ALINTI

8 1 2
                                    


Bakıyorum yaşattığım sebep olduğum yıkıma sebep olduğum canlara o günden sonra nefret ettim yeşilden siyahtan ve kendimden
Buna rağmen bir lanet gibi hep üstümde taşıdım
Yeşili de siyahı da...

1 buçuk yıl önce...

Bir yandan yıkılmış enkazın toz toprağı burnuna yakıcı bir acı verirken gördüklerinin acısı gözlerine yansıyordu gözlerindeki buğlar akmak için her saniye isyan etmesine rağmen direniyor patlamanın sesi kulaklarında çınlıyor yıkılan eski bina yüzünden oluşan toz ve toprak görüşünü zorlaştırıyordu.

Adımları yavaştı hayır! Bu yavaşlık bacağı dakikalar önce enkazın altında sıkıştığı için değil göreceklerinden ötürüydü.

Korkuyordu

O kendisini tanrı diyen adama diz çöktürmüştü ama şimdi göreceklerinden korkuyordu.

Niyari'yi tek başına yakalamış timini sivillerin bulunduğu depoya yolamıştı.Bilemezdi timini ölüme yoladığını...

Yüzü alnından aldığı yara yüzünden kana bulanmış toz toprak da tuzu biberi olmuştu.
Attığı her adımda ayağına saplanan sancı onun işini daha da zorlaştırıyordu.

Gördüğü insan uzuvları adımlarını durdurmuştu.
Kardeşinin de var mıydı bir parçası burada? Peki ya Dicle? 1 ay sonra düğünleri olacaktı. Ona bir şey olursa kardeşini nasıl teselli edecekti?

Peki ya kardeşi o da bu enkazın altında değil miydi? Nasıl taşınırdı bu vicdan azabı bu keder,bu acı

nasıl taşıyacaktı bu yükü?

Kulağında çınlayan sesler umurunda değildi.Hiçbir şey umurunda değildi.Sadece sebep olduğu yıkıma bakıp son gücüne kadar çığlık atmak, göz yaşlarını bu enkaza akıtmak istiyordu.Ama buna bile hakkı yoktu.

Maral Demirel'in ağlamaya bile hakkı yoktu.

Molozların altındaki telsizden generalin sesi çınlıyor, sesleri algılayamıyordu. Kimin telsiziydi ki?

Çağrı'nın mı,Yalçın'ın mı,kan kardeşi Dicle'nin de olabilir, Derya'nın da olabilir ya da Barbaros'un

Kesin sorumsuz Barboros'undur. Buradan çıktıklarında ona bir ceza vermeliyim diye düşündü. Barborosun her defasında kendine zimmetli eşyaları kaybetmesi Maralı çok kızdırıyordu.

"Demirel!!! Durum raporu ver, neler oluyor?"

Maral topallayarak bina kalıntılarının arasından telsizi eline aldı.

"Demirel iyi misiniz?" telsizi hissiz bir şekilde elinde tutuyor,ne cevap veriyordu ne de elinden atıyordu.Sadece izliyordu.

"Destek ekip yolluyorum Demirel, ses ver bu bir emirdir." Emir ne boş bir kelimeydi onun için.

"Maral kızım ses ver bana"

General nadiren resmiyeti kaldırır ona ismiyle seslenirdi. Maral kendi ismini ondan duyunca telsizin düğmesine basıp yüzüne yaklaştırdı.

Daha fazla tutamadı yaşlarını izin verdi akmasına.

"General dede burası kan kokuyor, burası kardeşlerimin kanı kokuyor. Bir şey yap ihtiyar.
Ben bu kokuyu hiç sevmedim."

Derya öldü.

Benim yüzümden

Barboros öldü.

Benim yüzümden

Dicle öldü.

Benim yüzümden

Yalçın öldü.

Benim yüzümden

Bir şehir yıkıldı.

Benim yüzümden

Ben Maral Demirel.Bir şehir yıkıldı, insanlar çocuklar öldü ve ben hâlâ ayaktayım.

Söyleyin Ben neden hâlâ ayaktayım?

KISKAÇ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt