1. Bölüm

98 2 5
                                    

'Duvar diplerinde ağladığın, hıçkırıklara boğulduğun yastığın sırılsıklam olmuşken uyuya kaldığın, kâbuslarla uyandığın o zor günleri unutma. Unutursan affedersin, affedersen yine canını çok yakarlar.'

*****

Bölüm şarkısı: Requiem for a Dream • Scott Benson Band

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

Umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar!

05.05.2024     20.00

*****

Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir tavan ve göz alıcı bir ışıkla karşılaştım. Burası tanıdık geliyordu fakat çıkaramamıştım. Gözlerim ışığa alıştığında etrafa kısaca göz gezdirdim. Her yer bembeyazdı.

Bu odayı biliyordum! Kahretsin! Buradan hemen çıkmalıydım.

Üzerinde olduğum yataktan kalkmaya çalıştım fakat kelepçeyle yatağa bağlanmıştım. Üzerimde beyaz bir hastane elbisesi vardı. Fakat artık beyaz olan yerleri çok azdı çünkü elbise yavaş yavaş kırmızı oluyordu.

Hayır! Hayır! Hayır! Tekrar olmaz bu sefer kaldıramam.

Birinin yardıma gelmesi gerekiyordu birinin beni buradan çıkarması gerekiyordu. "Yardım edin! Kimse yok mu? Biri yardım etsin!" Boğazımı yırtarcasına bağırıyordum fakat kimse gelmiyordu. Pare abla! O beni kurtarırdı. O bana yardım ederdi. "Pare abla, Pare abla yardım et! Pare abla n'olur kurtar beni buradan!"

Ses yoktu. Ne kadar bağırsam da cevap gelmemişti. Başımı önüme eğdim ve gözlerimi kapattım. Kimse yoktu, yine yalnızdım. Kimse gelmeyecekti. Gözlerim dolmaya başladı. Umudum tükenmişken kapının ardından gelen ayak sesleriyle başımı eğdiğim yerden hızlıca kaldırdım.

Pare ablam gelmişti o beni kurtaracaktı.

Kapı açıldı, içeri giren bedenle geriye kaçmaya çalıştığımda sırtım yatak başlığına yaslandı aynı zamanda kelepçelerden yüksek bir ses çıktı.

Pare ablam gelmemişti o beni kurtaramayacaktı.

Gelen Somer Ak'tı. Ruhumun ve bedenimin celladı olan adam tam karşımdaydı. "Karıcığım, oğlumuz seni çok özlemiş sesini duyunca yanına getirmek istedim." Bu kelimeler dudaklarından çıkana kadar yanındaki erkek çocuğunu fark etmemiştim.

Yanında dokuz-on yaşlarında bir erkek çocuğu vardı.

Yanında benim oğlum vardı.

O, bana benziyordu. Açık mavi gözleri parlak, simsiyah saçları düzdü. Teni bembeyazdı, kopyam gibiydi. Gördüklerim karşısında titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. Onun hiçbir özelliğini üzerinde taşımamak için bana benzemiş gibiydi.

"Anne, beni neden bıraktın?" Gözlerimden yaşlar ardı ardına dökülüyordu. Ben onu bırakmamıştım ki onu benden almışlardı. Kurtaramamıştım bebeğimi. Somer Ak oğlumun yanına diz çöktü. "Oğlum annenin biraz dinlenmesi gerekiyor sen şimdi yukarı çık birazdan geri geleceksin tamam mı?"

Dişlerimi sinirle sıktım. "O senin oğlun değil!" diye var gücümle bağırdım. Oğluma asla böyle seslenemezdi benim celladım onun babası olamazdı.

"Baba söyle anneme bağırmasın." Gözlerim söylediği şeyle hızla ona dönmüştü elleriyle kulaklarını kapatmış dolu gözleriyle bana bakıyordu. Ardından hızlı bir şekilde kapıya dönüp merdivenlerden yukarı çıktı.

Gece'nin KaranlığıWhere stories live. Discover now