekingence. regulus hiç düşünmedi, dayadı ağzına deniz kabuğunu.

birden susadığını hissetmeye başladı, yalvarmak istedi. su istediğini söylemek istedi. yapamadı. "kreacher bu sahteyi gerçeği ile değiştirmeni istiyorum." dedi cebine attığı sahte slytherin madalyonunu zorla kreacher'a uzatarak. hareket etmekte dahi zorlanıyordu.
kreacher zor da olsa ona denileni yaptı. onun efendisiydi regulus, dinlemek zorundaydı.

regulus bir kez daha dayadı kabuğu ağzına. "kreacher lütfen." dedi zorlukla. onu içmesi gerekiyordu. "ben yapamıyorum, sen yap."

gözyaşları uzun zamandır yapmak istediğini yaptı, özgürlüğüne kavuştular o an da.

"son kez efendi regulus." dedi kreacher yalvararak. regulus hiç sorun etmeden son kez dayadı dudaklarının arasına. kreacher'ın kendisinin yanından ayrılmasını seyretti. bir susuzluk hissi daha bastırdı sonra, hiç bitmeyecek bir susuzluk. istemeyerek göle eğildi. belki diye düşündü, belki o kadar da acımasız birisi değildir.
biliyordu öyle olmadığını, umut etti sadece.

umut küçük bedenlere çok zarardı.

elleri su ile buluşur buluşmaz ne idüğü belirsiz eller yüzeyde belirdi. "geldin." dedi gülümseyerek. avucundan bir yudum su içti eller onu dibe çekmeden. kreacher'ı son kez göremeden su ile birleşti.

beni almanı bekliyordum, dedi eceline içinden. son kez yıldızlara eş değer gülümsemesini sundu suyun altında.

sondu bu, sahi son.

SSICK, regulus black.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin