•𝓔𝓹𝓲𝓼𝓸𝓭𝓮 /𝓒𝓵𝓪𝔀 •

124 7 88
                                    

-----------------------------------------------------
"Şu aralar, nefes kesilir ara sıralar
Ateşkesi sevmez içtiğim sigaralar
Aklımda yer yok, dolu bütün odalar"
-----------------------------------------------------

𝐶𝑎𝑔𝑎𝑛 𝐸𝑓𝑒 𝐴𝑘 /

Şakaklarımı ovalayarak sırtımı duvara yasladım. Müzik kafamın içinde gümbür gümbür çalıyordu sanki, bir yandan Berat'a söylenirken bir yandan haluk hocaya bakıyordum, aşırı mutluydu şuan.

Berat benden alacağın olsun bekle sen! Borcum olsun sana.

Gözüm Zeynep ve Yağız'a kaydığında Zeynep bu halimizi gülerek videoya alırken Yağız kendi halinde birşeyler düşünüyordu.
Son ses alçaklara kar yağıyor diye çalan türküyle oynayan Haluk hocaya tekrar baktım, bir yandan türküye eşlik edip bir yandan oynuyordu hâlâ. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ama hiç birinin umurunda değildi, Berat yanıma gelmiş elini omzuma atarken saçlarımı karıştırmıştı o sırada kapı açılıp içeri Pençe'nin öğrencileri girince anlamaz bakışlarımı olabildiğince Berat'a çevirdim, n'oluyordu? Ben ne kaçırmıştım yine? Gece gece artık idman mı yapılıyordu?
"haluk hocam?"

Ona seslenen çocuğu ya duymazdan geldiğinden veya şuan mutluluktan dünya ile bağını kestiğinden hâlâ hiçbir şeyin farkında olmayan Haluk hoca, büyük ihtimalle evet şuan dünya ile bağını koparmıştı.

Benim aksime herkes bunu çok sevinçli karşılıyordu ama bir Allahın kulu da çıkıp benim bu kızın yüzüne nasıl bakacağım veya nasıl bir açıklama yapacağım konusunda benimle beraber kafa yormuyordu! Daha geçen haftalarda onu az kalsın öpeceğim için özür dilemiş bir hafta hadi olsun 10 gün sonra bu sefer gerçekten öpmüştüm!

Türkü kaçıncı kez başa sardı bilmiyordum daha fazla dayanamadığım için kalkıp telefon ile hoparlörün bağlantısını kestiğimde birden haluk hoca bana dönerken ışık hızıyla yanıma gelip tek eliyle beni masanın üstüne yatırırken pençeleri kazağımı delerek tenime batmıştı
"dayı, öğrenciler geldi o yüzden"

Haluk hoca ile aramızda anlamsız bir bakışma yaşanıyordu şuan ancak öğrenci lafını duyunca anında geri çekilirken az önce bozulan atkısını tekrar düzelterek ona garip garip bakan çocuklara döndü
"hoşgeldiniz benim yavru kedi paticiklerim"
"hocam noluyor? Neden bu kadar mutlusunuz?"
"ne var evladım mutlu olmak yasak mı? Mutlu da mı olmayalım.. Şaka şaka bugün ilk kez bir işe yarayan öğrencim Çağan bana çok mutlu bir haber verdi"

Çocuğun söyleyeceği varsada söyleyemediği lafları ağzına tıkan hocama bakıp iç geçirdim. Neydi benim bu çektiğim acaba? Tabi bütün pençe Haluk hocanın anında neyden bahsettiğini anlamış bana dönmüştü. Evet Haluk hoca yer zaman mekan kişi fark etmeksizin sevgilim olmadığından yakındığı için neredeyse alakam olan herkes bu konuyu biliyordu
"oha! şaka"
"cidden sevgilisi mi oldu?"
"kim peki bizde öğrenebilir miyiz? Hocam siz söylersiniz siz böyle konularda sır tutmadığını için en güvenilmeyecek kişisiniz bizede söyleyin"

Övmüş müydü, gömmüş müydü? Şaka gibiydi ama Haluk hoca buna kızmak yerine ağzını açmıştı
"yok oğluşum sevgilisi olmadı ama öptüğü bir kız var Allaha şükür yakında inşallah yan yana görmek dileğiyle yalnız kesinlikle kızın L-"
Yağız'ın ağzını kapatmasıyla sadece boğuk bir kelime dökülürken ben derin bir nefes aldım. Bütün pençe hevesle bana bakıyordu şuan, buna haluk hoca etkisi diyordum çünkü benimle hiç alakası olmayan kişiler bile bir kızla beraber olduğumu veya yan yana geldiğimi duyunca aşırı mutlu oluyordu?

ᒪOᐯᗴ ᗩᑎᗪ ᗯᗩᖇ Where stories live. Discover now