☆8~ M

323 22 23
                                    

●Rahatsız edici içerik bulundurabilir

İkisinden de aynı anda rahatlamayla karışık büyük bir inleme geldiğinde Seonghwa elini Wooyoung'ın belinden çekip küvetin tıpasını açtı. Kirli su giderden akarken ikisininde bütün yorgunluğu akıp gitmişti.

Seonghwa şimdi gerçekten yıkanmaları gerektiğini söyleyip tıpayı tekrar taktı ve suyu tekrar doldurmaya başladı. Su biraz arttıktan sonra Hwa suyu kapatıp diğerinin dudaklarını öptü.

İkisi öpüşürken banyonun kapısı açıldı. İçeri giren hava Wooyoung'ın çıplak bedeninin ürpermesini sağlarken Seonghwa refleksle küçüğüne sarılıp onun bedenini arkaya doğru çekti.

"Şey... ben..."

San ne yapacağını bilemeyerek elini ensesine attı. Ordaki tüyleriyle oynarken ne söylemesi gerektiğini arıyordu. Babalarını sevişirken izlemiş, üzerine bir de yakalanmıştı. Rezil olmuştu şimdi onlara. Nasıl açıklayacaktı?

"Bizimle yıkanmak ister misin?"

Wooyoung'dan gelen soruya karşın biraz şaşırsada bir şey dememiş ve bir iki adım daha atmıştı büyüklerine doğru.

Seonghwa bunun bir çeşit evet olduğunu anladığında küvetin içinde öne doğru yaklaşıp San'ın üzerini çıkartmaya başlamıştı.

San sadece iç çamaşırıyla kaldığında Wooyoung onu belinden tutup küvete sokmuştu dikkatlice.

"Bu, bu kadar büyük müydü?" Wooyoung'ın San'ın bacaklarının arasına bakarak söylediği şey en küçüğü utandırmıştı. Bu yüzdendi Seonghwa'nın boynuna sarılıp arkasını Wooyoung'a dönmesi. Wooyoung onun bu haline kıkırdarken iç çamaşırnı aşağı sıyırdı San'ın.

San yine utanarak hızlıca açıkta kalan bedenini kapatmaya çalışırken dengesini kaybetmiş, Seonghwa'nın kucağına oturmuştu. Bu hızlı düşmenin sonucunda Seonghwa kısıkça inlerken San daha da kızarmıştı. Hemen kalkmak istemişti benimsediği kucaktan, ama Seonghwa kollarını belinin iki yanından sararak arkadan sarılmış ve hafifçe kulağına eğilmişti.

"Suyun altında üçümüzün ki de gözükmüyor. Utanmana gerek yok bebeğim"

Wooyoung diğerine katıldığını belli eder şekilde başını salladı. "Hem... sende olan bizde de var neden utanıyorsun ki?" Wooyoung, San için aldıkları göz yakmayan bebek şampuanını eline döküp biraz köpürttü.

Wooyoung'ın kaygan elleri bedeninde gezerken, Seonghwa'da rahatlatmak için suyun altından belini ve bacaklarını okşuyordu. San bu ikili dokunuş karşısında mayışırken Wooyoung'ın parmak uçları göğüslerinin etrafında gezinmeye başlayınca aklına yine pis düşünceler doluşmaya başlamıştı.

Şuan Wooyoung'ın elleri daha aşağı insin, kendisine dokunsun ve çeksin istiyordu. Kalçasına değen Seonghwa'nın, Wooyoung'a yaptığı gibi içine girmesini, onu en derinlerinde hissetmesini sağlamasını istiyordu. Belki Seonghwa'nın içinde olmakta güzel olabilirdi, Wooyoung'ın keşfetmediği yerleri keşfedip inlemelerini arşa çıkarabilirdi San.

"San-ah?"

Seonghwa'nın sesiyle ne zaman kapattığını bilmediği gözlerini açıp kuruyan dudaklarını yalamış, güzel hayallerinden ayrı kalmıştı.

"Biliyor musun, aslında... bende seninle tam bunu konuşacaktım" Wooyoung, San'a yönelik konuşurken suyun altında büyümüş aletini işaret etti. Sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirip konuşmaya devam etti.

"Bak bebeğim, bu normal. Ergenlik dönemlerinde falan. Yani dokunulmaya yada birisine ihtiyaç duyabilirsin. Ama her zaman yanında seninle ilişkiye girecek birisini bulamazsın. Bu yüzden kendin halletmek zorunda kalırsın..."

"Woo, San zate-"

"Dur Hwa çok iyi gidiyorum"

Wooyoung diğerini dinlemeden sözlerine devam ettiğinde bütün ergenlik dönemini ve ne yapması gerektiğini anlatmıştı. Ama bilmediği tek bir şey vardı, San bunların hepsini zaten biliyordu.

Wooyoung'ın anlattıkları San'ı daha da tetiklerken Seonghwa'nın da yeniden dolduğunu hissedebiliyordu. "Peki nasıl yapacağım?" Sorduğu soru Seonghwa'yı hareketlendirmişti, çünkü bu sorunun cevabını bildiğini biliyordu.

