5. Bölüm

370 28 48
                                    

Asır'ın modelini de şöyle medyaya bırakayım. Bu arada Asır'ın modelini gördüğümde aklımda ilk canlanan kitapta karşı karşıya geleceğimiz bölümlerdi. Model kafamdaki Asır'ın hayattaki versiyonu desem pek de yalan olmaz.

Öyleyse ismini de sizler için buraya bırakayım. Instagram'da paylaştım ama bir bilgi tazelemesi olsun. Nick Pervak.

Gözler birbirine bağlanınca bu bağı koparmak çok acı verici olurdu. Sanki senin söyleyeceğin her şeyi doğrusuyla gözler anlatırdı ve sessizliğin verdiği sesini iletirdi karşındakine. Ayrılıkları evladını kaybetmiş bir anne gibi hissettirirdi insana. Çaresiz ve mahzun...

Gözlerim gözlerinin mavilerinde gezinirken beni bu kadar etki altına alanın ne olduğunu düşünüyor lakin bir yanıt bulmakta oldukça zorlanıyordum. Her göz gibiydi, tek fark mavi olmasıydı ama gördüğüm tek mavi gözler o değildi ki.

Neden bu kadar etkilemişti beni? Neden bir çift mavi gözün bağımlısı olmuş gibi hissediyordum? Daha tanıştığımız ilk günden bunları yaşamam ne kadar normaldi? Daha onu ilk gördüğüm günden beni hiç bilmediğim duygulara ev sahibi yapan bu çocuk kimdi?

Bu ne kadar doğruydu?

Ne düşündüğünü bilmiyordum ama yüzünde bir tebessümle beni izliyordu. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan onu izlemem gülmesine neden oldu. Gülüşüne kaydı gözlerim lakin odağım gülüşü değil kıvrılan dudakları oldu.

Bunu fark etmişti ve onunda gözleri dudaklarıma inmişti. Gülümsemesi soldu, gözlerini kıpırdatmadan sanki gördüğü en müthiş manzaraymış gibi gözlerimin aksine tepkisiz duran dudaklarımı izliyordu.

Dudakları aralandı, bir şey söylemek istediği belliydi. Duyacaklarıma hazır hissetmiyordum. Hızlıca gözlerimi kapatıp açtım ve önüme döndüm. Kitabı ve hiç içmediğim soğuk kahvemi elime alıp ayağa kalktım. "Kitabı bırakıp geleceğim, sonra da çıkarız."

Cevap vermesini beklemeden merdivenlere yöneldim, kolumu tutan bir elle durdum ve elin sahibine döndüm. "Kitaplar oraya bırakılmıyor, görmedin mi?" Anlamadığımı belli edercesine yüzüne baktığımda gülümsedi. "Aklını başından aldım sanırım, koskoca tabelayı fark etmediğine göre..." Merdivenin yanındaki duvarda asılı olan A3 ebatındaki tabelayı gösterdi.

ALDIĞINIZ KİTAPLARI ASLA KENDİNİZ RAFLARINA GERİ KOYMAYA KALKIŞMAYIN! YAN TARAFTA BULUNAN KİTAPLIĞA KİTABINIZIN BULUNDUĞU KATEGORİYE GÖRE ÖZENLE YERLEŞTİRİN. KİTAPLAR TEMİZLENECEK VE ÖYLE KENDİ RAFLARINA UYGUN SIRASINA GÖRE YERLEŞTİRİLECEKTİR!

Okuduğum yazıya bakınca Melis'in cidden kitapları konusunda çok ama çok hassas olduğunu anlayabiliyordum. Ancak bu hassaslığı takıntıya gidiyordu. İleride bu konuda psikolojik destek almak zorunda kalması muhtemeldi.

Kolumu Asır'dan kurtarıp tabelada işaret edilen kitaplığa ilerledim. Psikoloji kitapları için ayrılan kısmı buldum ve kitabı dikkatlice yerleştirdim. Arkamı döndüğümde Asır'la aramızda yalnızca 1 adım vardı. "Sürekli dibime girmendeki sebep ne? Bana söyler misin bunu?"

Kendime yediremediğim, inandıramadığım bu duyguların bende oluşturduğu gerginlik hissini biraz sert bir biçimde ona yansıtmıştım.

Ama o da dibime girmeseymiş. Özel alan diye bir şey var yahu!

Derin bir nefes alıp cevabını beklemeye başladım ama o hiçbir şey söylemeden tepkisizce kitabı uzanıp kafa hizamın üstünde duran rafa bıraktı. Arkasını döndü ve tek kelime dahi etmeden uzaklaşmaya başladı. "Hey!" Arkasından bağırdığımda ders çalışanlar rahatsız olmuş ve azarlar tonda konuşmaya başlamıştı.

Sokak Lambası Donde viven las historias. Descúbrelo ahora