5.Bölüm:Cehennem Sarayı

96 46 27
                                    

    Kadını görmemle bir müddet bekleme kararı aldım ama hayır, içim içimi yiyordu resmen! Vücudumu aşırı merak dalgası sarmıştı.

Bu kadını daha önce görmemiştim, görmesem bile gece gece neden ayakta olsun ki? Ya casussa? Ya beni öldürmeye geldiyse? Biraz daha burada beklersen sen kendini öldüreceksin, Elina!

Tam kadına doğru yürüyecekken komidinin üstündeki vazoya çarptım. Çarpmamla vazo, yere düşerken hızla tuzla buz oldu. Hemen duvarın arkasına yaslandım çünkü kadın buraya bakmıştı.

Rahat durur musun, Elina? Yakalanacağız! İçimde bir his vardı, kesin başım yine belaya girecekti.

Cehenneme git, Karen! Ne demeye saçımı kestin? Senin yüzünden burada mum oldum, mum!

Şaka bir yana ama bu kadın da kim? Eğer ki evden birisi olsa tanırdım, ya da beni tanıştırırlardı.

Derin bir nefes aldığım zaman, kadının hemen saklandığım duvarın arkasında olduğunu gölgesinden fark ettim. Tam çığlık atacakken elimle ağzımı kapattım haykırmamak için ama kalbim öyle bir atıyordu ki artık nefes almakta da zorlanıyordum. Birde bunlar yetmezmiş gibi hava çok sıcaktı! Tamam, sıcak havayı seviyorum ama böyle bir anda da hiç istenmiyor.

Arkanda belki de bir katil var ama sen havanın sıcaklığını mı düşünüyorsun, Elina?

Kadının gittiğini merdivene ayak basan sesten anladım. Ağzımdaki elimi kurtardım. Duvarın arkasından çıkarken derin bir nefes alıp bileğimle alnımdaki teri silerken olanlar oldu. Ayağımın kaymasıyla yere düştüm ve böyle bir rezillik yetmezmiş gibi yerde yan yatarken dirseğimi yere, elimi de kulağımın üstüne koyup sırıttım masum masum.

Cehennemin dibine git ve orada boğul, Elina. Ben başka bir şey demiyorum!

Aslında yere yatıp masum taklidi yapmak zekiceydi.

Kadın hemen bana döndü ve hançerini bana doğrulttu, tüm sarayı inleterek; "Senin burada ne işin var!" dedi. Ne? Bu soruyu asıl benim sormam gerekmiyor muydu? Kadın, benim Kraliçe olmadığımı bilmediği için rahatlıkla bağırıyordu. Ama kadın bilmiyordu ki ben Latveria'nın kraliçesiydim...

Kendimi toparlamak adına yerimden doğruldum ve ellerimle kulaklarımı kapattım. Yüzümü ekşiterek; "Savaşa gidiyorum!" dedim alayla bende bağırarak. "Ne yapıyor gibi duruyorum? Uyuyorum!" dediğim zaman kusmak istedim. Keşke kussaydım, kadın bana acıyıp hançeri bırakırdı.

Kadın tam bana hançeri saplayacakken büyükannenin sesini işittim. "Dur!" dediği zaman hizmetçiler de dahil herkes gelmişti ve herkes elinde mum vardı. Hemen ayağa kalktım ve büyükannenin arkasına geçtim.

Elimle kadını işaret ederek; "Bu kadın kim olduğumu biliyor mu?" dedim. bakışlarım kadının üzerindeydi.

Kadın kaşlarını çattı. "Sen kimsin?" dediği zaman Aren sertçe devreye girdi.

"Elina Wilson, Latveria ülkesinin kraliçesi, Michael Wilson'un en büyük kızı." Dediği an kadının gözleri fal taşı örmüş gibi büyüdü. Doğru tahmin etmişim, kadın beni tanımıyormuş. Tanısa bana hançer çekemezdi ki.

Hemen başını yere eğerek beni selamladı. "Kraliçem, çok ama çok özür dilerim. Ne yapsam boştur, yalvarırım öldürme beni!" dediği zaman ananenin arkasından çıktım.

Gülmeye başladım. "Ne ölmesi? Beni daha önce görmediğin için bu meseleyi unutuyorum ama sen kimsin?" dediğim zaman kadın yerden kalktı, ellerini önünde birleştirdi ve başını öne eğerek konuştu kısık sesle. "Aşçının kardeşiyim, kızılcık getirmemi söylemişti. Bu yüzden bu saatte buradayım. Rahatsız ettiyse," dedi ama elimle durmasını işaret ettim.

KANLI VARİSLER Where stories live. Discover now