【1.2】

23 10 3
                                    

Bazı günler oturup sadece ağlamıştım 'neden benim herkes gibi bir ailem yok' diye. Ama büyüdüğümde anladım zaten herkesin ailesinin öyle olmadığını.

Babam veya annem ölmemişti. Sadece ayrılma kararı almışlardı. Ama hiç düşünmemişler küçük bir kız çocuğunun ne yapacağını, ne düşüneceğini. Nasıl büyüyeceğini.

17 yıl önce

Küçük Amaya. 6 yaşında babasıyla parka gitmişti. Onun yaşındaki çocuklar annesi ve babasıyla birlikte gezerken küçük Amaya sadece babasıyla veya sadece annesiyle geziyordu. Bu onun küçük kalbine hiç iyi gelmiyordu. Hatta bu yüzden bir odaya gidip oradaki kadınla konuşuyordu. Sonradan anladı onun psikolog olduğunu.

Yine sadece babasıyla parka gittiği bir zamanda yavru bir kedi görmüştü küçük Amaya. Aynı onun gibi küçüktü. Onu almak istedi. Ama babası defalarca annesinin kedi istemediğini söylemişti.

Küçük Amaya'da "O zaman senin evine götürelim!" demişti hevesle, "Sen kedileri seversin. Bak hemde benim gibi küçük. Ya üşürse?" ama babasını ikna edememişti.

Bir gün sonra o parka tekrar gittiklerinde küçük kedinin ölü bedeniyle karşılaşmıştı. 'Ya bende onun gibi olursam? Bende küçüğüm.' diye düşündü ama bunu kimseyle paylaşmadı.

Babası defalarca onun dün gördükleri kedi olmadığını söylesede küçük Amaya ona inanmadı. Kedinin baş ucuna çöktü. Sadece kapalı gözlerine, küçük bedenine bakıyordu. Ama artık nefes almıyordu küçük kedi. O an sadece hayal görmeyi diledi. O küçük kedinin ölmediği hayali.

Artık rüyalarında bile o kedinin cansız bedenini görmeye başladı. Ve kendine defalarca babasını affetmeyeceğini sayıkladı.

Babasını affetmediği iki konu olmuştu artık. Birincisi onu evde annesiyle birlikte bırakması, ikincisi o kediyi eve almasına izin vermemesi.

Ama bilmiyordu ki babasını affetmediği konuların ikiyle sınırlı kalmayacağını...

Günümüz

Kaldırımda oturuyordum ve sadece karşı kaldırımdaki kediyi izliyordum.

Ne kadarda çok benziyordu küçükken gördüğüm kediye. Ama büyümüştü. Aynı benim gibi.

"Amaya hadi." gelen sesle arkasındaki evin kapısından çıkan Elvan'ı gördüm. Evet artık gitme vakti. "Gerçekten gidecek misin?"

Elvan'a yaklaşıp ona sarıldım. "Arayı çok açmayalım. Sende gel bana bir ara."

"Tamam gelirim. Ama yazın ortasında Antalya'dan İstanbul'a gidiyorsun. Ne güzel gezerdik. Sadece 2 gün kaldın burada."

"Gelirim tekrar. O zaman 2 gün değil 2 ay kalırım."

"Kal tabii!" Tekrar birbirimize sarıldık. Artık gitme vakti gelmişti. Arabama doğru ilerledim. Tam kapıyı açtığımda arkamdan biri, "Amaya!" Diye seslendi.

Onu duymazlıktan gelip arabama binecektim ki "Gitme lütfen." diye sayıkladı. Sesi ağlamaklıydı. Arkama döndüm ve kırmızıya dönmüş mavi gözleriyle karşılaştım.

Her Şeyi Gören Sen Göremedin Mi Beni?Where stories live. Discover now