Şimdiye kadarki en uzun bölümümüzle herkese merhaba! Bugün hangi çiçeksiniz bakalım?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın^^ Keyifli okumalar dilerim!
*
Dünyanın benim etrafımda döndüğünü zannettiğim anlar olmuştu. Biraz daha abartmış, dünyanın ben varım diye döndüğünü düşündüğüm zamanlar bile olmuştu. Ancak hiçbiri gerçekliğe dönüşmemişti, sadece kafamın içindeydiler. Ta ki bugüne dek...
Han'ın parfümüme dair yaptığı yorumdan sonra benden bir adım uzaklaşarak beni tam anlamıyla dumura uğratmasından sonra dünya bir anda benim etrafımda dönmeye başlamıştı. Portakal çiçeği demişti, derinlerdeki öz için. Ve onu solumak için o kusursuz burnunu boynuma sürtmüştü. En kötüsü de ne onu bekleyen dudaklarımın ne de nefesiyle iz bıraktığı boynumun tadına bakarak benden uzaklaşması olmuştu.
Evet. Beni öpmesi için yanıp tutuştuğum özel korumam, aramızdaki koku oyununa kendini o kadar kaptırmıştı ki şimdi ona nasıl baktığımı görmüyordu bile.
Ya da onun için araladığım dudaklarımı...
"Bildim, değil mi?" diye sordu o ukala gülümsemesiyle.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Öfkeli gözlerim onu baştan aşağı süzdü. O ukala gülümsemesinden hiç hoşlanmıyordum. Bir kez dilimi şaklattığımda kaşları hafifçe çatıldı. "Bilemedin."
"Bildim," dedi, itiraz istemez bir ses tonuyla. "O kokuda portakal çiçeği de var."
"Hayır, yoktu," diyerek yalan söylemeyi sürdürdüm. Bu oyun böyle sürecekti. O burnunun ne kadar iyi koku aldığını ve aldığı her kokuyu tanıdığını bana her seferinde kanıtlasa dahi ben inkâr etmeye devam edecektim.
Çünkü son bulsun istemiyorum.
Eğer bildiğini söylersem kazandığını itiraf etmiş olurdum ve bu oyun burada biterdi. Biraz daha devam etmek istiyordum. Biraz daha onu yalanlamamın kime ne zararı olabilirdi ki?
"Elisa." Bir kaşımı kaldırdığımda "Hanım," diye kendi kendine ekledi. Aslında bu tavrımdan vazgeçmiştim, bana böyle hitap etmesine gerek yoktu. Ama bilmediği birçok şey gibi bundan da habersizdi.
"Günün geri kalanını evimde geçireceğim."
Çabuk pes ederek "Benim ne yapmamı istersiniz?" diye sordu. Oysaki ben bildiği koku için biraz daha ısrarcı olmasını bekliyordum.
Omuz silktim. "Takıl kafana göre."
"Peki. Akşam yemeğinde görüşürüz o halde."
Kafamı iki yana salladım. "Kendim halledebilirim."
"Emin misiniz?" Bir kaşını tereddüt edercesine kaldırdı.
"Evet."
"Daha önce yaptınız yani."
"Tabii ki yaptım." Hayır, elbette yapmamıştım. Fakat ne kadar zor olabilirdi ki? Teknoloji çağında yaşıyorduk. Buzdolabındaki malzemelere bakar ve internetten o malzemelere uygun bir yemek tarifi bulup uygulamaya geçebilirdim.
Ya da sadece güzel bir yeşil elma yerdim.
"Peki, nasıl isterseniz... Yine de yardıma ihtiyacınız olursa müştemilatta sizi bekliyor olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIK OLMA KORKUSU
Teen FictionElisa Tanyeli, döneminin en yetenekli ve popüler kadın oyuncularından biridir. Bir gece, kaldığı otel odasına takıntılı bir hayranı girer ve onu bu tehlikeden kurtaran adam, asıl hikâyeyi başlatır... Kurtarıcısı, Han, o geceden sonra Elisa'nın koru...