12: Umut

50 7 6
                                    

Yine yapacağımı yapmıştım. Şimdi yanımda hareket etmeyen ve kanlar içinde duran vücudun karşısında oturuyordum. Bir an önce gitmem gerektiğini biliyordum ama vücudumu hareket ettiremiyordum.

Derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Elimden geldiğince o cansız bedene bakmamaya çalışıyordum. Uyandığım odaya girdim ve kenarda duran çantamı aldım. Çantayı karıştırdım ama telefonumu bulamadım.

İstemeye, istemeye hareket etmeyen bedenin yanına gittim. Eğilerek baktım, aynı pozisyonda duruyordu. Onu iterek arka cebinden telefonunu alıcaktim ki bu vücuda daha fazla dokunmak ve iz bırakmak istemedim.

Çıktığım odadan tekrar girdim ve elimi kapatacak bir bez parçası gibi biseyler aradım. En son artık zaman kaybetmemek için yatağın üstündeki yorganı aldım.

Hızlıca o hareketsiz bedene yönelerek çarşafı ellerimle iyice sıktım ve tekrar ona doğru eğildim. Tüm gücümle onu yan tarafa çevirdim. Arka cebinde iki telefon vardı, biri benim diğeri onundu. Kendi telefonumu aldım. Onun telefonunu da aldım aklıma ilk gelen şeyi yapıcaktım. Ambulansı arayacaktım. Kendi içimi rahat ettirmek için en iyi çözüm olurdu. Tam onun telefonunu aldım ve numaraya tuşlayacakken bir anahtar sesi işittim.

Hemen ezbere bildiğim odaya girdim. Bir çıkış yolu aramak için etrafıma bakındım. Pencereye yönelecekken, pencerenin yan tarafında olan masanın üzerinde siyah deri olan cüzdanı fark ettim. Kaçıcaktım ama yanımda bir kuruş bile yoktu. Düşünmeden hemen cüzdanı çantama koydum. O sırada yüksek seste biri bağırıyor ve yakınıyordu.

Duyduğum ses bir erkeğe aitti." Abi,abi kendine gel noldu böyle abi." Diyerek yakınıyordu. Hemen camı açtım. 2. Katta olmamıza rağmen o kadar yüksek olmayan mesafeden, pencereden atladım. Etrafıma bakarak evi çevresindeki duvarları farkettim. Duvarlar bı tık işi zorlaştırıyordu. Biraz evin arka tarafına ilerledim orda bir arka kapı gördüm.

Hemen oraya yönelerek, hızlı adımlarla kapıyı açıyordum ki bir el silah sesi geldi. Beklemediğim için ve aynı zamanda korktuğum için ağzımdan bir çığlık kopmuştu. Arkama baktığımda biri yoktu. Belliki şüphelenmişlerdi benim yani katilin uzaklaşmadığından.

Kendimi belli ettiğimin farkına vararak hemen kendime geldim ve bu ormanımsı olan yerde hemen koşmaya başladım. Eğer yakalanırsam polisden değil, öldürdüğüm adamın elinin uzunluğundan korkuyordum.

Koşmaya devam ediyordum ve tek gördüğüm şey ağaçlardan itibarendi. Arkama bakmaya korkuyordum sadece ilerlemeye çalışıyordum. Bir ses işitene kadar durmadan ilerliyordum.

Adımlarım durdu. Ambulansın sesi duyuldu. Korktuğum yere, o eve döndüm. Sadece ambulansı görüyordum. Sedyeyle beraber koşan 2-3 görevli evin içine girmişti. 10 dakika boyunca ya görevliler geliyordu ya da ev sakinleri. En son artık dayanamayıp ilerleyeceğim sırada, kapı açıldı ve sedyenin üstünde onunla beraber çıkmışlardı.

Hareketsizdi ama ağzında oksijen maskesi takılıydı. Bir şeyi çok iyi biliyordum annem yüzünden. Biri öldüğünde onu siyah torbaya koymazlar mıydı?

Ne yani bu adı herif yaşıyor muydu? Sedyeyi ambulansa yerleştirdiklerinde arabayı çalıştırıp gitmişlerdi. Duyduğum sesin sahibi olan adam arabaya binerek ambulansın arkasından gitmişti.

Onların ilerlediği yoldan ilerlersem belki de anayola çıkabilirdim. Ben evin arka tarafından çıkmış bir düzlüğe yürürken, karkaşa çıkardığım evin arkasında olan biten her şeyi izlemiştim.

Etraf sessizleşince hemen arabaların olduğu yönden yürümeye başladım. Ne kadar hızlı yurusem, koşsam da kimse beni yakalayamazdı belki ama anayola çıkmam ne kadar sürerdi bilinmezdi.

2 saat sonra

Yürü yürü bitmeyen yol sonunda bitmiş, önümde insanlar, dükkanlar vardı. Bir yandan mutluydum bir yandan da üzgün. Mutluydum çünkü kurtulmuştum ve özgürdüm. Üzgündüm çünkü o kadar kötü şeyler yaptığım bu hayatta şuan yüzüm gülüyordu. Belkide şurda suçsuz günahsız gezen insanların hakkına giriyordum kim bilir.

Yağmur yağmaya başlamıştı. Herkes evine koşuşturmak için hızlı hızlı yürüyordu. Ben ise yağmurun tadını çıkarıyordum. Hava kararmış, saat geç olmuştu. Hemen bir durakta oturdum ve çantamdan o evden aldığım cüzdanı çıkardım. Normalde böyle bir şey yapacak biri değildim ama hayat şartları...

Cüzdanı açtım 3-4 tane kredi kartı vardı. Bunları kullanırsam nerde harcama yapıldığını araştırıp beni bulabilirlerdi. Kağıt para var mı diye bakarken, bir sürü kağıt para olduğunu gördüm. Ağzım biraz açık kalarak bakmıştım paralara. Paraları karıştırırken cüzdanın içinden bir şey yere düşmüştü.

Bir kağıttı. Yerden aldığımda arkasını çevirdim. Bunun bir kağıt değil, fotoğraf olduğunu gördüm. Genç bir kızın fotoğrafı vardı. Altta tarih yazıyordu. Baktığımda tarih bana çok tanıdık geldi. Annemin vefat etmeden 3 gün öncesinin tarihiydi.

Fotoğrafı saygıyla cüzdana geri koydum. Arslan'ın bahsettiği kız kardeşi bu olabilir miydi? Ama kendi söylerken duymuştum. Beni kandırmıştı. Bu da onun yalanlarından biriydi ama yinede fotoğrafı düzgünce cüzdana koydum.

Oturduğum duraktan kalktım. Karşı kaldırımda ki bir dükkana girdim ve kalabilecek bir yer olup olmadığını sordum. İlerde sağdan dönersem bir otel olacağını söyledi. Adamın dediğini yaparak yürüdüm. Önüme çıkan otele girdim.

Orda oturan adama kafamla selam verdim.

" Boş odanız var mı? "

" Tabi ki hanımefendi. " diyerek arkasını döndü anahtarların asılı olduğu yerden bir anahtarı elime tutuşturdu.

" Günlük ne kadar? "

" 600 efendim. "

Çantamdan cüzdanımı çıkardım. İstediği miktarı uzattım. Parayı cebime attıktan sonra bana döndü.

" 2. Kat 3. Daire "

Kafamı sallayarak onayladım. Yukarı kata çıktım. Odamın olduğu kapıyı anahtarla açtım ve içeri geçtim. Büyük bir yatak, küçük bir banyo, bir masa ve bir televizyondan ibaretti. Yatağımın dibinde ise pencere vardı. Hava yağmurluydu ve olduğum yerden dışarısı çok güzel gözüküyordu. Çantamı masanın üzerine koydum. Çantamın içinden bir iki kıyafet alarak ıslak kıyafetlerimden kurtuldum.

Rahatlayarak kendimi yatağa bıraktım. Çok şey yaşamıştım ve seri katilliğe gidiyordum resmen. En tuhafı ise polislerin beni arayıp bulamamasıydı. Aklıma Arslan geldi. Eğer yaşıyorsa ne yapacağımı gram bilmiyordum. Bir umut olmasını bekliyordum sadece. Bunları düşünürken gözlerim ağırlaştı ve kendimi uykuya bıraktım.

Yorumlarınızı bekliyorum okuduğunuz için teşekkür ederim:))

Kan Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin