9.Bölüm: Hiç Dost Olmayanın Mutluluğu

107 51 11
                                    

"HİÇ DOST OLMAYANIN MUTLULUĞU"

🌸🦋

Bölüm Şarkısı: Carla Morrison - Disfruto

Neşe ile birlikte atölyeye girdikten sonra Neşe, Emel hocanın yanına doğru gitmeye başladı. Onun arkasından bir süre baktıktan sonra dikilmenin mantıklı olmadığını düşünerek atölye içerisinde gezinmeye başladım. Erken saatlerde gelmiştik o sebeple herkes hazırlanma telaşı içerisindeydi. Yapılan resimlere biraz göz atmaya başladım. Açıkçası burası beklediğimden kalabalıktı. İçeride elliye yakın hatta elliden fazla insan vardı. Çizimlerin geneli güzeldi, benim resmimin kazanıp kazanamayacağını fazlasıyla merak ediyordum. Ben atölyenin içerisinde boş boş dolanırken bir anlığına kapı tarafına doğru baktım. Kapının yakınında bir tekerlekli sandalye görünce o sandalyede oturana bakışlarımı sabitledim.

Ekin...

Tam karşımda duruyordu, yarışma için hazırlanan resimlere gelişi güzel bakıyordu. Bu göz gezdirmeden fazlası değildi. Başı benim olduğum tarafa dönmeye başlayınca önümde duran kolonun arkasına geçiverdim. Onun beni görmesi kesinlikle istediğim son şeydi. Aradan otuz saniye gibi bir sürenin geçmesini bekledikten sonra kolonun kenarından doğru Ekin'in olduğu yere bakmaya başladım. Yanına gelen orta yaşlarda bir adamla konuşuyordu. Ona görünmeden buradan nasıl çıkacaktım? Kolonun arkasından atölyenin içini gözlemeye başladım. Lavabo kısmını görünce Ekin'in benim olduğum yere bakmadığına emin olduktan sonra koşar adımlarla lavaboya girdim. Kapıdan etrafı gözetliyordum, Emel hocanın önümden doğru geçmeye başladığını görünce lavabodan çıkıp onun yanına gittim.

"Nasılsınız hocam?" diye birden sorunca kadın bakışlarını bana çevirdi.

"İyiyim Masalcığım, sen nasılsın? Seni gördüğüme çok sevindim, Neşe'ye destek olmak için mi geldin?"

"Evet onun için geldim, ben de iyiyim teşekkür ederim."

"Geldiğin iyi olmuş canım, Neşe'nin çizdiği resmi gördün mü? Görür görmez çok beğendim. Neşe kendini iyice geliştirdi. Çok anlam barındıran bir resim olmuş." Mutluluk duygusunu uzun zamandır hissetmiyordum, şu anda bunu yeniden tatmak garip olmuştu. Emel hocam bana övgüler yağdırdığını bilmeden beni övüyordu.

"Ben de çok beğendim resmi, umarım kazanır," dediğimde bana hak verdiğini söyledi. Normal sohbetimizden sonra esas sormak istediğim soru için tam vakti bulmuştum.

"Emel hocam şu kapının yanında tekerlekli sandalyede bir adam var, kim o?" diye sorduğumda hocam bir anlık dediğim yere baktı. Tebessüm göstererek benimle konuşmaya devam ettiğinde onu tanıdığını çoktan anlamıştım.

"Ekin Bey'den bahsediyorsun. O yarışmayı düzenleyen kişi. Bu atölye onun, yarışma fikri falan hepsi onun. Yarışmaya katılan resimleri o değerlendirecek." Şoka girdim. Bunu Emel hocama ne kadar belli ettim bilmiyorum ama onun yanından uzaklaşarak tekrar lavaboya girdim. Ekin'in beni görüp görmediğini bilmiyordum. Aslında bu umurumda bile değildi. Ekin bu yarışmayı düzenleyen kişi nasıl olabiliyordu? Lavabonun önüne gelince boynumun arkasına su çarptım. Bu yarışmaya katılan Neşe yerine ben olsaydım... Ekin ile daha yakın olabilir miydim? Belki olabilirdim...

Beynim kendi içerisinde binlerce çelişkiye dalmış, binlerce düşüncenin esiri olmuştu. Bütün varlığını yanımda istediğim adam, seanslar dışında da görmek istediğim adamı görme şansını ellerimin arasından kaybetmiştim. Bunu ben kendim yapmıştım. Lavabonun kapısına gelip dışarı bakmaya başladım. Ekin resimleri tek tek gezmeye başlamıştı. Benim resmimin önünde durduğunda onu izledim. Neşe ellerini önünde birleştirmiş genişçe tebessüm göstererek bir resme bir de Ekin'e bakıyordu. Onun o duruşu beni neden bu kadar rahatsız etmişti? Yanında duran resimden gurur duyar gibi bir hali vardı ama onu o çizmemişti. Bir anda ortaya dalıp 'onu ben çizdim' diye bağırmak istedim ama olduğum yerde resmimi izlemekten başka elimden bir şey gelmedi. Ekin'in arkası bana dönük olduğundan yüz ifadesini göremiyordum ama az önceki gezdiği yarışmacılarla konuşmamasına rağmen Neşe ile konuşuyordu. Ne konuşuyordu ki?

Kelebeğin RüyasıWhere stories live. Discover now