4

57 10 16
                                    

heeseung.
_________________________________________

"Sağ ol,  ben hallederim."
"Ben fotoğrafları düzenleyeyim."
"Tamam."
"Sağ ol."
"Şunu açabilir misin?"
"Tabi."
"Bunu ben alayım."
"Tamam, devam et."

Senden gelen mesajla işime ufak bir mola verdim. İyi olmanı umarak mesajı açtım.

jake:
Üzgünüm, bugün de gelemeyeceğim. Yine ateşim çıktı. Ama çok ciddi bir şey yok, sana işinde başarılar Heeseung!

heeseung:
Ne?! Seni görmeye geleceğim!
Burada toplanmayı neredeyse bitirdik.
Bisikletimle evine geleceğim!

_________________________________________

jake.
_________________________________________

Ekranda gördüğüm mesajla birden ayağa kalktım. Benim için endişelenmemesi için ona haber vermiştim fakat şimdi evime geliyordu. "Kahretsin!"  Yataktan çıkıp odamı toplamaya başladım. "Hadi be!" Oradan oraya koşuştururken aynada yüzümü görmemle endişem iki katına çıktı.

_________________________________________

heeseung.
_________________________________________

Senin için aldıklarımla beraber evine doğru yol aldım. Boş restorana girdiğimde orada bulunan iki kişinin de odağı ben oldum. Ben orada dikilirken yanıma gelen kadın konuşmaya başladı.

"Evet? Bir şeyler mi yiyecektiniz?"
"Şey... tanıştığımıza memnun oldum, ben Lee Heeseung. Jaeyun'a bakmaya gelmiştim de. Bunu ona verebilir misiniz?"

Elimdeki poşeti kadına uzattım.  O sırada tezgahtaki adamın yüzü kulağımdaki ize takıldı.

"Hey, sen! Sen kulak memeli adamsın!"
"Ne?"

Sinirli bir şekilde elindekini tezgaha savurdu ve bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Jaeyun'a mı asılıyorsun sen? Öyle mi? Şimdi seni-"
"Hey Takashi kes şunu!"

O kadın aramıza girerek isminin Takashi olduğunu öğrendiğim adamdan beni koruyordu. Onu fazla sert olmayan yumruklarla uzaklaştırdı ve bana döndü.

"Merhaba ben Jaeyun'un yengesiyi-"

Sözleri senin çığlıklarınla kesildi. Onun önüne geçtin ve bana döndün.

"Bu yengem ve bu da abim! Hadi Heeseung gel biz odama gidelim!"

Beni o ikisinin arasında çekiştirerek yukarı doğru sürüklemeye başladın. Abin bir yandan beni içeri almaman ve ayağa kalkacak halin varsa hastaneye gitmeni söyleyerek bağırıyordu.

"Kliniğe gittim, nezle olduğumu söylediler."
"Üniversite hastanesine git."
"Endişelenmeyi bırak. Sadece hafif bir ateş."
"Çekil yolumdan Ayano! Ona gününü göstereceğim!"
"Önce çocuktan yarası için özür dilemen lazım Takashi?!"

Bunları konuşurken bir yandan vücudunu beni saklarmışcasına öne atıyordun. Benim yanımda küçücük kalıyordun fakat bu görüntü çok şirindi. İkiniz bir yandan bağırışmaya devam ettiniz. Bana özürlerini sunarak yukarı doğru çıkarmaya devam ettin. Abin sakinleşerek durdu ve özür diledi.

"Üzgünüm Heeseung.  Korkunç yaralanman göz önünde bulundurulduğunda sana bir seferlik izin vereceğim. Tamı tamına 3 dakika. Anladın mı beni?"

Heyecanla başımı salladım. "Anladım, çok teşekkürler."
"Bana neden teşekkür ediyorsun?"
"Ah, üzgünüm."
"Bir dakika Heeseung. Temizlemem bitti sayılır. "
"Sorun yok Jaeyun. "


love like the falling petals, heejakeWhere stories live. Discover now