twelve: ★

440 63 46
                                    


Genç adam bindiği taksinin şoförüne parayı uzatıp arabadan indi. Son bir kez taksiye baktıktan sonra kafasını sahilden tarafa çevirdi. Orada oturmuş bir beden gördüğünde hemen tanıdı onu, Han'dı.

Adımlarını o yöne çevirerek ilerlemeye devam etti. Ayak sesleri kumlardan duyulmasa da hafif bir 'hışırtı' gibi ses duyuluyordu. Han da bunu hissetmişcesine başını arkaya çevirdi.

Minho yaklaşırken geldiğini görmüş olacak ki hafifçe gülümsedi. "selam" aynı şekilde gülümseyip "selam, nasılsın?" diyerek yanıtladı Minho

"İyi galiba" soğuk ve çatlamış dudaklarıyla diyebildi sadece, Minho ise merakla "Peki canını sıkan ne?" diye sordu.

Han'ın gözleri yine uzaklara daldı daha sonra gözlerini tekrar Minho'a çevirdi yavaşca ağzını araladı ama yapamadı, sanki anlatmak istiyordu ama bunu engelleyen bir şey vardı.

Minho, karşısındakinden bir adım gelmeyince "Eğer anlatmak için uygun değilse anlarım sorun değil. Sadece bunu sorun etme ve şuan ne yapmak istiyorsan onu yap." dedi.

Han, bu sözlerden sonra Minho'a yanaşıp kollarını yanındaki bedend sarıp öylece bekledi ve söze şöyle devam etti

"Sadece biraz böyle sarılabilir miyiz?"

Minho da kafasıyla onaylayıp bir elini Han'ın kafasına koydu ve okşamaya başladı. Ardından Han gözlerini kapatıp denizin kokusunu derince içine çekti.

İkisi de gayet sessizken arkadan "Lannnn" diye bir bağırış gelmesi ile şaşkın bir şekilde arkalarına döndüler, Changbin'i görmeleri ile hemen ayrıldılar çünkü onun diline düşmek isteniyorlardı ve ikisi de bunu biliyordu.

"La bunlar burada sevişiyorlar gelin geliinnn" diye tekrar bağırdığında arkadan hızla bu yöne doğru koşan Hyunjin'in de sesi duyuldu. "Ne diyorsunnn" ardından sırasıyla Chan ve Felix'in de sakin bir şekilde yürümeleri görüldü.

Hepsi şimdi ikisinin de başında bekliyor ne yaptıklarını neden burada olduklarını sorguluyorlardı. Zaten gergin olan Han bir de bunun üstüne biraz daha stres yapmıştı çünkü onları daha tamamen tanımıyordu ve ilk defa bu ortamda yüz yüze konuşma fırsatları olmuştu.

Minho bir sözüyle hepsini susturduktan sonra Han'ı ufak bir süzdü ve ardından konuşmaya başladı. "Bakın sakin olun çünkü düşündüğünüz gibi bir şey yok sadece biraz hava almak istedik."

Söylenenlerden sonra Changbin'in tek kaşı havaya kalktı. "İstediniz?"

Minho bıkkınlıkla bir iç çekti. "Yani evet Jisung hava almak istedi ve bende ona eşlik ettim, ne olmuş yani? Arkadaş arkadaşa kafa dağıtamaz mıyız?"

Bu sefer söze Hyunjin atladı. "Eyi be tamam öyle olsun."

Daha sonrasında Chan Felix'e kal göz işareti yaptıktan sonra ikiside ayaklanıp geldikleri yöne doğru ilerlemeye başladılar. Kimse ne olduğunu anlamamıştı ama fazla da sorgulamamışlardı.

- Han'ın ağızından

Birkaç dakika sonra ellerinde dolu poşetlerle döndüklerinde içlerinde neler olduğunu oldukça merak etmiştim.

Poşeti sonunda açtıklarında içerisinde gördüğüm birsürü atıştırmalık abur cubur yiyeceklere ufak(büyük) bir sevinç yaşadıktan sonra hepsini gömmeye başladık.

Bir süre sonra sohbet oluşmaya başlamıştı zaten hem sohbet ediyor hem de alınan şeyleri yiyorduk. Böyle şeyler beni çok mutlu ettiği için anında moralimin bozukluğu geçmişti tabi.

"Ya olum diyorum ki bir akşam valo vs mi yapsak takımca, hem Jisung şu arkadaşlarını da çağırırsın ne dersin?" bu sefer ortaya fikir atan kişinin Chan olmasıyla şaşırmıştım çünkü dışarıdan suskun bir tip gibi görünüyordu.

Sparks of love | Minsung - TextingWhere stories live. Discover now