Sen Bana Böyle Yakın Olursan Olmaz ki

995 33 49
                                    

Sabah gözüme vuran güneş ışıklarıyla uyandım. Yatakta doğrulup saate baktım, 9 olmuştu. Ama saatten çok bildirimler dikkatimi çekti. Hakim 5 kez, annem, babam, abim, dayılarım defalarca aramışlardı. Ailemi aramadan önce Hakim'i aradım, çok çalmadan hemen açtı.

"Günaydın küçük hanım sonunda uyandın" dedi.

"Günaydıın daha saat 9 sen kaçta uyandınki?"

"8 den beri uyanığım ben, senin uyanmanı bekledim. Belki beraber kahvaltı yaparız diye."

"Anladım, kahvaltını yapmadıysan hemen hazırlanayım ben yapalım."

"Yapmadım ama çok açııım. Lütfen hızlı ol komşu."

"Tamamdır haber veririm ben sana" dedim gülerek.

Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Rahat olmak için hızlıca şort crop giyip sade bi makyaj yapıp çıktım. Çıkmamla kapımın yanında Hakim'i görmem bir oldu.

"Çok beklettim mi" dedim.

"Hayır yeni çıktım ben de" dedi gülümseyerek. Gözlerini yüzümden yavaşça indirip baştan aşağı süzdü beni. Gözleri biraz fazla oyalanınca boğazımı temizledim

"İnelim mi artık çok acıktık"

"Tabi inelim" dedi. Eliyle önünden yürümem için gösterdi.

Asansöre bindiğimizde aynadan kendime baktım.

"Çok güzelsin"

"Teşekkür ederim sen de çok güzel giyinmişsin" dedim. Gülümsedi sadece.

Telefonumu çıkarıp ayna fotoğrafı çekmeye çalıştım. Asansör küçük olduğu için o da görünüyodu. İyice yaklaşıp hafifçe eğildi, otuz iki diş gülüp poz verdi. Onu öyle görünce istemsizce ben de güldüm ve fotoğraf çektim. Dil çıkardı, kaşlarını çattı birsürü değişik pozlar verdi ben de hepsini çektim. Hepsinde çok tatlı çıkmıştı. Fotoğraflara bakarken kata gelmiştik.

Dışarı çıkıp geçici süreliğine Hakim'e verilen arabaya bindik. Nereye gittiğimizi bilmiyodum, ona ayak uydurmaya devam ettim.

Telefonunu verip "dün söylediğin şarkıyı açar mısın?" dedi. Gülümseyip telefonu elinden aldım, şarkıyı açtım. Bi yandan şarkıya eşlik edip bi yandan telefon kamerasına bakarak glos sürmeye çalışıyodum.

"Fotoğrafları bana da atsana" dedi. Kafa sallayarak atmaya başladım.

"Şarkı çok güzelmiş, ama sen daha güzel söylüyodun."

"Teşekkürler" dedim gülerek. Işıklarda durmuştuk. Bana baktığını anlamıştım ama ona doğru dönemiyodum. Hadi bi cesaret diyip döndüm. Tahmin ettiğim gibi hafif gülerek bana bakıyodu. Kalbim yerinden çıkıcak gibiydi. Ben de gülümsedim ve önüme döndüm.

Kısa yolculuğun ardından varmıştık. Deniz kenarında çiçeklerle süslü çok güzel bi yerdi. Manzaraya bakabileceğimiz bi masaya oturduk. Garsona sipariş verdikten sonra sohbet etmeye başaldık.

"Okuyo musun şuan?" dedi.

"Evet 11. sınıfım ailem geç yazdırmış malesef."

"Anladım" dedi. Gülümsedim ve çıkan virüs hakkında konuşmaya başladık. Sohbeti çok güzel devam ettiriyodu hiç sıkılmıyodum.

Siparişlerimiz geldiğinde yemeye başladık. Sürekli tabağıma bir şeyler koyuyodu yemem için.

"Tamam hepsinden yiyeceğim tabağım doldu" dedim gülerek.

"Kuş kadarsın ye biraz" dedi tabağıma salam koyarak.

