✨1✨

92 6 0
                                    

Karnındaki ağırlık ile açtı gözlerini Aslı kucağındaki yiğeni ile tebessüm etti. 'Daha şimdi uyumuştum ama' diye düşünse bile kızamıyordu onlara. Çok seviyordu yiğenlerini. Ona bakarken içeri giren abisinin sesi ile abisine çevirdi kafasını onunda kucağında diğer ikiz vardı.

"Millet zil sesine uyanır ben her sabah karnımın ağrımasıyla uyanıyorum ya"

Bu söylentisine karşı yiğeni suratını astı,
"Ne yani ağır mıyım ben o kadar?" dedi ve ne kadar amcasının kucağında da olsa kollarını göğsünde bağlayıp arkasını döndü. Faruk'ta onun suratını taklit etti ve Aslı'ya hadi derecesine kafasını oynattı. Ve aynı anda ikizleri gıdıklamaya başladılar. Aslı gıdıklarken bir yandan da kucağındaki yiğeninin bilekliğine bakmıştı. Kucağındaki çoğu zamandaki gibi Betül'dü. Faruk'taki ise Ebru'ydu. Ne kadar çoğunlukla böyle gelselerde bazen kafalarını karıştırmak için değişik geliyorlardı. Odayı onların gülmeleri doldururken kapıda kapının duvarına yaslanmış Doruk onları izliyordu. Mutluydu bu sahne karşısında hem de huzurluydu. Kız çocuklarının olması için o kadar dua ederken Allah ona 2 kız birden vermişti. İçinden çokça kez şükrederken Aslı abisini fark edince gıdıklamayı bıraktı. Doruk bunu fırsat bilerek
"Çocuklarımı alabilir miyim? Anneleri çağırıyor üstleri değiştirilecek ve kahvaltıya inilecek!"

Kahvaltıdan bilerek bahsetmişti. Kızlarının kahvaltıya düşkünlüğünü kullanmıştı.
Kızlar koşarak gittikten sonra Faruk arkalarından
"Bir kişiye iki kişiyi sattılar" dedi. Ve Doruk da buna karşı gülmemeye çalışarak "Bir kişi iki kişiye bedelse demek" dedi ve kaçtı.
Aslı ile Faruk arkasından aynı anda "HAİN!" diye bağırdılar duysun diye. Bunu duyan Onur
"Babam hakkında öyle demeyin ya"
Demişti. Bunu derken kafasını göstermişti sadece duvarın arkasına saklanarak kapıdan konuşuyordu. Annesi onun üzerini değiştirirken kaçtığı belliydi. Ona gülerlerken kapının diğer ucundan Doruk gözüktü, işaret parmağını dudağına götürdü. Sonra Onur'u gıdıklarak kucağına aldı ve götürdü. Sonrasında Doruk'un Esma'ya
"Getirdim Esma'm son kaçağı da" deyişi duyuldu. Aslı da Faruk'a kahvaltıyı hatırlatarak onunda kahvaltıya düşkünlüğünü kullandı ve onu odasından yolladı. Sonra bir an oturup düşündü.

'Şu yaşıma geldim benimde böyle bir sevdam olur mu ki?'

Sonra vazgeçti. Ne olsa çocukluğundan beri" Ben evlenmeyecem kariyer yapacam"diyordu. Oturduğu yatağından "Aman bee" diyerek kalktı. Üstünü değiştirip kahvaltıya indi. Adeta merdivenlerden sek seke indi. Kahvaltıyı güle güle yaparlarken annesi birden kollarına yana açarak
"Bugün isteme var yaa" diye konuştu ortaya.
Aslı gülerek sofrada gezindirdi gözünü.
O sırada Faruk abisinin asık suratı dikkatini çekti. Kaşlarını çattı.
"Ne oldu abi vermiyorlar mı kızı?"
Faruk bir anda çıkıştı.
"Allah korusun! 'Tövbe' de"
"E o zaman neden yüzün asık"
"Bişey yok ya" dedi zorla gülümseyerek.
Bi şekilde atlamışlardı konuyu. Aslı ise fazla umursamayarak üstünü değiştirmeye gitti.
Üstüne bol bir yeşilli beyazlı bir elbise giyindi. Evin önünde Faruk abisi siyah arabasıyla hazır bekliyordu. Dışarı çıktığında izlendiğini hissetti. Etrafına bakındı bir an ama kimse dikkatini çekmeyince arabaya bindi.
En sonunda araba durduğunda Faruk abisi annesi ve yengesiyle konuşup Aslı ile bir yerde konuşacağını söyledi. Aslı şaşırsa da onayladı. Bir kıyıda oturdular. Faruk derin bir nefes aldı.
"Direkt girecem konuya beni bilirsin uzatmayacağım."
Aslı onlayarak kafasını salladı.
"... Berdel olacak"
Aslı kaşlarını çattı.
"Nası?"
"Miran Ağa sen eğer Fatih ile evlenmeyecek olsaydın bizi de evlendirmeyecekti... Üzgünüm"
Aslı bir an derin düşündü.
"Bana neden sormadınız ki?"
"Sen... Yoğundun... Gerçekten özür dilerim"
Aslı üzerinden gelirim belki diye düşündü.
'Şu okuduğum kitaplardaki gibi anlaşma yaparım ama büyük ihtimalle aşık olmadan hallederim anlaşmayı' diye geçirdi.
Faruk"Noldu çok mu kızgın... Gerçekten öz-"
" Affetim abim hallederim ben inşAllah sen ne kadar uğraştın Derya yengem için.."

Nikahta Keramet Varmış!Where stories live. Discover now