4.Bölüm: Saat Bekçisi

138 55 18
                                    

"SAAT BEKÇİSİ"

🌸🦋

Bölüm Şarkısı: Isabel LaRosa - i'm yours

Sabah uyanır uyanmaz hemen hazırlanıp faturaları ödemeye çıktım, aslında dün ödemem gerekiyordu ama psikolog seansı, Ekin'in yanına gitme derken fatura ödemeye geç kalmıştım. Mezun seneme geçmeden önceye kadar faturaları annem ödüyordu ama okulum bittiği için bu yükü annemin omuzlarından almak istemiştim.

Ben daha küçük bir çocukken annemle her sabah kahvaltı yapardık şimdi o günleri fazlasıyla özlüyordum, artık sadece bu kahvaltıları hafta sonları yapabiliyorduk çünkü annem benden yarım saat önce uyanıp okula gidiyordu. Öğretmen olmayı çok seviyordu, özellikle ilkokul öğretmeni olmak onun mutluluğuydu. Minik çocuklara öğrettiği her yeni bilgiyle onları cehaletten bir adım daha uzaklaştırdığını söylerdi.

Annemin öğretmeyi çok seven yapısını düşünürken çoktan fatura ödeyeceğim binalara gelmiştim. Sabah erken saatler olduğu için sıra az sayılırdı. Genelde fatura ödeme sıraları öğle vakitlerinde daha uzun oluyordu. Kendi sıramın gelmesini sabırla bekledikten sonra faturaları ödedim. Dün Neşe'ye omlet sözü vermiştim ve evde bir yumurta kalmıştı. Bir yumurta, Neşe'nin dişinin kovuğuna bile yetmezdi. Onun iştahını düşünerek gülerken markete de uğradım. Kahvaltılık için birkaç malzeme alıp eve döndüğümde Neşe birazdan bizde olacağına dair mesaj atmıştı. Normalde o gelmeden kahvaltıyı hazırlayabilirdim ama Neşe ile kahvaltı hazırlamak çok eğlenceli oluyordu. O yüzden onun gelmesini beklemeye karar verdim.

Aldığım malzemeleri poşetlerinden çıkarıp dolaba yerleştirirken çoktan Neşe gelmişti. Onu içeri alıp birbirimize sarıldıktan sonra direkt mutfağa geçtik. Sabah erkenden fatura ödemeye çıktığım için ben de biraz acıkmıştım.

"Kaç gündür görüşemiyoruz, özledim seni," diyen Neşe'ye gülümsedim. "Ben de seni çok özledim. Mezun senemizde de beraberiz. Aynı üniversiteye gitmezsek ölürüm bak Neşe," dediğimde sesli güldü. Mutfak masasının önündeki sandalyeye bıraktığı çantasını göstererek konuşmaya başladı. "Test kitaplarımı getirdim, efsane kahvaltıdan sonra çalışırız," dediğinde onun bu teklifini kabul ettim.

Gülüşürken ve geleceğe dair sohbet ederken dolaptan çıkardığım üç yumurtayı genişçe bir kasede kırıp çırpmaya başladım. Neşe omleti biraz acılı seviyordu, onun bu favorisini bildiğim için çırptığım yumurtanın üzerine biraz pul biber attım. Tavada tereyağını erittikten sonra çırptığım yumurta karışımının üzerine biraz tuz attım. Her şey hazırdı. Yumurtayı yağlı tavaya döktükten sonra kısa sürede yumurtayı pişirmeye başladım, yumurta piştikten sonra üzerine kaşar peynir dilimleri koydum. Çok leziz bir kahvaltının önemli bir kısmı hazır olmuştu. Ben omlet işini hallederken Neşe de yeşillikleri doğramış, domates kesmiş, salatalıkları ince ince doğramıştı. Hazırladığı sebze karışımının arasına peynir dilimleri de koyduğunda işte şimdi kahvaltı hazırdı. Klasik kahvaltılıkları da masaya koyduğumuzda ziyafete yumulmaya başladık. Bu bir nevi Neşe ile beraber kendimizi şımartma şeklimizdi.

Keyifle omletimizi yiyip çayımızı içerken Neşe ile sohbet etmeye başladık. Esas konumuz ise dün seansta olanlardı.

"Dün Ekin falan dedin, anlatsana biraz neler oldu?" diye sorduğunda çatala sardığım omlet arası peynir salatalığı yiyordum. Ağzımdaki lokmayı yutup söze girdiğimde Neşe beni can kulağıyla dinliyordu.

"Aydan Hanım'ın ofisine gittim işte biliyorsun. Tekerlekli sandalyede bir adam geldi ama çok hoş görünüyordu itiraf etmeliyim. Neyse işte beraber çift terapisi tarzı bir şeyler yapacakmışız. Her hafta buluşacağız, Aydan bize o gün ne yapmamız gerektiğini söyleyecek daha sonra da bu buluşmanın sonucunu haftalık seansta psikologa anlatacağız ve bil bakalım bugün ne oluyor? Ekin Bey beni evimden aldırıyor, onun yanına gidiyorum."

Kelebeğin RüyasıWhere stories live. Discover now