"Bu kadar çok yersem de tombul kuş olurum"

"O halinle de çok güzel olursun" dedi. Bu çocuk sürekli böyle iltifat ederse kalbim dayanmaz ki.

Yemek esnasında telefonum çaldı, annemler görüntülü arıyodu. Telefonu açtım ve konuşmaya başladık. Türkçe konuştuğumuz için Hakim bizi anlamıyodu, izliyodu sadece. Etrafı gösterirken Hakim'i de gösterdim, el salladı. Biraz daha konuştuktan sonra kapattım, ailemin selamı olduğunu söyledim.

Okulu bu ara çok aksatmıştım, geri döndüğümde toparlamam hiç kolay olmayacaktı. Bunları düşünmekten vazgeçip anın tadını çıkarmaya odaklandım.

"Manzara çok güzel fotoğrafını çekmemi ister misin?" dedi. Birinin böyle düşünüp fotoğrafımı çekmesi çok mutlu ediyodu. Hemen kabul edip telefonumu uzattım.

"Gerek yok telefonumdan çekerim, bende de anı kalmış olur" dedi ve telefonu ayarladı. İnce düşünmesi çok hoştu, artık hayranlıktan ziyade çok farklı duygular hissetmeye başlamıştım. Hadi hayırlısı diyip poz verdim. Birkaç fotoğraf çektikten sonra selfie çekmeye başladı, çok güzel çıkıyoduk.

Fotoğrafları bana attığında bakmaya başladım. Paylaşırım diye aklımda şeçiyodum. Yukardan bildirim gelmişti iki kere. Hakim bi hikayesine asansörde çekindiğimiz fotoğrafı, diğer hikayesine de kahvaltıda çekindiğimiz sefie ile benim bir fotoğrafımı koymuştu. Kalbim durucak madar hızlı çarpmaya başlamıştı. Hikayeme ekleyip telefonu kapattım, gülerek bana bakıyodu. Ben de gülümseyip "kalkalım mı başka yerleri de gezeriz" dedim. Beni onaylayıp lavaboya gitmek için izin istedi. Ben de çantamı alıp hesabı istedim. Gelen garson hesabın ödendiğini söyleyince lavaboya gitmeyi bahane edip hesabı ödediğini anladım.

Hakim de geldiğinde ben de kalkıp yürümeye başladım. Dışarı çıkacakken kapıdaki izdihamı gördük. Paparazziler, hayranlar toplanmıştı, güvenlikler zor zaptediyodu.

Korkup adımlarımı durdurmuştum. Gerildiğimi anlamış olacak ki kolunu yavaşça belime koydu. Teni tenime değince vücudum kasıldı ona baktığımda "korkma aralarından geçip gideriz" dedi. Kafa sallayıp ona ayak uydurdum.

Kapıdan çıkarken bi anda üstümüze doğru gelmeye başladılar. Korkmuştum ama Hakim'e çaktırmadan yürümeye çalışıyodum.

Paparazziler sürekli sevgili misiniz diye soruyodu. Hakim hiç birine cevap vermeden ilerliyodu ama yüzünden gizlemeye çalıştığı bi gülüşü vardı. Bi anda önümüze bi taraftar atladı. Taraftarın atlamasıyla Hakim belimi sıkı tutu ve beni bir iki adım geri tuttu. İkimiz de korkmuştuk ama güvenlikler uzaklaştırınca rahatladık ve kalabalığın arasından hızlıca çıkıp arabaya bindik.

Rahat bi nefes almıştık. Hakim bi anda gülmeye başladı. Onun gülmesiyle ben de kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım. Daha fazla oyalanmayıp yola çıktık gezilecek çok yer vardı. Kahvaltı ederken hepsini ayarlamıştık.



Selams gece bölümü geldi. Son bölüm olsun derken yine duramadım sehdğenfle. Bunlar baya yakınlaşıyo hee stosihwşdje. Beğenip yorum atarsanız çok mutlu olurumm baayy 😙🤍.

Alors Alors | Hakim ZiyechWhere stories live. Discover now