❛ three

489 36 18
                                    

yapılan toplantının üzerinden geçen bir haftanın sonunda, neymar ile birlikte sözleşmeyi imzalamış ve sosyal medya üzerinden birbirimizi takip etmeye başlamıştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yapılan toplantının üzerinden geçen bir haftanın sonunda, neymar ile birlikte sözleşmeyi imzalamış ve sosyal medya üzerinden birbirimizi takip etmeye başlamıştık. genellikle hep bir şekilde iletişimimin olduğu, arkadaşlarımla dolu olan takip edilenler listeme alakasız ve fazlasıyla ünlü olan bir insanın girmesi, başta hayranlarım olmak üzere herkesi heyecanlandırmıştı.

tabii ki gündemde olan tek kişi ben değildim. neymar zaten düzenli olarak magazin konusu olan biri olarak, yine fazla şekilde konuşulmuştu. şöhretimin hiçbir zaman kötü olmamasından dolayı olabilirdi belki de, fakat neymar'a yapılan acımasız eleştirileri okumaya bile dayanamıyordum. onun da nasıl dayandığını bilemiyordum.

neymar gerek dünyada benden beş sene fazla yaşamış olduğundan, gerek ise çok eskiden beri medyanın gözü önünde olduğundan dolayı bunlara alışmış olabilirdi. ama en nihayetinde o da bir insandı ve isterse dünyanın en umursamaz insanı olsun, en sonunda dayanamayacağı bir zaman gelebilirdi. kendime bile itiraf edememiştim ama belki de bu anlaşmayı isteme sebebim buydu. belki de dayanamayacağı o an geldiğinde onun yanında olmak istiyordum. beni, onun medyaya yansıtılandan tamamen farklı şekilde iyi bir insan olduğuna inandıran neydi bilmiyordum ama bir şekilde hissetmiştim ve bunu herkese kanıtlamak istiyordum.

navigasyonun hedefe ulaştığımı belirten sesiyle düşüncelerimden sıyrılırken, etrafa bakındım. neymar'dan beklediğim kadar ihtişamlı bir evdi. evin kendisi kadar bahçesi de büyük ve görkemliydi. fazla vakit kaybetmeden içeri girmek için geldiğimi belirten kısa bir mesaj attım ve kapıların açılmasını bekledim.

geleceğimden haberdar olduğu için kısa bir süre sonra kapılar açıldı. arabayı tek yaşamasına rağmen birden fazla arabasını park etmiş olduğu garajda, gri renkli aston martin vulcan'ın yanına park ettim. büyük bir araba koleksiyoncusu olmalıydı. çeşit çeşit, aynı modellerin farklı renkleriyle dolu bir garajı vardı.

garajı yeteri kadar incelediğime kanaat getirdikten sonra yavaş adımlarla evin kapısına doğru ilerledim. kendimi hazırlamaya çalışıyordum. eşyaları taşıma işleri dün bitmişti ve sırada benim taşınmam vardı. bu kadar köklü bir değişikliğe hazır değildim ve neymar'dan açıkça çekiniyordum.

düşünmenin bana bir faydasının olmayacağını bildiğimden, derin bir nefes alarak evin zilini çaldım. kapıyı açan neymar'dı. açıkçası onun yüzüme bile bakmayacağını, kapıyı da evde dolu olan hizmetlilerden birinin açacağını düşünüyordum.

"merhaba."

konuşma girişimim başarısız olmuştu. neymar kapıyı açıp yüzüme bakmadan gitti. kendimi ister istemez peşinden giderken buldum. hizmetlilerin nereye gittiğini merak ediyordum.

"bir önceki gelişimdeki hizmetliler nereye gitti? izin günleri mi?" neymar koltuğa kurulmuş, ayaklarını sehpaya uzatmış fifa oynuyordu. soruma bakışlarını bana döndürmeden cevapladı. "artık yoklar."

kaşlarımı çatarak koltukta yanına yerleştim. neler olduğunu anlayamamıştım. "ne demek istiyorsun? nasıl yoklar? niye?"

neymar sesli ve bıkkın bir şekilde nefes vererek elindeki oyun konsolunu koltuğa koyarak ayağı kalktı. bezgin bakışları gözlerimi bulduğunda yerimde rahatsızca kıpırdandım. oldum olası birilerini sıkmaktan korkardım ve bu konuda büyük bir öz güvensizlik yaşardım. şimdi neymar'ın benden ve konuşmamdan sıkılıp rahatsız olduğu düşüncesi ağlamak ve bir daha ağzımı açmak istemememe sebep olmuştu.

"bak, eleanor. şimdiden bir konuda anlaşalım. seninle bu saçma oyunu isteyerek oynamıyorum. arkadaş olmak ve çene çalmak gibi bir isteğim de yok. bu evde normalde de olduğu gibi iki yabancıyız. ne ben senin erkek arkadaşınım, ne de sen benim kız arkadaşımsın. tek işimiz kameraların görebileceği yerlerde aşık rolü yapmak. zorunda olmadıkça benimle konuşma."

neymar'ın bu zamana kadar kurduğu en uzun cümlenin bu olmasından nefret ettim. odaklandığım tek şeyin konuşmanın içeriği değil de kelimelerin dudaklarından ne kadar güzel çıktığı olmasından nefret ettim. bana kimsenin seslenmediği adımla seslenmesinin kalbimi hızlandırmasından nefret ettim. ne hissettiğimi bilmemekten, en büyük öz güvensizliğimle vurulmaktan, fazlalık hissetmekten ve bana tüm bunları hissettirdiği için neymar'dan nefret ettim. ama en çok ondan nefret ettiğime inanmayan kendimden nefret etmiştim.

deal. neymar jrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin