10

347 33 23
                                    

her bolum yorum istetmeyin cringe oluorm isterken bn demeden siz yapin iste 😢

Her zaman olduğu gibi, her şey boka sardı. Jongin'in düzeleceğine olan inancımı tamamen kaybettim, tabi onunla birlikte yaşam isteğimi ve mutluluğumu da. Bir gecenin içinde onu evimden gönderdim, giderken evde olmadığım için Ciel'i de götürmüştü. Her şey olabileceğinin en kötü halindeydi ve ben delirmek üzereydim.

New York sergisinden bir hafta sonra, burada, Chicago'da olan sergisi için işimi gücümü bırakıp galeriye gitmiştim. Gün boyu ona yardım edip stresinin azalmasına yardım etmeye çalışmıştım. Konuşmasını yaparken gözlerinin içine bakmıştım. Kusursuz bir şekilde geceyi bitirmek üzereydik. Chanyeol'ün de dediği gibi, en gay zevkimi gerçekleştiriyor, bellinimi yudumluyordum. Günün gidişatı beni memnun etmişti. Jongin ılımlı ve uyumluydu. Hiç ayrılmamışız, birbirimizin hayatını talan etmemiş gibi huzurluyduk. Sanat dünyasının önemli isimleri sergiye teşrif etmişler, Jongin'i sevindirmişlerdi. Onu sevindiren her şey beni de sevindirirdi. Bu şekilde eve döneceğimize olan inancım sonsuzdu.

Aptaldım.

Sona bir saat kadar kalmışken Jongin'e ait olan galerinin kapısı açılmış ve içeriye Ryan girmişti. Jongin'de onu gayet mutlu bir şekilde karşılamıştı. Sinirlenmek için kullanılan tüm tabirleri deneyimlemiştim o an. Asfalyalarım atmış, başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş, gözüm dönmüş ve beynime kan sıçramıştı. Gidip Ryan'ı yumruklamadım ve açıkçası bunu istemedim de. Ryan'ın yanında başka birisi daha vardı ve ben bu adamı Jongin'in ona olan hayranlığı sayesinde oldukça iyi tanıyordum. Andrew Garfield denilen bu adam günümüz sanatının en önde gelen isimlerinden biriydi ve Jongin ona aşıktı. Sergilerine katılmak için defalarca kez İtalya, İngiltere ve Fransa'ya gitmiştik. Evimizde ona ait olan bir tablo asılıydı ve yanılmıyorsam o tabloya verdiği parayla bir SUV araba alabilirdi. Ryan denen ucube bu adamı nereden tanıyordu bilmiyorum ama ben Jongin'in sevmediği ve istemediği birisi Hipokrat'ı getirse yüzüne bakmazdım.

Andrew ve Ryan ile yaptığı uzun uzadıya sohbetten sonra gözleri gözlerime değmiş ve yaptığı hatayı fark etmiş gibiydi. Onun için yaptığım onca şeyden sonra oldukça manidar bir teşekkür olmuştu bu. Ceketimi almak için galerinin arkasına giderken peşimden geliyor, bana adımla sesleniyordu. Jongin'in odasına girip çantamı, ceketimi ve telefonumu aldım. "Sehun." diye girdi odaya. "Ne olursun bir dur!" elimdekileri yere fırlatıp döndüm ona. "Ne var Jongin? Şimdi hangi bahanelerini sıralayıp kandıracaksın beni? Benimle böyle oynamadan bıktım usandım artık."

"Andrew ama Sehun." dedi ağzının içinden. "İdolüm olduğunu biliyorsun!" yerdeki eşyalarımı aldım daha fazla onu dinlemeden. "Bildiğim tek şey senin ilişkilerde bok gibi olan bir bencil olduğun." tam odadan çıkmak üzereyken geriye döndüm, peşimden geldiği için dibimdeydi. Gözlerine baktım ve işaret parmağımı yüzüne doğru kaldırdım. "Siktir olup gidiyorum, eve gittiğimde ne seni ne de bir çöpünü görmek istemiyorum. Karşıma çıkma bundan sonra da, hiç olmadığı kadar yakarım canını." hışımla çıktım odadan. Galerinin içindeki insanları yararak çıkışa doğru ilerliyorum ki yeniden tuttu kolumdan.

"Yalvarırım gitme, konuşalım!" kolumu yeniden ve daha hızlı bir şekilde elinden kurtardığımda sertliğim yüzünden o da geriye doğru yalpaladı. "Senden zor bir şey istemedim Jongin." sesimle insanlar bir bir bize dönmüştü. Kapının tam önündeydik, öbür elim kapı kolunda duruyordu. "Sikeyim! Senden canını istemedim. Senden istediğim birkaç şey vardı, basit şeyler. Her fedakarlığı yaptım, herkese karşı çıktım, senin için ailemden vazgeçtim. Bu mu bana verdiğin karşılık? Bu mu senin sevgin?" gözleri dolmaya başladı ve benim de canımı yakan bir şey gerçekleşti. Ben o gün orada ilk defa Jongin'in göz yaşlarına üzülmedim. Ağlayıp iki gün sonra aynısını yapıyordu. "Ağlama." dedim dişlerimin arasından. "Bıktım timsah gözyaşlarından. Ben senin için canımı verirdim, bana verdiğin karşılığa bak." halen parmağımda duran yüzüğü yeniden ve bu kez tamamen çıkardım.

the cat misses | sekaiWhere stories live. Discover now