20 : benim tek bir şeye ihtiyacım var

3.4K 520 439
                                    

evet,en son minho hocamın elini sürekli bacağımda gezdirmesinin üzerinden tam dört hafta geçti.bu dört hafta içerisinde minho hoca dört kez daha derse geldi fakat hiç ilki gibi değildi.

espri yapmıyordu,temasta bulunmuyordu.sadece dersini anlatıyor ve gidiyordu.

belkide normal bir hocanın yapması gereken budur?ama bilmiyorum işte.bana hoca gibi hissettirmiyor asla.yaşadıklarımızı göz önünde bulundurursak gerçektende öyle aslında,bence tabii.

ara sıra düşünüyorum,acaba oda yaşadıklarımızı göz önünde bulundurunca bana öğrenci gibi bakabiliyor mu diye.sanırım bakabiliyor,yani dört haftadır takındığı tavırlardan belli bu.

tam yarım saat sonra minho hoca gelecekti zaten,ve ben az önce arkadaşlarımın gazına geldim.neden böyle davrandığını soracaktım.

çünkü ondan gerçekten hoşlanıyorum ve o bunun farkındaysa,üstüne de sevgilisi varsa ondan uzaklaşmaya çalışacaktım.

jeongin olmadığını söyledi,ama belki bunu bana kendisi açıklamak istemiyor olabilir,yada abisi ona söylememiş bile olabilir.

telefonumun çaldığı anda,minho hocanın aradığını gördüm.açtığım gibi konuştu oda."jisung,ben daha fazla sana özel ders veremeyeceğim sanırım"

elbette bunu beklemiyordum ancak pes etmeye niyetim yoktu,edemezdimde zaten."hocam." dedim sesimin titrek ve kısık çıkmasına özen göstererek.

"ben çok kötüyüm şuan,dersi bir yana bırakıp beni hastaneye götürebilir misiniz?annem endişelenir diye arayamıyorum" telefonun yüzüme kapanmasıyla ilk defa bu kadar hayal kırıklığına uğradığımı hissetmiştim."bu sefer pes etmesemde başaramadım,vay be" dedim kendi kendime.

yatakta öylesine uzanıp krem rengi,yavaş yavaş soyulan tavanı izledim öylesine.o an ne düşünüyordum gerçekten hatırlamıyorum,daha neler olduğunun farkında bile değildim.

kısa bir süre uykuya daldığımı hatırlıyorum sadece,gözlerimi ise kapının yüksek sesle yumruklanmasına açmıştım.

zaten uyku sersemliğimde üzerimdeydi,ne olduğunu algılayamadan koşarak kapıyı açtım.

"tanrım..iyisin" minho hoca kapıda ellerini yüzüne örttü."yalan söyledim" dedim sadece.minho sadece baktı bana."eskisi gibi değilsiniz" gözlerinin içine baka baka söylemem etkili oluyordu sanırım,başka yöne çevirdi bakışlarını.

"neyse,iyi olduğunu gördüm.iyi geceler jisung" kolundan tutup gitmesini engelledim."içeri girebilir misin minho hyung?lütfen" minho derin bir nefes aldı ve beni kırmadan içeri geçti.ayakkabılarını çıkarıp odama girdi ses çıkarmadan.bir hafta önce aldığım edebiyat test kitaplarını çıkarıp rastgele soru çözmeye başladı.

"bana ders anlatman için içeri girmeni sağlamadım,minho hyung." sertçe yutkundu."başka ne için olacaktı?" korkuyordum,konuşmanın sonu nereye gidecek asla belli değildi.

"bana öğrenci gözüyle bakabiliyor musun?" minho kalemi eline alıp yavaşça çevirmeye başladı,göz teması kurmuyordu benle."elbette." dedi titrek bir nefesle."başka bir gözle bakamam zaten."

"gözümün içine bakarak söyle" minho onaylamaz sesler çıkardı."jisung,amacın ne bilmiyorum ama yeterlidir bence.gidiyorum ben" kapıya yöneldiğinde hızla ona sardım  vücudumu.

başımı göğsüne gömdüm öylesine."benim tek birşeye ihtiyacım var." derin bir nefes aldım."eskisi gibi olmanızı istiyorum,hocam olmayacak şekilde" bakışlarımı gözlerine sabitledim.ondan bir adım bekledim ilk önce.

beklediğim adımda geldi zaten,bir eli bel hizamda duruyor,diğeri ise kalçamda duruyordu.ikimizinde göğsü hızla kalkıp iniyordu,bu ortamı dahada gerici yapıyordu.

"siktir" dedi."ne yapıyorum ben?" beni incitmeyecek şekilde ittirip hızla ilk odamdan,sonra dış kapıdan çıktı.

bu atağı beklemediğim için engelleyemedim bu sefer gitmesini.hıçkırıklara boğulmadan önce sadece kapıya baktığımı hatırlıyorum,sonrası karanlık zaten.

&

bugun kahır

call out my name ✓Where stories live. Discover now