Birinci Bölüm "Rui Nakamura"

128 15 2
                                    

> Birinci Kısım

— Perde nerede? Diye sormuştu Mei-Mei.

Herkes bir anda birbirine bakmaya başlamıştı. Utahime olaydan habersizdi, bende olaydan habersizdim tabii ki. Çünkü Mei-Mei, Utahime ve ben görevdeydik. Peki bunlar nasıl oldu?

2 gün öncesine dair bir flashback!

— Orası aslen yerel bir barbekü zinciri işleten bir sahibinin malikanesiymiş. Ama geçen Temmuz, deli dana hastalığı yüzünden, barbekü şirketi yıkıcı bir darbe aldı. Ailecek, borçları yüzünden intihar ettiler. O zamandan beri malikâne, perili bir ev haline geldi, dedi Utahime ve ardından bir iç çekmişti ön koltuktan.

Mei-Mei arka koltukta oturuyordu. Ben ise arabayı sürüyordum.

— Duyduğuma göre bir sürü sivil insan o eve gidip cesaretli olmaya çalışmışlar fakat onlardan haber alınamamış... Dedim. Sesimdeki korkuyu belli etmemeye çalışıyordum.

Utahime göz ucuyla Mei-Mei'ye baktı ve sonra bana baktı.

— Son zamanlarda bu tarz olaylar çok yaşanmaya başladı... Ve biz Jujutsu büyücülerin işi büyüdükçe büyüyor. Özellikle sen Rui, dedi Mei-Mei sakince.

Sağ elimi direksiyondan çekip işaret parmağımla kendimi işaret edip şaşkın bir yüz ifade yaptım. Utahime yüz ifademi komik bulup kıkırdamıştı. Mei-Mei telefonunu kapatıp bana baktı.

— Evet sen Rui. Senin sınıfın daha belirlemediler normalde. Satoru ve Suguru ile aynı sınıfta olacaktın fakat. Yaga-kun, Shoko'yu seçti. Neden bilmiyorum. Shoko yerine sen olsan daha iyi olabilirdi. Sonuçta, Satoru ve Suguru'nun gücüne erişebilecek bir potansiyelin var. Senin sivil bir aileden geldiğin tahmin ediliyor. Fakat annenin ve babanın bir büyücü olduğu söylentisi de var. Cidden inanılmaz, dedi Mei-Mei ciddi bir ses tonuyla.

İç çektim ve konuşmaya başladım. Biraz utangaçlık vardı ses tonumda.

— Doğrudur... Ailemi daha göremeden ailem öldü ve yetimhanede büyüdüm sonuçta. Fakat 16 yaşımda Jujutsu Lisesi'ne geleceğimi hiç düşünmemiştim, dedim.

Utahime bir elini omzuma koyup beni avutmaya başlamıştı.

— Hadi ama... Bence şanslısın! Kendi adına sevin ve o salak Satoru'dan daha güçlü ol.

Üçümüzde kahkahayı basmıştık. Ve bir süre sonra görev yerine gelmiştik. Dışarıda yağmur yağıyordu sanırım.

— Sanırım şemsiye almamız gerekiyor. Bagajda olması lazım, dedi Utahime.

Ben başımı evet dermişcesine salladım ve üçümüz arabadan çıkıp bagajı açmıştık. Fakat 2 tane şemsiye vardı

— Siz ikiniz aynı şemsiyeyi kullanın. Ben bunu alacağım, demişti Mei-Mei bir anda.

Utahime ve ben şok geçirmiştik fakat katlanmak zorundaydık. Mei-Mei, şemsiyeyi almıştı ve yürümeye başladı. Bende şemsiyeyi açıp Utahime'yi koluma geçirmiştim. Ondan daha uzun olduğum için ben tutuyordum şemsiyeyi. Yürümeye başlamıştık. Mei-Mei gene telefonuyla uğraşıyordu. Biz ise sadece birbimizle bakışıyorduk. Daha sonra Utahime'nin boynuna inip onun kulağına fısıldayarak,

— Bu ev çok korkunç gözüküyor. Kıçımızı kurtarabilirsek ne mutlu bize, demiştim korkudan.

Utahime'de korkmuş gibiydi ve sadece başını sallayarak onay verdi. Eve varmıştık ve şemsiyelerimizi kapatıp eve girdik. Mei-Mei hele şükür telefonunu kapatmıştı ve bize doğru döndü.

İsim daha belirlenmedi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin