yıldızlar arasındaki ölü dünya

305 41 9
                                    

Yıldızlar arasındaki bu ölü ve sıkıcı dünyada, bir yaşam sebebi bulduğumu düşündüğüm her an, onun bir gün ellerim arasından kayıp gideceğini hatırlayıp henüz hiç tutamadan bıraktım hepsini; sonsuz vazgeçişlerimden biri hâline geldiler yalnızca, bense hiç sarılamadan öldüm onlara.

Peki ya ben kimdim onlar için? Benim hiç tutmadan bıraktıklarımdan biri olan o, onun asla vazgeçemediği ben, nasıl biriydim ki gözlerinde onun benim için öleceği kadar? "Senin için ölmek istiyorum." Dediğinde "Benim için ölme." dedim o gün ona. "Ben ölmeye değer biri miyim sence?" Güldüm saygısızca, sorular faydasızdı, cevabı olmayan sorular aptalcaydı, koruyamadığım bu dengesiz dengelerimi tamamen bozan karşımdaki adamın yüzündeki silik gülümsemeden anlamıştım faydasız olduğunu.

"Ölürüm..." Dedi bana o da aynı saygısızlıkla, gözlerinde turlayan gözlerime bir kere bile değmeyen arsız bakışları parmaklarıyla şakaklarımdan geriye ittiği koyu saçlarımda dolanıyordu. "Eğer bu senin yaşayacağın anlamına geliyorsa." Kucağında hafifçe yükseldiğimde kaşlarım çatıldı, ellerinden biri belimdeyken klozet kapağının üzerinde hareketlendi o da. "Sinirlenme." Dedi sessizce, yerinde doğrulurken kucağından inmeyeyim diye kasıklarımdaki elleriyle bacaklarına bastırdı ağırlığımı. "Gerçekleri bilmeye hakkın var." Hafifçe gülümsediğinde gözlerimi devirdim. "Sen olmadan yaşayamayacağımı kendin söylemedin mi?" Diye sordum kısıkça. "Ölmeye cüret edemezsin şimdi." Kaşları havalanırken söylediğim her şey ona keyif veriyor gibiydi, belki de bu hiç konuşmadığımız ve hep sustuklarımızdandı.

"Haklısın." Dedi elleri belime sarılırken, burnunu omzuma gömdüğünde titrek bir nefes verdi; o korkusuz ve kalpsiz Kang Taehyun, bana sarılırken savunmasızdı, yalnızca kollarımda titrerdi bedeni böyle onun da. Parmaklarım usulca gri saçlarına ulaştığında irkildi, beklemediği için belki, ellerim yumuşak saçlarında dolanırken kafasını kaldırıp bana baktı. "Hyung..." Dedi kısıkça, dudakları aralanırken kirpiklerimde turlayan irisleri dudaklarıma düştü, "Seni seviyorum hyung." sıcak parmakları yanağıma tırmanırken aralık dudaklarımda gezdi titrek baş parmağı; duyduğu tek bir söze kanarmış da yıkılırmış ya insan, o gün yıkıldım ben. Saçlarını okşayan parmaklarım yavaşladı.

O gün ona söyleyecek hiçbir şey bulamadım. Sustum. O ise benim susmalarıma alışmış, Kang Taehyun benden bir cevap beklemiyordu. Hiçbir zaman beklemezdi, yalnızca o sever ve yaşatır beni; o ölür, ben yaşarım, yine de karşılığında istediği tek şey beni görmekti. Nerede, nasıl olursa olsun beni görmek yetermiş ona, hep böyle söylerdi. Ben de ilk kez beni sevdiğine inanmak istedim o gün.

"Her gece nereye gidiyorsun?" Diye sordum o akşam ona, söylenenler hiç söylenmemiş gibi kucağında otururken tek sorduğum buydu. O gün ilk defa Kang Taehyun'ın çehresinde gördüğüm, o soğuk ifadesinin yerini belirsizliğe bırakıp bir süre boşluğu seyretmesiydi. "Hyung ayıkken hiç eğlenceli değilsin." Dedi bana alaycı bir şekilde, onun hakkında hiçbir şey bilmemek o gün ilk defa sıkmıştı canımı. Bunca zaman kafama takılmayanlar o akşam takılmaya başladı, o benim hayatımın içinde yaşıyorken ben onunkinin kapısında bekliyordum umarsızca.

"Sorulardan kaçıyorsun."
"Kaçmak istemiyorum." Dudaklarımın içi kanayana dek ısırırken ben, onun gözlerinde gördüğüm soğuk bakış saçlarına tutunan ellerimin gevşeyip omzuna düşmesine sebep oldu. Yine yapıyordu, önünde beklediğim kapısını bana aralayacak sanarken ben; o kilidini çeviriyordu yalnızca, "Hyung yapma böyle, ne bilmek istiyorsun?" kısık ve yumuşak sesi kulağıma değdiğinde başımı çevirdim. "Beni sevdiğini söyleme." Dedim. Ellerim kucağıma düştü, ona dokunmaktan ve bakmaktan kaçarken şimdi, başımı kaldırıp uykulu gözlerimle baktım Kang Taehyun'a. "Ne diyeceğimi bilmiyorum." İşittiği tek bir cümle onu da yıkarmış gibi, yanaklarıma sarılan parmakları gevşedi, düşmek istermiş gibi bekledi bir süre. "Hyung." Dedi sakince, "Senden istediğim tek şey iyileşmen." elleri tekrar sıkıca sarıldı yanaklarıma.

heaven and back, taegyu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin