5.Bölüm: Yabancı Biri

136 52 6
                                    

"YABANCI BİRİ"

🌸🦋

Bölüm Şarkısı: Olivia Rodrigo - stranger

Onun kapıdaki halini görünce biraz panikledim. "Kusura bakmayın, arkadaşım bizdeydi de ders çalışıyorduk. Saat nasıl geçmiş anlamadık. Tekrarı olmaz," dediğimde bir süre yüzüme sessizce baktı. Arkasını dönüp evin içinde ilerlerken beklediğimin aksine kapıyı yüzüme kapatmamıştı. O içeri girince ben de onun arkasından eve girip kapıyı kapattım. Dün konuştuğumuz salonda bekliyordu.

"İçecek bir şey alır mısın?" diye sorduğunda başımı sağa sola yavaşça salladım. "Teşekkür ederim, almayacağım," dediğimde kaşlarını hafifçe kaldırıp başını bir defa aşağı yukarı salladı.

"Tamamdır, Aydan Hanım ile görüştün mü?" diye sorduğunda bir an cebimdeki telefonuma baktım.

"Hayır, beni aramadı," dediğimde cebinden telefonunu çıkarıp ekranını açtı. Elindeki telefonu masanın üzerine bıraktı.

"Aydan Hanım, ne yapacağımıza dair mesaj attı. Yapacaklarımızı altı gün sonra kendisine anlatacağız, bir hafta sonra da tekrar buluşacağız. İstersen oku mesajı," dediğinde masada duran telefonunu aldım, mesajlaşmayı okumaya başladım.

"Ekin Bey merhabalar. Hale Hanım, Masal ile bugün görüşeceğinizi söyledi. Bugün sizden birbirinizi tanımanızı isteyeceğim. Her insan tanıştığında birbirine nasıl sorarsa siz de birbirinize o soruları sorun lütfen. Detaylarını da gelecek seansta konuşuruz."

Yazıyordu. Mesajı okuduktan sonra telefonu masaya bırakmak için eğildiğimde telefona bir mesaj bildirimi geldi.

Yavuz: "Bugün müsaitsen miras işini konuşmamız gerekiyor."

Mesajı bir anlık okuduğum için pişman olsam da bozuntuya vermeden hızlıca telefonu yerine bıraktım. Telefon elimdeyken mesaj bildirim sesi geldiğinden Ekin telefonu aldı, birkaç saniye telefon ekranına baktı. Parmaklarını hiç kıpırdatmadı, sanırım mesaj yazmak istemiyordu. Telefonu cebine geri koyduğunda salondaki tekli kahverengi koltuğa ilerledi, eliyle bana koltuğu gösterdi.

"Otur istersen, başlayalım bir an önce."

Onun gösterdiği yere hızlıca oturduğumda o da tam karşımda durdu. Gözlerimin içine bakmaya başladığında rahatsız olduğumu hissediyordum.

"Mesajı okudun, tanışacağız. Sen başla."

Başımı yavaşça salladım. Ne soracaktım ki? O, bu kadar yakınımda durunca düzgün düşünemiyordum.

"Ne soracağımı bilmiyorum, kendini tanıtırsan fena olmaz," dediğimde bir süre güldü. Onu ilk defa gülerken görüyordum ve gülmek ona yakışıyordu. Ben onun gülüşünü izlerken göz göze geldiğimizde gülmeyi kesip söze girdi.

"İnanılmazsın, beni güldürmeyi başardın tebrikler." Hafifçe öksürerek boğazını temizledi. "Başlayalım bakalım. Adım Ekin Selimoğlu. 17 Kasım 1998 İstanbul doğumluyum, 25 yaşındayım. Annem," dedi ve bir süre duraksadıktan sonra söze devam etti. "Annem ben küçükken vefat etti, babamı kaybedeli ise birkaç ay oluyor. Bu duruma düşmeden önce yüzmeyi çok seviyordum, resim yapmayı da severim, önceden kendime ait minik bir atölyem vardı. Hatrı sayılır dostlarım çalışmalarımı incelemek için gelirlerdi." Histerik bir şekilde gülüp devam etti. "Şimdi hayatımdan geriye bir şey kalmadı. Seni tanıyalım bakalım. Masal değil mi?" diye sorduğunda garip hissettim. Masal... İsmim onun dudaklarında güzel bir tını oluşturuyordu.

Kelebeğin RüyasıWhere stories live. Discover now