Seonghwa bu konuşmayı durdurmak için San'ın bacaklarını tutan elinin birini havaya kaldıracağı sırada San büyüğünün elini tutup beline yerleştirdi. Elini onun elinin üzerine koyarken yavaşça elinin üzerini okşadı babasının. Seonghwa, San'ın yapmaya çalıştığını anlamış gibi başını eğip alnına küçük bir öpücük bıraktı.

Bunlar saniyeler içinde gelişmişti ve Wooyoung daha San'ın sorusuna ne cevap vereceğini bilemiyordu. Seonghwa küçük olana bir öpücük bahşettiğinde Wooyoung'a gülümseyerek baktı.

"Ona göstermek ister misin?"

Wooyoung önce anlamayarak ikisine de baktıktan sonra yüzündeki sırıtışla San'a döndü. "Sana dokunmamı mı istiyorsun yani?" San hevesle başını salladığında Wooyoung küçüğün yüzünün farklı kısımlarına bir sürü öpücük bırakmış dizlerinin üzerinde yükselerek Seonghwa'nın da dudaklarını öpmüştü.

"Memnuniyetle güzellerim"

Wooyoung dizlerinin üzerinde beklerken Seonghwa bacaklarını uzatıp San'ı biraz daha yukarı çekti. San altında hissettiği Seonghwa ile kısıkça inlerken Wooyoung onu yavaşça omuzlarından diğerinin üzerine doğru yasladı.

"Bak bebeğim..." Wooyoung sağ eliyle San'ın büyüyen aletini tuttu. "Nazik olacaksın..." Yavaşça okşamaya başladığında San gözünü kırpmadan onun yüzüne bakıyordu. "Sonra... hızlanacaksın yavaşça..." San gözlerini kapattığında Seonghwa onun alnını tutarak omzuna yaslamasını sağladı başını. "Rahatla kedicik"

Wooyoung'ın eli hızlandıkça San'ın inlemeleri arttı. San hiç hissetmediği kadar zevk hissederken kendisini Seonghwa'ya bastırmayı da ihmal etmiyordu. Seonghwa'nın dikleşmiş penisi San'ın sıkı kalçalarının arasına girip çıkarken bu Seonghwa'nın da inleme isteğini getiriyordu.

Wooyoung ikisini de inletmek istediği için elini yukarı doğru hareket ettirdi ve San'ın aletini sert bir şekilde yukarı çekmeye başladı. O kadar sertti ki San canının yanmasından sikinin kopacağını düşünmüştü. Gözleri dolarken kendini yukarı kaldırdı ama çok geçmeden yine Seonghwa'nın üzerine düştü. Bu işlem bir kaç kere tekrarlanınca San artık acıyı hissetmiyor, zevk alıyordu.

Seonghwa, San'ın yorulduğunu hissedince belinden tutup üzerinde hareket ettirmeye başladı. San hissettiği çift taraflı zevkle gözlerinin kaymasına izin verirken kendini babalarına bırakmıştı. San kalçasını yukarı kaldırdığında Seonghwa elini onun bacaklarının altından sokup deliğine dokundu.

"Babacığımh"

San uzun zamandır inlemesine rağmen ikisine de seslenmemiş, hiç bir ses çıkarmamıştı kendinden geçerek inlemekten başka.

Seonghwa elde ettiği inlemeyle deliğine baskı uygulamaya devam ederken parmağını içine sokmamaya dikkat ediyordu. Şuan yaşadıkları cinsel bir ilişki sayılmazdı, sadece San'ı rahatlatıyorlardı. Bilmiyorlardı eğer ilişkiye girerlerse San'a zarar verip vermeyeceklerini. Bu yüzdendi ki ikiside işlerini tedirgince devam ettiriyordu.

San kasılmaya başladığında Seonghwa boşalacağını anlamış, rahatlatmak için bedenini okşamaya başlamıştı. Wooyoung kendini çok kaptırmış, karşısındakinin San olduğunu umursamadan acımasızca çekmeye devam ediyordu. Wooyoung parmağı ile San'ın penisinin ucunu kapattığında Seonghwa boşalmaması için onu zorlayacağını anlamıştı.

"Woo, kendine gel" Sakince San'ın üzerindeki elini iterken mırıldandı. Wooyoung'ın koyulaşmış gözleri normale dönerken San kendini tutmayı bırakıp babasının çıplak bedenine sıçratarak rahatlamıştı. Seonghwa derin bir nefes alırken Wooyoung'ın yüzünde asla silemediği bir gülümseme oluştu.

"Te-teşekkür-ahh" San anın verdiği heyecan ve yorgunlukla inleyerek gözlerini kapattı. San suyun içinde, Seonghwa'nın kucağında, yarı uykulu bir vaziyette otururken diğerleri güzelce onu yıkamıştı. Wooyoung, San'ı giydireceğini söyleyip yorgun bedeni kucağına aldı ve çıktı banyodan. Onlar çıktıktan sonra Seonghwa'de bir havlu alıp odalarına geçti. Wooyoung ve San, San'ın odasında olmalılardı.

Cat Boy [WOOSANHWA]Where stories live. Discover now