2. bölüm - Umut-

23 7 0
                                    

Hayat bize bazen hiç olmadık anlarda süprizler yapar demişti yetimhane müdürümüz.
İnanmamıştım ancak, doğruymuş.
Tam o uçurumun kenarındayken Aytekin beni tutup çekmiş, ve sonra da kendi evine getirmişti.

Bana evin misafir odasını vermişti, o odadan çıkar çıkmaz kendimi bırakıp uyumuştum.
Ve şimdi saatin kaç olduğunu bilmeden uyanıyordum.

Yatakta hafifçe doğrularak gözlerimi ovuşturup, dağınık saçlarımı geriye ittim.
Küçük ancak ferah bir odaydı.
Dün gelir gelmez uyuduğum için pek inceleyememiştim. Yatak, boydan pencerenin yanına koyulmuştu. Yerde beyaz yuvarlak bir halı vardı
Yan duvarda iki kapaklı bir dolap, ve boy aynası duruyordu.

Yatağın yanında minik bir komidin duruyordu. Ve onun üzerinde ise başka birşey.

Cam bir fanusun içindeki turuncu minik balık...
Fanusun önüne beyaz kağıtta bir not bırakılmıştı. Uzanıp aldım hemen.

"Geç kalmış olabilirim ancak, doğum günün kutlu olsun kum tanesi... "

İstemsizce gülümsedim.
Üzerimdeki yorganı itip ayaklandım.
Dün giydiğim şeylerle uyumuştum.

Yatağı düzeltip odadan ayrıldım.
Mutfaktan bir ıslık sesi geliyordu.
O tarafa doğru ilerledim.

Koridorun sonundaki mutfak kapısına ulaştığımda, Aytekin elindeki tavada krep çeviriyordu.
Tavayı tekrar ocağa bırakırken ıslık çalmayı keserek. "Orada durmaktansa, buraya gelmeye ne dersin kum tanesi? " dedi arkasını dönmeden.

Dayandığım mutfak kapısından doğrulup ağır adımlarla yanına ilerledim.

"Günaydın." dedim usulca.
Bana bakıp gülümsedi. "Günaydın hediyemi beğendin mi?" diye sorarak.

Hangi hediye? Balık?

"O- o balık benim için miydi? " diye sordum şaşkınca, ben sadece not bıraktığını düşünmüştüm...

Hafifçe kıkırdadı.
"Tabii ki de senin...
3 ayımız başladı kum tanesi ve ben sana şimdiden yaşaman için 1. Sebebini verdim. "

Ben bir şey demeden o sözlerine devam etti.
"O senin balığın. O sen olmadan yaşayamaz. Onun herşeyi ile sen ilgileneceksin... " dedi.

Bir an ne diyeceğimi bilemedim.
"Ben, teşekkür ederim, daha önce hiç doğum günü hediyesi almamıştım... " dedim en sonunda.

Omuz silkti " ilkler güzeldir... " diyerek.

"Aytekin? " dedim usulca.
"Efendim? "
"Yetimhaneden sonra nasıl ayakta kalabildin? " diye sordum bir anda.

Elindeki tavaya yeni bir krep koyarken derin bir nefes alıp gülümsedi. "Ailemi buldum... Yada onlardan geriye kalanları... "

Dikkat kesilmiştim. O da devam etti.
"Ben bir araba kazasından sonra gelmişim yetimhaneye...
Farklı bir şehir ve ihmalsizlik nedeniyle ailemi bulmayı denemek yerine beni yetimhaneye teslim etmişler.

İlk iş olarak yetimhaneye kayıtlarıma ulaştım. Daha sonra dosyadan tarih ve yeri öğrenerek kaza yerini buldum. Annem ve babam kazada hayatlarını kaybetmişler. Büyükannem ve büyükbabam beni çok aramış ancak ulaşamamışlar. Resmen onları baştan savmışlar... " dedi öfkeyle. "Ailenin bir organizasyon şirketi var şuan. Bende bir yandan grafik tasarım okuyor bir yandan şirketin grafik tasarım işlerini hallediyorum."

Son kısımda biraz daha sakinleşmişti.
"Senin adına sevindim en azından seninle aynı kana sahip birilerini bulmuşsun. Bense hiç bir iz bulamadım. Kafamda dönüp duran ihtimalleri göz ardı etmek çok zor..." dedim tezgaha yaslanırken.

Yaşamak İçin Üç AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin