Kuzenim İskender

2.1K 89 0
                                    

"Şaka demiyorum. Burada sadece seni tanıdığım için bunu sadece senden isteyebilirim."

"Hatun ne kadar kolay söylüyorsun. Ekmek ister, su ister gibi. "

"Duymamış gibi yap." Reddedilince utandım. Yorganı kafama çektim.

Bir süre sonra yatağımdan doğrulup onun yorganının yanına oturdum.

"Yine ne var?"

Kulağına doğru eğilip fısıldayarak, "O zaman bana küçük bir ev ayarla, bir de bana kimsenin dikkatini çekmeyecek bir hikaye bul. "

O da yatağından doğrulup, "Aslında seni dilsiz bir kadın buldum diye imarathaneye bırakacaktım."

"Ben kedi miyim köpek miyim? Bırakılacak birşey miyim acaba? İnsanım ben!"

"Ben öyle demek istemedim ama burada kimsesiz kadınları oraya bırakırlar. "

Ertesi gün,

"Hatun uyan, beni saraydan çağırmışlar galiba atama yerim belli oldu. Ben gidince arkamdan kapıyı kilitle. "

Akşama kadar bekledim gelmedi. Odadan da çıkamadım. Yemekte yemedim. Nerede bu? Hemen de unuttu beni.

Artık karnım guruldayarak aç aç uyuyacaktım ki yavaşça kapı açıldı. Elinde ufak bir tepsi ile İskender geldi. Tepsiyi masaya bıraktı. Onu görür görmez yatağımdan kalkıp ona sarıldım. Kafamı da göğsüne gömdüm. Fısıltıyla, "Nerede kaldın Çelebi. Seni çok bekledim." O da şaşırmıştır herhalde. Bu 21. yüzyıl kızları ne utanmaz arlanmaz oluyor demiş midir? "Beni unuttun sandım. Hatta bensiz gittin bile sandım." Hala onun boynunu bırakmamıştım. Hala fısıltıyla konuşuyordum. O da istemsizce belki farketmeden bana sarıldı.

Sonra birden onun utandığını düşünüp geri çektim kendimi. Yatağa oturup elimle yanıma yatağa otur işareti yaptım. Geldi yanıma oturdu. "Ee Çelebi ne oldu anlatsana hadi?"

"Babam Anadolu Beylerbeyi olacaktı zaten. Ben de buraya Kadı oldum. Normalde daha uzağa verebilirlerdi ama karımın mezarı burada. Padişah beni payitahtan ayırmıyor. Sinop'a giderken de gitmemi istemedi ama buradan ayrılmak bana iyi geldi.

"Padişah ne ince fikirliymiş."

Kafamdan padişahları saydım. "Şuan padişah, İbrahim mi peki?"

"Evet. Sizin devirde tarih de mi öğreniyorsunuz?"

"Ben tarihe çok meraklıyım. Hatta Topkapı Sarayı'nı kaç kere gezdim bilmem. Buraya geldiğim gün de Mısırlı Paşa Konağı'ndaydım. Sanırım orası burası. "

"Evet bu konağın adı Mısırlı Paşa Konağı. Eski sahibi, Mısır Valisi Mısırlı İskender Paşa'ymış. Payitahta gelince babannemin ablasıyla evlenmiş. Daha sonra tekrar Mısır'a Beylerbeyi olarak dönünce, bu konağı babanneme bırakmışlar. 350 yıl boyunca ayakta mı kalıyor yani?"

"Adın ondan mı geliyor?"

"Evet."

"Bu arada neden şaşırdın? Burayı Sinan'ın öğrencisi yapmış. Sinan'ın ve öğrencilerinin eserleri yüzyıllardır ayakta."

"O kim?"

"Mimar Sinan"

"Tamam şimdi oldu."

"Babanlar ne zaman gidecek?"

"Birkaç gün sonra gidecek."

Düşüncelerle uyumaya çalışıyordum. İbrahim padişaha o zaman kanlı savaşlar oluyordu. Bir çok toprağı veriyorduk. Hatta Anadolu insanı kılıçtan geçiriliyordu. Gerçekten tam zamanında gelmişim. Hep kaos beni bulur zaten!

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Where stories live. Discover now