S (f)

308 28 115
                                    

DR kısa saçlarını bir kez daha eliyle taradıktan sonra ayakkabılarının bağcıklarını açtı. Giyip tekrar sıkıca bağladı ve merdivenleri koşar adım indi. Ayakkabıyı sıkı giyme gibi bir alışkanlığı vardı.

Akan burnunu çekti, işaret parmağındaki uzun tırnağı ile burnunu kaşıdı sonra. Yakın zamanda kızarması kaçınılmazdı.

Apartmandan çıkıp güneşin emanet verir gibi ışıklarını verdiği sokağın kaldırımda yürümeye başladı. Çizgilere basmama oyunu oynadığı günleri geliyordu her zaman aklına.

Sağ gözünün ucunu bir kez daha ovuşturdu. Uyanamamıştı hala. Gece ayın bir uçtan diğer uca varışını izlemişti, sabaha yakın saatlerde uyuyakalmıştı. Ve şimdi bunun cezasını çekiyordu. Zaten onun tek işi ceza çekmekti. Bunun farkındaydı da, o yüzden karşı gelmeye çalışmıyordu.

Ağzından çıkan esnemeye engel olmadı. Başını iyice eğerek saçlarının öne düşmesini ve yüzünü kapatmasını sağladı. Ağzını canavar gibi açsa da başını eğdiği için kimse görmezdi. "Ayh…" sesiyle esnemesini kesti ve saçlarını yüzünden ayırdı.

Rutine dönmüştü sabahları. Evden çıkmadan önce sigara ve kahveyle teselli ederdi kendini. Kahve kalmayınca içememişti bu sabah. Okuldan eve dönerken alması gerekiyordu artık. Sigarayla iyi gidiyordu…dedi kendi kendine tekrar. Ama bu sabah sigara yalnız kalmak zorundaydı. Yalnız başına tükenecekti acınmadan.

Ceplerini yokladı. Ne? Tekrar. Nasıl? Hayır hayır! Olmadığını bile bile afallamış ifadeyle ceketinin ve pantolonunun ceplerini yokladı. Nasıl olur? Hepsi boştu. Ne çakmak ne sigara. İkisi de yoktu.

Sigarayı dün unutmuş olabilirdi ama çakmağın kaybolmasından başka açıklaması olamazdı. O favori çakmağımdı! Üzerindeki işlemelerden tutun, ateşinin kuvvetliliğinden ve uzunluğuna kadar favorisiydi. Çok uygundu ve kusursuz gibiydi. Ateş söndükten sonra metal kısımda kalan sıcaklığa dokunup baş parmağını yakmak hoşuna gidiyordu.

Bu sabah sigara içmemek zorundaydı. Hayatında neredeyse bir ilki yaşamıştı. Sigarasını unutmuştu!

Hafif bir rüzgar esti ve yüzünün ortasında birleşmeye yakın olan iki saç tutamını birbirinden ayırdı. Hafif olmasına rağmen DR'ın yüzünü açığa çıkarmaya yetmişti.

DR reddetti.

Yanaklarını Niki'nin parmakları gibi okşayan rüzgar saçlarını taramış olsa bile reddetti. Perçem niyetinde olan saçlarını karıştırıp şakaklarını ve yanaklarını örttü.

Sorunu tekrar yüzüne vurdu. Sigarası yoktu! Ne yapacaktı şimdi? Okula yürürkenki on beş dakikayı sabırla bitirebilecek miydi? On beş dakikadan bir şey olur muydu?

Niki'de vardır. Niki her zaman yanında DR için bir paket taşırdı. Arama sırasında veya ailesine yakalanma riskine rağmen bunu yapardı. Her ne kadar DR'ın içmesine karşı olsa da bunun DR'ın hayattan kaçış yolu olduğunu biliyordu.

Niki'yi görene kadar sabretmem lazım, dedi kendi kendine.

Normalde bu yolu yürürken bir ya da iki tane yakardı. Ama bugün olmayacaktı. Biraz daha geç…

Hey Noona! Eğer bir gün sigara arkadaşı istersen, bana söyle! O kişi olurum. Niki'nin sesi beyninde yankılandı. DR izin vermediği için içmiyordu, aksi takdirde çoktan başlamış olurdu. DR'ı sevdiğini belli etmekten çekinmiyordu, ne kadar yadırgansa bile… Ve gittikçe DR'ı da kendine muhtaç ediyordu.

Sweet Venom | Nishimura Riki Onde histórias criam vida. Descubra agora