Bölüm 26

2K 29 21
                                    

 Günler geçmişti ama aklım, sürekli Yiğit'le geçirdiğim gecedeydi. Ve de Serhan Bey'in bana attığı mesajda. İçerik ne olursa olsun gece 12'den sonra atılan mesajların 'seni sikmek istiyorum.' demek olduğunu bildiğimden istemsizce hevesleniyordum. Ara ara açıp Serhan Bey'in mesajına bakıp kendi kendime mutlu oluyordum. Ki bir erkeğin mesajına bakıp bakıp gülümsemek, dick pic olmadığı sürece daha önce hiç yapmadığım bir şeydi. Yiğit, haklı olabilir miydi? Serhan Bey, cidden bana yanık olabilir miydi? Ama bana yanık olsa niye sevgili yapsın ki? Sonuçta evli olsa boşanmak zor gelebilirdi. Ancak hayatımızda Sevgi ne kadar zamandır vardı? Beni çok isteyen birine engel olamazdı, onu ghostlardı biterdi işte.

 Serhan Bey ise o geceden sonra sanki bana karşı daha soğuk, bana gelince daha bir meşguldü. Aynı yerde çalışmamıza, aramızda metreler olmasına rağmen yüzünü doğru düzgün göremediğim günler oluyordu. İşlerinin yoğunluğu yüzünden öğle yemeğini ya masamda yalnız yiyor ya da Yiğit ofis günündeyse onunla yemeğe çıkıyordum. İş çıkışı da vakit buldukça Yiğit'in evine gidiyordum. Onun ekibi, hibrit çalışıyordu. Ancak evden çalıştıklarında stajyer de bazen Yiğit'in evinde oluyordu. Mesai yaptıklarında şu velet bir an önce gitse de Yiğit'le başbaşa kalsak diye bekliyordum. Gerçi stajyeri de suçlayamam, benim de patronum Yiğit olsa ben de evinden çıkmazdım. Stajyer de fena parça değildi tabii. Acaba Yiğit, onu nasıl buluyordu? 

 Yiğit'in bir üçlüye çok da karşı olduğunu sanmıyordum. Çünkü bana anlattırdığı hikayelere, zaman zaman o dönemki İngilizce hocamız, basketbol takımından birileri, eski sevgilisi vb. de dahil oluyordu. En çok o zamanki sevgilisi tarafından sınıfta basıldığımız hikayeyi seviyordum çünkü bu fanteziye Cansular sağ olsun bayağı bir alışıktım. Sadece fantezide bile olsa bir kadına oral yapmayı sevmiyordum. Onun dışında bir hoca tarafından kütüphanede yakalandığımız hikaye de oldukça heyecanlıydı.

Keşke ofiste Serhan Bey tarafından da basılsak... sonra o bize çok kızsa... sonra beni cezalandırmak zorunda kalsa... şöyle masasına yatırıp sertçe siktikten sonra da aynı geçen günkü mesajında olduğu gibi endişelense... "İyi misin? Çok acımadı değil mi canın?" diye sorsa... Of ya! Tek istediğim patronumun düşman gibi sikmesi, sonra da benim için endişelenmesi, beni önemsemesiydi. Bir taraftan da Yiğit'le harika bir seks hayatım varken bir mesajdan ve Yiğit'in imalarından bu kadar anlam çıkarmam ne kadar normaldi? Çalışanına değer veriyordu belki de sadece. Serhan Bey'e azıyordum evet ama Yiğit gibi bir dikkat dağıtıcı varken ve beni gayet tatmin ederken Serhan Bey'i düşünmeye biraz olsun ara vermem gerekmiyor muydu? Bana neler oluyordu?

"Merhaba Z, nasılsın?"

Düşüncelerim, gelen kişiyle dağıldı. Tam da bugün görmek istediğim en son kişiydi gelen. Daha doğrusu, her gün görmek istediğim en son kişiydi. Sıkı sıkı topladığı saçı, boğazlı kazağıyla oldukça sade ve şıktı. Yine kendini beje, krem rengine boğmuştu. İnci gibi dişleriyle bana kocaman gülümseyen bu kadına katlanmak benim için çok zordu.

"İyiyim Sevgi hanım, siz nasılsınız?" dedim resmi bir tonda. Umarım suratımdan onu ne kadar sevmediğim belli olmuyordur. Suratımın oldukça asık olduğunu tahmin edebiliyordum çünkü. Bir de istemsizce yaptığım hareketler vardı: onun mütevazı güzelliğine karşı dişiliğimi ön plana çıkarmaya çalışmak gibi. Restoranda yemek yediğimiz gün öyle davrandığımı, Kaan bana söylediğinde fark etmiştim.

"Ben de iyiyim, teşekkürler. Serhan'a gelmiştim de."

"Randevunuz var mıydı?" dedim ifadesiz biçimde. Sanki sevgilisiyle görüşmek için randevuya ihtiyacı varmış gibi. Afallayan suratını gördükten sonra "Kusura bakmayın, alışkanlık." dedim oldukça yapmacık gülümsememle ve imalı ses tonumla. "Serhan Bey, bu aralar çok meşgul de." diye ekledim. Ki bu doğruydu. Özellikle bugün sürekli telefondaydı. Anladığım kadarıyla bir kriz vardı ama neydi? Sadece Serhan Bey'in "Bir stajyer yüzünden başımıza gelene bak!" diye sinirle konuştuğuna kulak misafiri olmuştum sabahtan o kadar. Bana hiçbir açıklama yapmamıştı. Şirkette olan krizi bana anlatmıyor diye kırılmam normal miydi? Ben onun asistanıysam bana güvenmesi gerekmez miydi?

DOYUMSUZWhere stories live. Discover now